Bayram KAYA .................... Edebiyatçı- İlahiyatçı ve Yerel Araştırmacı

Tarih: 28.01.2025 20:19

114 Yıl Önce Şam Emevi Camiinde Verilen Bir Hutbe

Facebook Twitter Linked-in

114 Yıl Önce Şam Emevi Camiinde Verilen Bir Hutbe

8 Aralık’ta Şam’ın düşmesi, 61 yıllık Baas ve baba-oğul Esed’lerin zulmünden kurtuluşu sonrasında coşkulu (ilk üçü 13, 20, 27 Aralık 2024 tarihlerinde) Cuma namazlarının eda edilmesiyle gündeme gelen Şam Emeviye Camii, İslam aleminde önemli bir yere sahiptir.
Müslümanlar tarihten bu güne özellikle 5 Camii / mescidi ilmi ve manevi mertebe olarak önemserler ve sıra ile Mekke’deki Mecid-i Haram (Kabe), Medine’de Mescid-i Nebevi, Kudüs’te Mescid-i Aksa, Şam’da Emeviye Camii ve batıda yapılan ilk büyük cami olması hasebiyle Bursa Ulu Camiini zikrederler. Bu kutlu mekanların Ümmet-i Muhammed arasında ayrı sembolik anlamları vardır.
Medeniyetimizde önemli merkezlerden biri olan Şam Emevi Camiinde 1911 yılında (1327) daha Osmanlı toprakları arasında iken Anadolu’dan giden bir aliminin hutbesine şahit oldu. İşte bu camideki söz konusu hutbe Müslümanlar arasında hayli neşvü nema buldu, orada Arapça olarak iki defa basıldı. 11 yıl sonra 1922’de ve mukaddimesinde bahsedildiği üzre 1955’te 7-8 sayfalık aslı 370 milyonluk İslam alemine ictmai ve İslami bir ders olarak telif edilip günümüze kadar ulaştı, defaatle okundu ve istifade edildi. Hala tazeliğini koruyan bu hutbeyi veren alim kim miydi?

Bediuzzaman’ın Hutbe-i Şamiyyesi

Hutbe-i Şamiye adıyla da maruf bu hutbe,  Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin 35 yaşında iken Şam ulemasının talebi ve ısrarı üzerine Câmi-i Emevî'de irad ettiği bir hutbedir. Devrin önemli sorunlarına işaret etmesi ve çözüm yolları sunması hasebiyle hutbe, yüze yakın alim ve on bine yakın halk arasında ilgi uyandırmış,  Şam'da bir hafta içinde iki defa tab'edilmiş / basılmış.
Kendisinin Kürt asıllı olduğunu beyan etmiş ve Arap, Türk tüm ümmetin İslam kardeşliğine vurgu yapmış, hepsinin Osmanlı hılafet kalesinin nöbetçileri olduğunu söylemiş.
Üstad, Şam’dan sonra Beyrut’a geçmiş, deniz yoluyla İstanbul’’a dönmüş ve Sultan Reşad’ın davetiyle Rumeli seyahatine iştirak etmiş.

Neler içeriyor?

İslam ümmetinin hatta insanlığın sıkıntılarına içtimai ve siyasi hastalıklarına birtakım reçete ve öngörülerin beyan edildiği hutbede, bir nevi "kurtuluş yolu" gösteriliyor.
İslam dünyasını orta çağda bırakan altı hastalığı ve Kur’an eczanesinden aldığı 6 kelime ile ilacını arzediyor:
1. Ye’sin/ümitsizliğin hayat bulup dirilmesi,
2. Sıdk’ın/doğruluğun siyasi ve ictimai hayatta ölmesi
3. Adavete muhabbet 
4. İman ehlini birbirine bağlayan bağları bilmemek
5. Çeşitli salgın hastalıklar gibi intişar eden istibdat
6. Şahsi menfaatlere yönelmek ve çalışmasını ona hasretmek.
Bediuzzaman, bu hastalıkların teşhis ve tesbitinden sonra tedavi yollarını da detaylıca izah eder. Ümitvar olmak, sadaket, muhabbete muhabbet, uhuvvet, meşveret/şura/istişare gibi konuların  ehemmiyetini vurgular.
Örneğin şu cümleleri ne kadar hissiyata dokunan; azim, gayret ve dava bilinci aşılayan, birleştirici ve ruh verici beyanlardır: ‘Alem-i İslam milletleri, arabın metanetinden ders almışlar. İnşaallah yine Araplar ye’si bırakıp İslamiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakiki bir tesanüd ve ittifakla el ele verip Kur’anın bayrağını dünyanın her tarafında ilan edeceklerdir.’ 
-İstikbâl, yalnız ve yalnız İslâmiyet’in olacak. Ve hâkim, hakāik-i Kur’âniye ve îmâniye (imanî ve Kur’anî hakikatler) olacak. 
-İslamı tedkik eden bazı  batılı feylesofların itiraflarına da yer verdiği hutbesinde Avrupa ve Amerika İslâmiyet’le hâmiledir. Günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak. Nasıl ki Osmanlılar, Avrupa ile hâmile olup bir Avrupa devleti doğurdu.
-Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakāik-i îmâniyenin kemâlâtını ef’alimizle izhar etsek, sâir dinlerin tabi’leri, elbette cemâatlerle İslâmiyet’e girecekler. Belki küre-i arzın bazı kıt‘aları ve devletleri de İslâmiyet’e dehâlet edecekler.
-Madem bu derece bu hastalık bize bu zulmü etmiş, bizi öldürüyor. Biz de o katilimizden kısasımızı alıp öldüreceğiz. ‘La taknatu min rahmetillah’ (Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin-Ayet.BK) kılıcıyla o yeisin başını parçalayacağız. Mala yudrak küllehu ya yütrak küllehu (Tamamı elde edilemeyen bir şeyin bir kısmı da terk edilmez.BK) hadisinin hakikatıyle belini kıracağız inşallah.

