BURSA TÜRK İSLAM ESERLERİ MÜZESİ (4)
Hamam Kültürü: Hamam ve kaplıcaları ile ünlü, su ve şifa şehri olan Bursa, her biri sanat eseri değerindeki hamam eşyalarıyla geleneksel hamam ve kaplıca kültürünü yüzyıllarca sürdüren bir şehir olmuştur. Türk hamamları sadece temizlik için kullanılan mekânlar değildir. Özellikle kadın hamamları Osmanlı toplumunda bir şenlik ve sosyalleşme alanıydı. Kadınların yıkanması, kişisel bakımı, sohbetler, toplumda en son haberlerin alınması, yeme, içme, hamam eğlencesi gibi etkinlikleri içerirdi. Hamamlarda gerçekleştirilen “gelin hamamı”, “kırk hamamı”, “adak hamamı”, “asker hamamı” “sünnet hamamı”, “güvey hamamı” gibi gelenekler günümüzde bazı yörelerde devam etmektedir.
Hamam eşyaları
Hamama giderken hazırlanan bohçalar kişilerin sosyal statülerini sergilediği için bunlara çok önem verilmiştir. Kadife, atlas ve ipek kumaşlardan, üzeri özenle işlenmiş kare şeklindeki bohçaların içinde; Bursa işi peştamal-futa, lif, kese, havlu, yemeni, sabun, kına, hamam tası, nalın, çevre, güzellikleri için kullanacakları rastık, tarak, ayna gibi hamam malzemeleri ve ayrı bir bohçada temiz çamaşırlar bulunurdu. Bursa yöresinde “kildan” olarak adlandırılan kirli çamaşırların yıkandığı kazanlar ve hamama girerken içine sabun, sabunluk, kese ve tarak konulan, ıslak sabun ve sabunlukların sularının akması için dibinde delikler bulunan “kildence” diğer hamam eşyalarıdır.
. Kadife ve Çatma kumaşlar
Bursa Dokumaları: Bursa 15. yüzyıldan itibaren İran’dan ithal edilen ham ipeğin ticaret ve sanayi merkezi olmuştur. 16. yüzyıldan başlayarak Bursa’da kozacılığın teşvik edildiği, ham ipeğin üretiminin evlerde ve mahallelerde geleneksel yöntemlerle yapıldığı bilinmektedir. Üretilen kumaşlar ise iyi örgütlenmiş esnaf teşkilatları aracılığı ile imal edilmiştir. Özellikle Koza Han, İpek Han, Bezzazlar Çarşısı gibi han ve çarşılarıyla dönemin kumaş merkezi haline gelmiş, burada dokunan yünlü kumaşların, ipekli kumaşların ve her cins kadifenin ünü dünyaya yayılmıştır. Bursa’da ipekçiliğin bir sanayi olarak sürdürülmesi ise ancak 19. yüzyılda gerçekleşmişitir. Bursa kadife ve çatma kumaşlarıyla, İstanbul 16. yüzyıl ikinci yarısından başlayarak kemha ve serâser kumaşlarıyla tanınmıştır. Ancak müzede bu dönemi yansıtan dokuma örnekleri oldukça azdır. 18. ve 19.yüzyıllara tarihlenen az sayıdaki çatma kumaşlar ve ipekli hereke kumaş parçaları bu dokuma örneklerindendir.
ÇEYİZ GELENEĞİ VE İŞLEMELER
Türk toplumunun önemli geleneklerinden biri evlenecek genç kızların çeyiz hazırlıklarıdır. İşlenen nakışlar, oya ve danteller, havlular, takı ve giysiler bohçaların içerisine yerleştirilerek çeyiz sandığında muhafaza edilir, düğün aşamasında “çeyiz serme” adeti ile sergilenirdi. Bu gelenek geçmişteki önemini yitirmiş olsa da bugün bazı bölgelerde devam etmektedir. Çeyiz sandığında çoğunluğu hiç kullanılmadan kalan eşyalar bir çok etnoğrafik malzemenin nesilden nesile aktarımını sağlamıştır.Çeyiz eşyasının her biri Anadolu kadınının yaratıcılığını, el becerisini ve gönül zenginliğini yansıtır. İşlenen oyaların, keselerin, çorapların, kullanılan aksesuarların, takıların sözün yerine geçen mesajları olmuştur. Evlenme isteğini, sözlü, nişanlı ya da evli olduğunu, mutlu ya da mutsuz olduğunu, kaç çocuğu olduğunu belirten, motif ve şekiller bu eşyaların üzerine işlenmiştir.
Çeyizlerin içinde; seccadeler, Kuran keseleri, bohçalar, yağlıklar, çevreler, yatak örtüleri, sehpa örtüleri, giyeceği entariler, ferace, şalvar, krep ve yemeniler, damat için mühür, saat ve para keseleri, takkeler, tütün keseleri, yün çoraplar, havlular, resim, levha gibi eşyalar yer almıştır.
Bursalı genç kızların çeyizleri için yaptıkları işlemelerde, genellikle, ipek, pamuk, keten, patiska gibi kumaşlar üzerine, sarma, pesend, müşebbek, Türk iğnesi, hesap işi, kanaviçe, dival işi gibi işleme teknikleri kullanılmıştır. Özellikle yağlıklarda, cami, minare, ev, gemi tasvirleri, nar ve stilize çiçek motifleri işlenmiştir. Çevrelerde ise asma yaprakları, üzüm salkımları işlemek gelenekselleşmiştir.
Kahve Kültürü: Türk insanının yaşamına giren kahve ve kahvehaneler birer kültür mekânı olarak hizmet vermişlerdir. Bazıları sazlı sözlü eğlence mekânları, bazıları âşıkların çalıp söylediği dost meclisleri, bazen de zaman geçirmek için bir çeşit avare yerleri olmuştur. Türk kahvesi sadece bir taşım keyif bir içecek değildir, belirli bir usul ve adapla sunulan kültürel bir oluşumdur. Bursa’da en büyük ve meşhur kahvehaneler Ulucami civarında bulunuyordu. Bu kahvehanelerde kahve, ibriklerde pişirilir fağfûrî fincanlarda ya da gümüş fincanlarda içilirdi. Fincanlar da altın veya gümüş zarflara konulurdu. Müzenin bu mekânında Bursa’daki gelişmiş kahve kültürünü yansıtan kahve malzemeleri; fincanlar, porselen ve gümüşten fincan zarfları yer almaktadır.