19.04.2024 23:55:00

5975

İSRAİL DEVLETİ KIBRIS'TA MI KURULDU?

İSRAİL DEVLETİ KIBRIS'TA MI KURULDU?

İsrail Devleti Kıbrıs’ta mı kuruldu?

Kudüs ve Filistin okumaları beni ilginç bir konuya daha götürdü. İlkin ‘Yafa ve Gazze'nin Tahliyesi, Kıbrıs'ta Kurulan İsrail Devleti’ başlıklı, beş bölümlük seri bir yazıyla konuyu işleyen Tarihçi Sami Biberoğlu’nun sosyal medya hesaplarında okudum.  Diğer yazar ve makalelerle konuya daha geniş muttali oldum.

Osmanlı Farkında

Osmanlı döneminde bölgedeki Siyonist tehlikelerin farkına varıldığı,  1914’te yüz bini aşan Yahudi nüfusu ya Osmanlı tebası olma veya tehcire tabi tutmanın planlandığını ve Yahudiler Osmanlı tebaasına geçerse düşman devletler Yahudileri bahane ederek iç işlerimize karışamayacakları tezinin, Talat-Cemal-Enver paşaların ciddi mücadelelerine rağmen uygulamaya konulamadığını anlatan Biberoğlu, 1917 İngiliz işgali sonrasının da aynı sıkıntıların sürdüğünü hem Arap hem Yahudi isyanlarının başladığını beyan ederek şöyle anlatıyor:

İngiliz ikili siyaseti

‘İngiliz Yönetiminin işi zordu. Yaklaşan Alman tehlikesine karşı acil bir şeyler yapması gerekiyordu ama hem Arapları hem de Yahudileri aynı anda memnun etmesi imkansızdı. Bir savaşa gireceğini kaçınılmaz gören İngiltere 1939'dan itibaren politikasını değiştirdi ve Yahudileri huylandırmadan Arap yanlısı bir politika izlemeyi kendisi için daha hayırlı gördü. Bu aşamada yapılacak en doğru şey Arapların sırtını okşamak, Yahudilere ise 'Sabredin, eninde sonunda sizin istekleriniz olacak ama şimdilik susun ve sabredin’ demek olacaktı.
1939'da Filistin bölgesine gönderilen ve durumu yerinde izleyen gözlemcilerinin raporları neticesinde İngiltere 'Mc Donald Beyaz Kitabı' adı verilen bir planı kabul ettiğini açıkladı. Beyaz Kitaba göre 10 yıl içinde Filistin'de bir Filistin devleti kurulacak, bu devlet içinde gerek Arapların gerekse Yahudilerin Filistin yönetimine katkıları artan biçimde sağlanacaktı… İngiltere de Siyonist Yahudiler de birbirlerine karşı ikiyüzlü bir siyaset izliyorlardı. Yahudiler açık açık olmasa da dolaylı olarak İngiltere'ye 'Bağımsız bir İsrail Devleti kurmamıza yardım etmediğin takdirde bu toprakları sana dar ederim’ derken İngiltere ' Sen ne halt edersen et ben önce kendi çıkarıma bakarım' diyordu….

İngilizlerin politika değişikliği

‘İngiltere, benimsediği yeni politikasıyla Filistin'e Yahudi göçüne izin vermiyordu hatta Filistin'e diye yola çıkan gemileri Kıbrıs'a gitmeye mecbur ediyordu. Ama yine de Avrupa'nın neredeyse her ülkesinden kalkan gemiler akın akın Filistin'e doğru yola çıkıyorlardı: Mesela Fransa, İtalya, Yugoslavya, İsveç, Cezayir, Bulgaristan, Korsika, gibi ülkelerden 1946-1947 Yılları arasında kalkan toplam 39 gemi ile toplamda 52 bin 129 Yahudi yola çıkmıştı ki bunlar deniz yolunu tercih edenlerdi. Bundan daha fazlası ise kara yolundan Filistin'in yolunu tutmuştu ve ilginçtir ki önlerindeki en önemli engel 1917'de Siyonizmi destekleyeceğine söz vermiş olan İngiltere idi.
İngiltere ilk başta bu Yahudileri gözlerden de gönüllerden de ırak bir yere Hint Okyanusunda, Afrika kıtasının ve Madagaskar Adasının 2000 Km doğusunda minicik bir ada olan Mauritus'a sepetleyip temelli kurtulmak istiyordu ama daha önce de dediğimiz gibi bu öyle çok da kolay değildi zira İngiliz Sterlinini bile Yahudi Bankerler basıyordu..’

