25.07.2011 18:27:20

24 Temmuz Bayrammış!?...

24 Temmuz Bayrammış!?...

Geçtiğimiz Cumartesi günü birkaç eş dost, birkaç bürokrat telefonla arayarak, “Bayramınız kutlu olsun” dediler. Belediye Başkanımız Alinur Aktaş’da gönderdiği çiçekle birlikte kutlama mesajını iletti… Her ne kadar basında bu gün de sansürün devam ettiğine inanlardan olsam da, Başkan Aktaş ve tüm dostlarıma gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür ediyorum…

Geçtiğimiz Cumartesi günü birkaç eş dost, birkaç bürokrat telefonla  arayarak,  “Bayramınız kutlu olsun” dediler. Belediye Başkanımız Alinur Aktaş’da gönderdiği çiçekle birlikte kutlama mesajını iletti… Her ne kadar basında bu gün de sansürün devam ettiğine inanlardan olsam da, Başkan Aktaş ve tüm dostlarıma gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür ediyorum…

24 Temmuz, gazetelerde sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü.

Gazeteciler, bu günü yıllardan beri “Basın Bayramı” olarak kutlarlar.

Ben buna inanmadığım için, ne bayram kutlarım ve nede demeç veririm.

Bu yıl bir ayrıcalık yapayım dedim, kendime ve kutlama yapan dostlarıma…

2.meşrutiyet ilan edilmeden önce gazeteler, önce yazdıklarını sansür kuruluna sunar, oradan olumlu karar çıkınca ancak gazete baskıya girermiş. 2.meşrutiyetin ilanında, anayasanın yeniden yürürlüğe girmesinin ertesinde çıkan gazeteler, sansür memurlarına gösterilmeden çıktı…

O günden bu güne 103 yıldır Basın Bayramı kutlanır…

Bugün sizlerle, günümüzde sansür var mıdır, yok mudur  bunu tartışmayacağım.

Ben, sansürün bal gibi var olduğunu düşünenlerdenim.

Hem basında sansür varmış, sansür kalkmış çok mu önemli?

Şimdilerde “Yandaş Basın”, “Yoldaş Basın”, “Candaş Basın” var.

Basın denince, böyle tarif ediliyor.

Eskilerde ise, “İdealist Basın”, “Dürüst Basın”, “Yalaka Basın” kavramları vardı…

Dürüstlük ve idealistlik gazetecilerde yok denecek kadar azaldı. Artık kalanlarda nesilleri tükenen kelaynak kuşları gibi sayılır haldeler.

Şimdi “Yandaş Basın”,  “Yoldaş Basın”,  “Candaş Basın” birde bunların üstüne üstlük “Yalaka Basın” hep birlikte kolkola gezer oldu.

Hepsi bu kadar mı, hayır… Bu gün, eli kalem tutmayan, iki kelimeyi bir araya getiremeyen, eline yazı tutuşturularak, “Bugün bunu köşende yazacaksın” denilen bir basın daha türedi.

Bir yanda “Satılık Basın”, bir yanda “İsteğe Göre Yazan Basın, bir yanda tehdit ederek,  adeta tetikçilik yaparak “Bir Şeyler Koparmaya Çalışan Basın”, bir yanda fütursuzca ülkenin geleceğini düşünmeden “Günlük Yaşayan Basın”

Hazin tablo bu…

Ülkemizde içler acısı bu gerçekler yaşanırken, basında sansürün kaldırılışını simgeleyen Basın Bayramı nasıl kutlanılabilir ki?

Ben, bu memlekette özlediğim basını bulana kadar kutlayanlara hayırlı olsun demekle yetineceğim.

Ben, bu ülkede basının, özlediğim, beklediğim, olması gereken kriterlere gelinceye kadar, Basın Bayramı(!)nı kutlayanlara “Hayırlı olsun” demekle yetineceğim…