Mehmet Hanefi YILDIRIM

Tarih: 25.09.2012 18:25

Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a Açık Mektup

Facebook Twitter Linked-in

Belediye Başkanı Alinur Aktaş; bilhassa son bir yıldır, size sorulmadığı halde esnaflarla, iş adamlarıyla, gazetecilerle veya başka platformlarda yaptığınız bir çok konuşmada, “Mal Varlığı”nız ile ilgili bir takım soruların, dedikoduların kulağınıza geldiğini ve her defasında da, Belediye Başkanı olduğunuz gündeki servetinizin bu gün eksilmiş olduğunu vurgulamakta, yani bir servet kaybı yaşadığınızı söylemektesiniz.

Belediye Başkanı Alinur Aktaş; bilhassa son bir yıldır, size sorulmadığı halde esnaflarla, iş adamlarıyla, gazetecilerle veya başka platformlarda yaptığınız bir çok konuşmada, “Mal Varlığı”nız ile ilgili bir takım soruların, dedikoduların kulağınıza geldiğini ve her defasında da, Belediye Başkanı olduğunuz gündeki servetinizin bu gün eksilmiş olduğunu vurgulamakta, yani bir servet kaybı yaşadığınızı söylemektesiniz.
Tüm bu söylentilere rağmen bu güne kadar  Belediye Başkanı olmadan evvel ne kadar servetiniz vardı,  şimdi ne kadar var, bunu hiç kimse bilmiyor. Siz de açıklamadınız.
Bir takım iddialardan, söylemlerden, sohbetlerdeki konuşmalardan rahatsızlık duyuyor olmalısınız ki, size sorulmadığı halde her sohbette bu konuyu gündeme getiriyor ve “eksi”de olduğunuzu dile getiriyorsunuz.  Bana öyle geliyor ki, “Birileri çıkıp sorsa da, bende açıklasam” haletiruhiyesindesiniz.
İkide bir kamuoyunun huzurunda, “ben eksideyim” diye konuştuğunuz ve bu söylemlerinizle bize soru sorma hakkını verdiğiniz için, teşekkür ediyorum.
Bu ilk mektubumda, İnegöl kamuoyunun merakla beklediği, eksi de olduğunu ileri sürdüğünüz mal varlığınızın ne olduğunu açıklamanızı teklif ediyorum.
Zaten Belediye Başkanı olduğunuz gün, her Belediye Başkanı gibi mal beyanında bulundunuz.  O gün nelerin sahibi olduğunuzu beyan ettiğinizi açıklamak isterseniz, gazetemizin sayfaları sonuna kadar size açıktır.
Doğrusunu isterseniz dışardan baktığımız zaman, Belediye Başkanı olmadan önce kirada oturduğunuzu, altınızda da Çilek’te çalıştığınız zaman o firmadan size verilen bir arabanın olduğunu, ayrıca ortağı olduğunuz bir mobilya mağazasında da hisseniz bulunduğunu, sizi tanıyan herkes biliyor, bunları kimse inkar edemez.
Şimdi ise gördüğümüz ve duyduğumuz kadarı ile Adliye Sarayının karşısındaki bir apartmanda daire, Deydinler yolu üzerinde bir villa, son model bir Mercedes otomobil ve yine bir binek araç daha. Ayrıca birkaç şirkette ortaklık...
Alinur Aktaş, siz bir sade vatandaş olsaydınız, sizin mal varlığınız toplumu hiç mi hiç ilgilendirmezdi. Ama topluma mal olmuş kişiler ve hatta mal varlığını bildirmek zorunluluğunda olanlar, maalesef her zaman bu tür sorulara muhatap olabiliyor.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, bizim hiçbir kurum, kuruluş ve kişi ile bir hesabımız olmadığı gibi, hiçbir kurum, kuruluş ve kişiye karşıda ön yargılı değiliz.
Biz, sizin de defalarca dile getirdiğiniz bir konuyu açıklamanız, vatandaşların kafasındaki soru işaretlerini kaldırmanız için, size bir fırsat vermiş oluyoruz.
Yoksa hiç kimsenin şahsiyetiyle, aile yaşantısı ile alıp veremeyeceğimiz yoktur, olamaz da.
Unutmayın ki, belli bir makam ve mevkide olan insanlar sürekli kamuoyunun önünde olduklarından, her zaman giyim kuşam ve yaşantıları konusunda  geçmişle mukayese edilirler. Siyasetçi olmak bu riskleri göze almak demektir.
Hazreti Ebubekir, Halife seçilince bir konuşma yapmıştır.
Bu konuşma, Peygamber Efendimizin “Veda Hutbesi”nden sonra, İslam tarihinin en önemli konuşmasıdır.
Hazreti Ebubekir bu konuşmasının bir yerinde şöyle seslenir;
“Ey insanlar, sizin en iyiniz olmamakla beraber, sizin başınıza geçmiş bulunuyorum. Görevimi yollu yolunda yaparsam, bana yardım ediniz. Yanılırsam, bana doğru yolu gösteriniz. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir...”
Evet, Hazreti Ebubekir böyle söylüyor...
İmam Hatip kökenli Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise, bazı konularda “Yanlış yapıyorsun, çalışmıyorsun” diyen insanlara karşı hoşgörülü olamıyor, elinden gelse bir kaşık suda boğacak kin ve nefretle bakıyor.
Ben, Ebubekirler arıyorum, gerisi laf-ü güzaf…
YARIN, 
“DEĞİRMENİN SUYU NERDEN GELİYOR?” 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —