22.10.2021 22:45:00

665

DİNLEMEK Mİ?

DİNLEMEK Mİ?

DİNLEMEK Mİ?

İnsanları ayrıma tabi tutuyorsak iyi-kötü, sevimli- sevimsiz, kılçıklı- kılçıksız diye; anlatıcı ve dinleyici ayrımında da ben dinleyen kişiyimdir kesinlikle. Çok güzel dinlerim. Saatlerce sadece 'dinleyebilirim.' Zordur aslında yermeden, esnemeden, burun kıvırmadan, off yeter demeden dinlemek.

Konuşmaktan daha kıymetli gelir bana. Yaratıcı boşuna kulak yapıştırmamış kafanın iki yanına, az konuş, çok dinle demek istemiş.

Birlikteysek, yüz yüze, makbulü de öyledir, mutlaka çay demlerim. Söyleşiye en yakışan çaydır bende, rakı ya da şarap değil.

Anlatanın sadece anlattıklarını dinliyorsan eksiktir o dinleme. Oturuşu dinlenir mi bir insanın? Evet, hem de nasıl, var ya şu vücut dili denilen şey, o işte. Gözleri dinlemek ayrı bir güzellik, o bakışlar nasıl da konuşurlar, bazısı kaçamak, bazısı içten, bazısı derin, bazısı ağlak...

Dinlemenin en zoru ve en tatlısı hissederek, kalben dinlemek değil midir? Bunu başarmışsam eğer; o da güvenip yüreğini açmışsa bana, artık geri dönüşü olamaz, kurtuluşu yok, dost kumbaramda ömür boyu hapistir cezası. Vardır bende müebbet almış cezalılar...

"Sır saklamak bir irade imtihanıdır bu imtihanı kazanamayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz" demiş Hz. Ali. Valla tam da ben, benden laf çıkmaz, papparazzi, şok, şok, şok, azzz sonra...

Şaka şaka, dinlediklerim bende kalır. Lâkin işkenceye mazur kalırsam eğer; misal gıdıkladılar mı dayanamam, öterim ona göre:))

Son söz; anlatılanları üstüne kırk kilit vurup sır küpünde saklamıyorsan vazgeç, dinleme.

Gülsema