Dt. Fatma Kurtuluş, yılın son günlerinde Bursa'nın İznik ilçesinde yaptığı açıklamalarla Noel Baba figürünün tarihsel kökenine ve İznik'in inanç tarihindeki yerine dikkat çekti.
BURSA (İGFA) - 31. Noel Baba ile Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri kapsamında İznik'te bulunan Fatma Kurtuluş'un katıldığı programda konusu, 'İznik'te 1700 yıl önce ve 1700 sonra' olan, 'Arama Konferansı da gerçekleştirildi.
Dt. Fatma Kurtuluş, yılın son günlerinde İznik'te yaptığı değerlendirmelerle Noel Baba figürünün tarihsel kimliği ve İznik'in dünya inanç tarihindeki rolüne ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kurtuluş, Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikola'nın, İslamiyet'in tebliğinden önce milattan sonra 3'üncü ve 4'üncü yüzyıllarda yaşamış, çocuklara karşı duyarlılığıyla tanınan bir Hristiyan piskopos olduğunu hatırlatarak, bu figürün günümüzdeki popüler algıyla örtüşmediğini söyledi.
Açıklamasında Noel Baba'nın yaşadığı dönemin, Hazreti Muhammed'e henüz vahyin inmediği bir zaman dilimi olduğuna dikkat çeken Kurtuluş, "Noel Baba bugün yaşasaydı, özellikle Gazze'de yaşanan insanlık dramı ve çocuklara yönelik katliamlar karşısında sessiz kalır mıydı?" sözleriyle güncel gelişmelere de gönderme yaptı. Kurtuluş, Noel Baba figürünün temsil ettiği merhamet ve vicdan anlayışının günümüz dünyasında göz ardı edildiğini vurguladı.
İznik'in tarihsel ve dini önemine de değinen Kurtuluş, kentin Hristiyanlık tarihinde dönüm noktası sayılan kararların alındığı bir merkez olduğunu belirtti. İsa'nın sadece bir peygamber değil Tanrı olarak kabul edilmesine ilişkin kararların bu topraklarda şekillendiğini hatırlatan Kurtuluş, İslam inancında ise "Rab, doğmamıştır ve doğurulmamıştır" anlayışının esas olduğunu ifade etti. Peygamberlerin Allah'ın elçileri olup seçilmiş birer beşer olduğunu belirten Kurtuluş, inançlar arasındaki bu farkların tarihsel bağlamıyla doğru okunması gerektiğini dile getirdi. 325 yılında toplanan Birinci İznik Konsili'nde inanç esaslarının belirlendiğini, 787 yılında yapılan İkinci İznik Konsili ile ikon tartışmalarının sona erdiğini hatırlattı.
Tarihsel sürece de değinen Kurtuluş, İznik'in 1071 Malazgirt Zaferi'nin ardından Anadolu Selçuklularının hâkimiyetine geçtiğini, 1331 yılında ise Orhan Gazi tarafından fethedilerek Türk-İslam hâkimiyetine girdiğini ifade etti. Ayasofya Kilisesi'nin camiye çevrilmesi ve Osmanlı Devleti'nin ilk medresesinin İznik'te inşa edilmesini bu sürecin önemli göstergeleri olarak değerlendirdi. Kurtuluş, farklı kültür ve inançların sembollerine saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, Osmanlı'da servi ağacının tevhid inancını, ölümü ve dirayeti simgelediğini hatırlattı.
"Medeniyetler farklı olabilir, kültürler değişebilir; ancak saygı ve sevgi esastır" diyen Kurtuluş, İznik'in ibadet amacıyla değil, tarih ve inanç kökenlerini anlamak için gelen herkese açık olduğunu ifade etti.