KOORDİNATLARI VERİYORUM X, Y , Z

KOORDİNATLARI VERİYORUM: X, Y, Z

  Öğrenilmiş çaresizlik üzerine fi tarihinde kurgusu yapılmış, değer verdiğini zannederken ötekileştirdiğinin farkına varamamış, sıklıkla yakın markajda top sürmüş, kendi yaşam deneyimlerinin sözde usta pasörleri tarafından kaleme alınmış kopya senaryolarının X düzleminde hayat bulmuş sahnelerinde hasbelkader tekrar gösterime girmiş 60 model filmleri, yeni sezonda da farklı baş rol oyuncularıyla sil baştan çekiliyor.

   Bilim, ilim, değerler, iş etiği, sosyal yardımlaşma, insan ilişkileri eğitimi, eski boyut kuşağının ısrarcı yöntem ve teknikleriyle, kağıt üzerinde çoktan seçmeli mini liste şeklinde beyinlere servis ediliyor, cevaplardan sadece biri doğru olan şıkkın ezbere öğre-t(n)ilerek geçici RAM hafızada depolanması isteniyor, 5 kardeşli seçenek ailesinin, -şayet bilgi küpü lakaplı hafızalardan kanatlanıp uçmazsa- yeri geldiğinde tekrar kullanılmak üzere geri çağrılması bekleniyor.

Hedef şaşırtan sanrıların sanal çemberinde, nefessiz atılan voltalardan bunalan, kafası aşırı yüklemelerden kocaman olmuş, oyun bozamayanların zihinlerinde şu ifadeler çaresiz, mecburen dönüyor da dönüyor: ‘A mıydı, B miydi yoksa C, D, E mi?’ Peki, ya cevap Hepsi ya da Hiçbiri de olabiliyorsa?’

     Uygulamalı bilimin önderliğinde, ufuk açan, farklı düşündüren, ‘Kendini bil!’ öğretili felsefenin, kişisel gelişim hedefli psikolojinin, insan ilişkileri temelli sosyolojinin öz mantığı niyeyse bir türlü kavratılamayan, her daim telaşlı, not odaklı, sınav kurbanı, bol oyunlu, nadir müzikli, az sporlu, neredeyse hiç iletişimli minik yürekler; ek derslerin, özel kursların, yardımcı kitapların kollarına ‘Size geliyorum!’ diyerek -mecburiyetten- atlamasalar, Dünya’da kuzey yarım kürede yer alan bu topraklar doğumlu adı Sistem soyadı Böyle olan teori kıskacında sıkışıp kalmazlar, AY’dan ya da Mars’tan hatta henüz keşfedilmemiş başka gezegenlerden tüm insanlığa seslenen ilklerin arasında yer alırlardı hiç kuşkusuz! Fırsat verelim, izin verelim, birlikte keşfedip, hep beraber yaratarak temel bilgiyi pekiştirerek, kalıcı öğrenme modeliyle yeni ufuklara yelken açalım, açtıralım !

    Ütopya mı dediniz? Hayır, hayır. Zamanla olasılık(sız)lar aleminde tesadüfün olmadığını, kulaktan dolma ya da el yordamıyla körü körüne inanarak değil, bizlerdeki melekeleri açığa çıkarabilmak adına doğru metodoloji ile çalışılması gerekliliği üzerine kurgulanmış bir planlamaya ihtiyaç olduğu kavranıldığında, her şeyin bir hayal ile başladığının ayrımına varılıyor kesinlikle. ‘Kün fe yekün!’

     Kulaktan kulağa oyunuyla nesilden nesile aktarılan ASKE (=Araştırma, Sorgulama, Kabul et, Ezberle) modeli, ‘Tanıştığımıza memnun oldum, ancak vedalaşma vakti geldi artık’ demesini akledebilen yeni nesil sayesinde; evrilerek yerini, sağlam temelli iyiye, çok renkli güzele, kalıcı huzura, yurtta ve cihanda barışa bırakıyor çok şükür.

    Son sürüm, son versiyonların zaten işleri olmaz kör kuyularda güneşli baharları beklemekle. Kendileri güneşin kızları, oğullarıdır çünkü. 21. Yüzyılın ilk nesli olma unvanına sahip Zoomerlar =Z, dijital dünyaya doğan ilk kuşak olma özelliğinden dolayı Milenyum kuşağını sollamakta.

 

Söz, ister meclisten içeri olsun, ister dışarı, ağızdan çıktı 1 kere:

Z > (x+y)

  Son söz: Her kim ki yaratıcı özelliklerin ön plana çıkmasına vesile oldu, fırsat eşitliğini ilke edinip çağdaş ilim irfan yolunu tuttu, yaşı kaç olursa olsun Z kuşağındandır.

Z kuşağı; kaliteli, disiplinli, çalışkan, insan haklarını savunan, üreten beyinlere has bir bakış açısıdır.

   Çinli ozan Kuan-Tzu’nun M.Ö. 1000’de verdiği mesajı algılayıp uygulamak için yeterince beklemedik mi?

Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın, Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün, halkı eğit. Bir kez ürün verir ekersen tohum, Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir Yüz kez olur bu ürün eğitirsen halkı. Balık verirsen bir kez doyurursun halkı, Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı. Sıkı durun! Daha sırada Alfa kuşağı var!

 

Orjinal Köşe Yazısına Git