9.05.2021 14:51:00

1123

CANIMIN TA İÇİSİN SEN

CANIMIN TA İÇİSİN SEN

CANIMIN TA İÇİSİN SEN

   Ulaşılabilir kayıtların ışığında, ög ile başlayan, ana, valide, mâder, anne ile devam eden sözcüğün sahibini, yaşamın yeryüzünde başladığı andan itibaren rahim kimliğiyle kusursuz yaratıma katkı sunan o çok değerli bir o kadar da kıymetli varlığı bir güne sığdırmak olur mu?

   Edebiyatta sevgili, eş; tarihte valide sultan, kraliçe rolüyle anılan, tıpta kadın-doğum, ana-çocuk ya da üreme sağlığı etiketi ile başlıklandırılan, o eşsiz güzelliğin günü, şiirlere, çocuk şarkılarına, yazınlara yarenlik etse de, günümüzde asıl ve kalıcı işlevi, Anna Jarvis’in içtenlikle hissederek öngördüğü hedeften sapmış, tüketim gösterişliliği üzerine yoğunlaşmıştır maalesef.

   Gözden ırak olanın gönle zaten düşmediğinin kaydı atalarca hali hazırda tutulmuşken, aile üyeleri arasında nefesiyle, duasıyla, bilgisiyle, görgüsüyle, işiyle her an elini üzerinden esirgemeyen, ağlarsa kendisinin ağladığı, kalan kesimin bir damla gözyaşı bile dökmeyişini varlığıyla ispat eden, ruhunun üflenişine sana rahminde açtığı mekânla fırsat tanıyan, bebek senin kulağına doğum anına kadar sana en yakın parçası olan kendi kalbinden gelen melodiyle sevgisini 9 ay 10 gün fısıldayan, seni sen yaparken ne hayat şartlarından yüksünen, ne olası karşı cins hegemonyasından şikayet etme becerisi gösteren, azıcık aşım kaygısız başım diyerek yeri geldiğinde gecesini gündüzüne katıp besleyip büyüten, çalışıp üreten, arttırıp çoğaltan, edep eken, huzur biçen, çocukluğunun rol modeli, hayatının olmazsa olmazı fedakâr, cefakâr, uğruna, ayaklarının altına cennetin serildiği, kendisi gibi yar olamayacağının altının çizildiği o yüce, kutsal emanet.

   Günümüzde sadece doğurganlıkla örtüştürülen analığın içinde barındırdığı asıl anlamları, kadının ruhundaki naifliği çözebilmiş, insan olabilmenin hakkını tam anlamıyla verebilmiş, tanıdık, tanımadık, bildik, bilmedik, yakında, uzakta, gelmiş, geçmiş, anda hayatta, yolda, henüz gelmemiş, kalp gözü açık herkesin sadece bu gününü değil, ince davranışlarıyla örnek teşkil ettikleri için her gününü en içten, en derinden, can-ı gönülden kutlarım.

   Günün öneminin farkındalığı ile dünya üzerindeki tüm anaç kadınların, ekonomik, sosyal, kültürel, kişisel alandaki hak edişlerden ve temel özgürlüklerden eşit bir biçimde yararlanması gerektiğini dile getirerek, yaşama, eşitlik, kişi güvenliği, adil ve elverişli koşullarda çalışma hakkının can taşıyan tüm bedenlere ait olduğunun önemini bu vesile ile vurgulamak isterim.

   ‘Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin’ diyen Atatürk’ün, ışıkla, bilgi ve kültürle gerçek faziletle donatmayı amaçladığı o yüce uğurda evlat yetiştiren anaları, öğrenciye yeni ufuklar açan çocuklu çocuksuz tüm öğretmenleri, baba kimliğiyle başta kendi yavrusuna akabinde yetime, öksüze kol kanat geren canları kocaman yüreklerinden öperim.

   Sizler hep vardınız ve var olacaksınız.

   Gidenler ışık, kalanlar sağ, gelenler var olsun.

   AP