Yeni Rota Kıbrıs

‘Sonunda kararını verdi İngiltere: Araplara ‘Korkmayın, bir tek Yahudi bile bir daha Filistin'e giremeyecek’ derken Yahudilere 'Hiç merak etmeyin ve az daha sabredin. Eninde Sonunda Filistin sizin olacaktır. Mesajını en güzel şekilde vereceği yeri seçti: Kıbrıs
Bundan böyle akın akın Kudüs'e doğru yola çıkan Yahudileri Kıbrıs'a yerleştirerek Araplara '' Gördünüz mü bakın Filistin'e değil Kıbrıs'a yerleştiriyorum.'' derken Yahudilere de ''Filistin ve Kudüs'e sadece bir adım kaldı. Az daha sabır’ mesajı veriyordu.
Velhasılıkelam İngiltere artık Filistin'de ipin ucunu kaçırmıştı ve işin doğrusu bu saatten sonra Filistin'in Arap'ın mı yoksa Yahudi'nin mi elinde olacağı çok da umurunda değildi. Hele hele de Yahudi Irgun Örgütünün 22 Temmuz 1946'da İngilizlerin yönetim karargahı olan Kudüs'teki King David Otelini bombalayıp 92 İngiliz'i öldürmesinden sonra artık Filistin'in kimin olması gerektiği hiç de dert değildi İngiltere için. Bu beladan bir önce yakasını kurtarmak istiyordu…

Yahudilerde Hayal kırıklığı

‘Alman zulmünden kurtulup hayata tutunan Yahudiler Kudüs'e gittiklerini umarak çıktıkları yolculukta vara vara Kıbrıs adasına vardıklarını görünce büyük bir şok yaşadılar. Ancak şokun daha da büyüğünü geldikleri bu adada yine dikenli tellerle çevrili ve askerlerin yönetiminde olan kamplarda kalacaklarını öğrenince yaşadılar. Bir esir kampından kurtulmuşlardı ama yepyeni bir esir kampına gelmişlerdi şimdi.’

İsrail’in temelleri bu Kıbrıs kamplarında atıldı

‘Çok kısa süre içinde bu kamplar Geleceğin İsrail'ini kuracak olan insanların yetiştirildiği bir üniversiteye, Siyonizm ideallerine sımsıkı bağlı liderlerin yetişeceği bir eğitim kampına dönüştü. Düşünün ki sadece bir buçuk yıl içinde bu kamplarda üniversite bile kuruldu ve bu üniversite 1800'ün üzerinde mezun verdi. Üniversitenin en önde gelen hocalarının MOSSAD ajanları olduğunu söylemeye sanırım gerek yoktu. Siyonist olmayan Yahudiler bile kısa sürede azılı bir Siyonist olup çıkıyorlardı.
Tamamen çöl olan Filistin topraklarında yemyeşil bir İsrail Devleti kuran ziraat mühendislerinin çoğu da Kıbrıs'ta aldı eğitimlerini. Kısaca bugünkü İsrail'in temelleri Kıbrıs'ta atıldı’

Kıbrıs’taki Kamplar

‘1945-1948 Kıbrıs’ta Yahudiler-İsrail Devleti Nasıl Kuruldu’ adıyla bir kitabı da bulunan Prof. Dr.Ulvi Keser makalesinde  (Independent Türkçe, Çarşamba 19 Mayıs 2021)  İngilizlerin bölgede hakim olması ve Balfour Deklarasyonu (1917) sonrası Yahudi göçü başladığını,  Nazi iktidarı sırasında (1934-1935 ) 104 bin 539 Yahudinin Filistin'e göç ettiğini, 2.cihan harbi yıllarında buna 40 bin civarında daha ilave edildiğini hatta yaklaşık 18 bin Yahudinin İngiliz ordusunda görev yapmaya başladığını belirterek, Kıbrıs’taki mülteci kamplarının şartlarını detaylı olarak sunuyor.
12 farklı kampın sorumluluğunu Kıbrıs'taki hükümet, Sömürgeler Bakanlığı ve İngiliz manda hükümeti arasında paylaşıldığını kaydeden Keser, farklı ülke ve kültürlerden gelmiş göçmen Yahudiler bir taraftan kendi aralarında sorunlar yaşarken, diğer taraftan kamp şartlarından rahatsız olup İngiliz yöneticilerle isyana varan sürtüşmeler yaşandığını, 52 bin 384 Yahudi göçmenin barındığı kamplarda iki yılda 2 bin çocuk doğduğunu ve çoğu yaşlı 400 kişinin de öldüğünü aktarır.
‘Filistin topraklarında hareketliliğin arttığı günlerde İngiltere Dışişleri Bakanlığı da bir açıklama yaparak, artık mültecileri bu kamplarda tutmanın bir geçerliliği kalmadığını bildirerek Filistin'de İngiliz mandaterliğinin sona ermesinin hemen ardından bütün mültecilerin salıverileceğini duyurur..Esasında Filistin topraklarında ortaya çıkan bu yeni devletin kurulmasında en etkili faktör İngiltere değil ABD olur.’

Kıbrıs’a Yahudi ilgisi sürüyor

'Kıbrıs ve İsrail’ başlıklı uzun makalesinde ( https://globalsavunma.com/israil-ve-kibris) Prof. Dr. Anıl Çeçen,  ısrarla vurguladığı Kıbrıs’la İsrail’in yakından ilgisine, Yahudi lobisinin adadaki çalışmalarına ışık tutmakta ve yetkileri uyarmaktadır.
Günümüzde de adanın her iki kesiminde İsraillilerin yüzlerce şirket kurduğu, Rusya, Ukrayna, İran, İngiltere, Polonya gibi ülkelerden Yahudilerin çok sayıda arazi ve gayrimenkul aldıkları, 50 bini aşan Rus'un yaşadığı gibi muhtelif mevzular değişik haber portallarında geçiyor.