Adamın işi gücü devletin teşviklerini kovalamak, püf noktalarını araştırıp ince hesaplarla devleti kazıklamaksa, biz onunla aynı dili konuşmuyoruz demektir.

Ona ne anlatırsan anlat nafile.

Yıl 1987.

Matbaamın makinalarını yenilemek, İnegöl de ofset bir tesis kurarak ulusal çapta bir gazete çıkarma niyetinde idim.

O yıllar Anavatan Partisi hükumette, Özal Başbakan'dır. Basını desteklemek maksadıyla çok düşük faizli, uzun vadeli kredi verilmektedir.

Araştırdım ilgili kurumun başındaki kişi rahmetli babamın tanıdığı idi.

Babama durumu anlattım Ankara ya geldiğinde birlikte o muhterem zata gittik.

Adamın babama olan ilgi ve alakasını görünce çok eskiye dayanan bir dostlukları olduğuna şahit oldum.

Çay kahve sohbet faslından sonra kendisine sebebi ziyaretimizi anlattım.

Basını destekleme ve teknoloji yenileme adı altında devletin uzun vadeli ve çok düşük faizli kredi verdiğini duyduğumu, bu nedenle ben de tesisimi yenileme düşüncesiyle, beş milyon lira kredi talebinde bulunma isteğimi ilettim.

Teklifimi çok olumlu karşıladı, en düşük kredinin elli milyon olduğunu ama bunun sorun olmayacağını bize elli milyon krediyi derhal verebileceğini söyledi.

Babamla bir birimize baktık. Elli milyon bizim için çok büyük bir para idi ve böyle bir yükün altına girmemiz mümkün değildi.

Kendisine teşekkür ettik ve elli milyonluk bir tesis kurmayı düşünmediğimizi anlatarak bu teşvikten faydalanamayacağımızı ifade ettik.

Bu sözümüz üzerine, sizin için şunu yapabilirim. Bana elli milyonluk bir proforma fatura getirin yeter. Siz istediğiniz yatırımı yapın, geri kalan parayı da arzu ettiğiniz yerde kullanın, bu fırsat bir daha elinize geçmez dedi.

Babamın yüzü kıpkırmızı olmuştu.

Birbirimize baktık, daha sonra görüşmek üzere izin istedik.

Kapıya kadar uğurlandıktan sonra babam,” bu adam bize devletin parasını çalın diyor, yolunu da gösteriyor”.  

Bu işler bize göre değil oğlum dedi ve defteri kapattık.

İnegöl de fuar yeri ile ilgili itirazımı dile getirince, birileri devletin tanıdığı teşviklerden bahsediyor, işin cazip yönlerini sıralıyor.

Bunun adına da ince hesap diyor. Yani herkesin aklı ermez.

Haklılar da, çünkü şairin ifade ettiği gibi;

“Çok insan anlayamaz bizim musikimizden.

Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.”

Bizim derdimiz başka.