Hutbe hakkında panel yapıldı

Geçtiğimiz ayda (19 Aralık) hutbeyi yeniden gündemimize taşıyan Üsküdar Üniversitesi-Rinap (Risale-i Nur Araştırmaları Platformu) ve Nur Vakfı tarafından ortaklaşa bir etkinlikle online Hutbe-i Şamiye Paneli düzenlendi. Prof.Dr. Suphi Deniz’in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Prof.Dr. Ahmet Yıldız, Yeni Suriye’de Devlet İnşası: Hutbe-i Şamiye’den Projeksiyonlar, Çevre Eski Bakanı Rıza Akçalı- İttihad-ı İslam’ın Manevi Arkaplanı, Prof.Dr. Adem Ölmez, Şam’ın Tarihi Misyonu ve Hutbe-i Şamiye, Prof.Dr. Nevzat Tarhan, Sosyal Hastalıklarda Hutbe-i Şamiye konularında birer sunum yaptı.

Hutbe bağları kuvvetlendirir mi?

Yarım asrı aşan Nusayri / Baas / Muhaberat baskısı sonrasında başlayan iltica hayatı, malum 13 yıllık hasretle bekleyişin ardından sona erdi. Geri dönüş furyası başladı. Bir taraftan Suriye’nin kuzeyindeki PKK uzantısı güçler tarafından işgal edilen bölge kurtarılmaya çalışılırken, öte yandan devlet/hükümet kurma çalışmaları sürüyor. Her yanda sevinç ve şükür mevlitleri düzenleniyor. Bu sürur dolu normalleşme günlerinde düzenli hayata geçiş sürecinde Özgür Suriye’nin başkenti Şam’da heyecanlı ve coşkulu Emevi camii cumaları bir hayli daha gündemimizi meşgul edeceğe benziyor. Buna mümasil üstadın bu hutbesi de defaatle okunmaya, müzakere edilmeye ve bilmeyenlerce de öğrenilmeye, bağlarımızı daha da kuvvetlendirmeye devam edecek görünüyor.

Suriyeli’lerin hutbeden haberleri var mı?

Bir asır öncesindeki Bediuzzaman’ın bu hutbesinden Türk, kürt, arap vs. olsun bu çağın Müslümanlarının ne kadarının haberi var acaba diye merak ettim. Örneğin Suriyeli misafirlerimiz bu birleştirici cesaret verici hutbeden haberleri var mı diye etrafımdakilerle konuştum. Bazı kardeşlerimizin haberi varken, hiç haberi olmayanları da gördüm. Suriyeli 40’ına gelmiş, dini alt yapısı yüksek bir komşumuz ‘Bilmiyorum hatta ilk defa duyuyorum ama araştıracağım’ dedi.

Ülkemizden bir hatip daha çıkar mı, Şam Emeviye’de Türkiye merkezli yeni bir hutbe okunur mu?

Devlet yetkililerimiz orada Cuma namazı kılmaya başladılar. Türkiye’den bir hatip bu hitabetin bir benzeri İslam alemine seslenir mi? Fiili İttihad ve ittifakın mesajları daha güçlü verilir mi? 2015 yılında (15 Mayıs tarihinde) Kudüs’de dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Mescid-i Aksa’da okuduğu hutbesi de bölgede ve İslam aleminde çok etkili olmuş, Cuma’da hazır bulunanlar duygulu anlar yaşamıştı. Müslümanların birleşme ve kaynaşmasını istemeyen yerli ve yabancı odaklardan bazıları istemese ve böyle bir sinerjiden ürperse de neden olmasın?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —