19.06.2023 07:31:00

7608

TUZAK

TUZAK

 

BU BİR TUZAK

 

Hiç bu kadar düşmemiştik uzağa.

Aynı örnekti ayakkabılarımız, çoraplarımız, önlüklerimiz. Bayramlarda kravat takım elbise, dopyes etek ceketle, kolkola gezerdi büyüklerimiz. Nezaketin, hoşgörünün, sevgi ve saygının ruhundan gelen hitapla 'insan olmak ne hoş ' diyebildiğimiz, örnek aldığımız kıymetler vardı.

Hiç bu kadar düşmemiştik uzağa.

Sofralarımız aynı lezzetlerle donatılır, yokluğun olduğu masayı görmeden gözler, dolardı sahanlar, komşular koşardı önce komşu lokması pişşin diye. Tok yatmazdı açı yoksayarak. Yağı yayıkta, sütü kazanda bölerdi. Bolluğun bereketi paylaşmaktı. Üşümezdi kimse sokakta, ıslanmazdı.

Hiç bu kadar düşmemiştik uzağa.

Kiminin derdi derdimiz, kiminin cenazesi cenazemiz, kiminin düğünü düğünümüz, kiminin doğumu sevincimiz.

Hiç bu kadar düşmemiştik uzağa.

Ağlardık bir, söylerdik bir, gülerdik bir, oynardık bir, susardık bir.

Bizi biz eden türkülerimiz vardı. Sazın sözü yücelttiği, sözün saza geçit verdiği, dilin dile lal olduğu , gönülün gönüle yol bulduğu, suların çağladığı, gözlerin ağladığı, kolların kavradığı, dağların dağladığı türküler...

Hiç bu kadar düşmemiştik uzağa.

Aşı ekmeği bölemediysek, suyu ayranı içemediysek yanyana kolakola yürüyemediysek, bir türkünün dilinden ölemediysek, ne sen yakınsın ne ben insanlığa.

Düştük bu tuzağa, yol bu, varır hep uzağa. Sana uzak bana uzak bize uzak ... Bu bir tuzak. (ss)