Müjgan SONUÇ Uzman Psikolojik Danışman

Tarih: 25.01.2021 18:17

BEBEĞİN GÜVEN BAĞI

Facebook Twitter Linked-in

İnsanın yolculuğu sürekli bir büyüme gelişme ve dönüşüm süreçleri içinde halden hale doğumların yaşandığı bir yolculuktur. Doğada dünyaya geldikten sonra uzunca bir süre anne ve babasına bağlı olarak yaşayan tek canlı türü insandır.

Geçen gün emekli din kültürü öğretmeninim bir paylaşımı   dikkatimi çekmişti, annenin kırgınlık yaşadığı çocuğuna sütünü haram etmesi dinen uygun değildir demiş ve eklemiş o yaşta bebek hiçbir yükümlülüğe sahip olmadığı gibi anne bebeği için Allah’ın verdiği besini vermektedir…

Yazı o kadar yerinde ve doğru bir gözlemden yola çıkmıştı ki konu üzerinde biraz düşününce toplum olarak annelerimizin çok sık kullandığı bir sitem biçimiydi bu. İçinde bazen çocuğunu kötülüklerden koruma isteği, bazen de kendi dünyasına hikayesine bağımlı tutma isteğini taşıyordu. Annenin çocuğundan ayrışamadığı bireyselleşmesine izin vermediği yerlerde bana bağımlısın, aslında benimsin hala düşüncesini bilinç altı düzeyde verdiği, bir mesaj taşır bu tür yeminler. Bebeğin dünyaya geldikten sonraki ihtiyaçlı hali anne ve bebek arasında güçlü bir bağ oluşturur, bu bağ sağlıklı   kurulmuşsa anne zamanla bebeğinin kendinden uzaklaşmasına bireyselleşmesine izin vermişse güçlü bağımsız sağlıklı bir birey yetiştirir. Annenin çaresizliğinin de bir ifade eder aslında bu yeminler, o kadar aciz kalmıştır ki en kutsal bağı hatırlatır çocuğuna … Elbette ki hiçbir anne çocuğuna sütünü gerçekte haram etmez, zaten edemez. Ama bebeği büyütürken sergilediği davranışlar anne ve babanın tutumu, o ilk karşılanma biçimi bebeğin yaşam yolculuğunu derinden etkiler…


   Eric Erikson insanların sağlıklı bir ruh haliyle gelişmesini sekiz evrede inceler, hayatımızın   her evresinde farklı çatışmalar yaşanılacağını ve bu çatışmaları başarıyla atlatmamız   durumunda kişilik gelişimimizin de başarılı olacağını savunur. Bu evrelerin her birinde yaşanılan çatışmaları aşamazsak bir sonraki gelişim dönemimizde zorlanacağımızı söyler. Yani her bir dönem bir sonraki dönemin sağlıklı olup olmamasında role sahiptir. Ancak alt dönemden gelen çatışmalar bir sonraki dönemde   de telafi edilebilir.

                                                                                                                                                          
Bebeklik döneminde   insan ağız yoluyla dünyayı ilk kez tat alma duyusuyla keşfeder ve bu nedenle de bu döneme oral dönem denir. (0-2 yaş arası)  Bebeğin birinci hedefi emmek beslenmek anneye ulaşmak ve ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu dönemde düzenli olarak anne ve babası tarafından beslenen ve sevilen bebekte temel güven duygusu gelişir. İhtiyaçları düzenli karşılanan bebek ilerleyen yaşlarda daha umutla bakar hayata ve kendine güven duyar. Altıncı ayında emme dışında diğer motor becerileri de gelişen bebek dokunarak ve tutarak dünyayla bağlantıya geçer. Isırmayı ilk keşfettiğinde   kendi varlığının dünyaya etkisini de fark eder. Bu dönemde bebeğin ihtiyaçları zamanında giderilmezse yaşama karşı güven problemi yaşayabilir. Karamsarlık madde bağımlılığı, içe kapanma ilerde karşılaşabileceği sorunlar olabilir. Güven duygusu gelişmiş sağlıklı bir bebek anne ve babasından ayrı kaldığında kaygı yaşamaz terkedildiğini düşünmez oluşan güven duygusu ailesinin bir süre sonra döneceğini hissettirir.


Bebeğin bu dönemi sağlıklı yaşaması için anne ve babanın bebeğe hazır olması da önemlidir. Eğer bebek istenilmeyen bir dönemde dünya ya gelmişse bebeğin ihtiyaçları ihmal edilir. Vaktinde beslenme ve bakım ve sevgi ihtiyacı giderilmeyen bebek ilk defa karşılaştığı dünya ya karşı güvensizlik hisseder daha ilk günlerden kabul ve sevgi besinini alamayan bebek ilerleyen yaşlarında içinde derin bir boşlukla yolculuğuna devam eder…. Her bir gelişim döneminde eksik kalan ödevler bir sonraki dönemin tamamlanması gereken ihtiyacı olarak karşımıza çıkar.


   Çoğu zaman yetişkinlik çağında ki bir sorunun izlerini bilinç altının derinliklerinde bebeklik döneminde buluruz… Bebek dış dünyanın olumlu ve olumsuz uyaranlarına daha anne karnındayken tanık olur. Anne hamilelik sürecinde sevgi dolu ve huzur dolu bir yuvada ise her şey yolunda sinyallerini alır bebek. Yaşanılan bir kavganın veya şiddetin izlerini ise yine kaydeder. Aslında bir anne ve baba bebeğini beslerken sergilediği davranışlarla sevgiyle   güvenle huzurla sütünü bebeğine helal kılar. Bebeği besleyen anne sağlıksız huzursuz ve mutsuzsa bebeğini duygusal olarak kucaklamamışsa o süt bebeğin fiziksel gelişimine bile fazla katkı sağlamaz… Helalinden gelen sütün harama dönüşümü bizim bebeğe bu sütü sunma biçimlerimizde saklıdır…      

Sevgi güven ve kabul ilişkisinin olduğu ailelerde yetişen çocuklar yaşamın her anını mutlulukla sevgiyle coşkuyla yaşarlar… Şiddetin, sevgisizliğin, öfkenin hakim olduğu ailelerde ise çocuklar derin bir güvensizlik duygusuyla yaşama umutsuz ve yorgun başlarlar…Bebeğinize verdiğiniz ilginin kalitesini anne babanın birbirine duyduğu sevgi ve saygı artırır.
                                                                                                
 

mujgansonuc.psk @gmail.com

MÜJGAN SONUÇ
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —