7.03.2021 16:39:00

2112

Dış politikada ahlak ve ilkeli tutum

Dış politikada ahlak ve ilkeli tutum

Günlük-güncel siyasi gelişmelerin tartışıldığı ve geniş kitlelerin dikkat ve ilgisini çekmeye yönelik TV ve gazete yayınlarına bakarsanız dış politikanın güç ve çıkardan ibaretmiş gibi sunulduğunu görürsünüz.

Bu bir ezberdir, ama sanki dünyanın en büyük tespitiymişçesine hikmetleri kendilerinden menkul kimselerce (ki fark etmişsinizdir, bunların oldukça tumturaklı unvanları da vardır—analist, uzman, stratejist, araştırmacı-yazar vb.) takipçilere ve izleyicilere hap bilgi şeklinde sunulur.

İşin doğrusu ise şudur: dış politikanın güç ve çıkardan ibaret olması zorunlu değildir; dünya birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalışan devletlerden müteşekkil değildir; herkes herkese düşman olmak zorunda değildir; devletler arasında (ve elbette farklı din mensupları, farklı etnik gruplar, farklı ırklar, hulasa farklı topluluklar arasında da) dostluk, işbirliği ve yakınlık pekala mümkündür.

Dış politikanın devletin ve toplumun çıkarlarını temsil etmesi gerektiği elbette ki bir varsayımdır, aksini düşünmek söz konusu olamaz.

Nasıl ki bir şirketin başındaki yöneticinin şirketin aleyhine çalışmayacağını varsayıyor isek devletin dış politika elitlerinin de devlet ve toplum lehine çalışacağını varsaymak gerekir. Ama bu bizi doğrudan sıfır-toplamlı bir oyunun içinde olduğumuz, bu oyunda mutlaka kazananların yanında kaybedenlerin de olacağı sonucuna götürmez.

Dünya siyasetini meydana getirenler, sanılanın aksine sadece devletler değil, insanlardır. İnsanın insan olarak sahip olduğu ne varsa bunların dünya siyasetine yansımayacağını düşünmemiz için bir neden yoktur. İnsana ahlak atfediyor isek dünya siyasetinde ahlaki kaygıların olması mümkündür; insana merhamet atfediyor isek dünya siyasetinde merhametin yönlendirmesi mümkündür; insana terörize etme kabiliyeti atfediyor isek dünya siyasetinde de terörün yerinin olabileceğini düşünebiliriz. Listeyi bu şekilde uzatmak mümkün.

Devlet insanların elinde bir inşa ve icattır, vehmettiğimizin çok aksine, insanın milyonlarca yıllık geçmişinde aslında yeri yoktur, modern devlet hepi topu 400 yıllık (o da en iyimser tahminle) bir geçmişe sahiptir. Bununla varmaya çalıştığım şey şu: tekrarlayayım, devlet insanın elinde bir icattır; öyle olduğu için de devlet ile ilgili yaptığımız her gözleme ve değerlendirmeye insana ait ne varsa onları da eklemek zorundayız.

Şimdiye değin yazının başlığı ile ilgili belli bir fikir oluşturmaya yetecek bir şeyler yazmış oldum aslında. Ama doğrudan başlığa geçelim: dış politikada ahlakilik ve ilkeli tutum mümkün müdür?

Kestirme cevap: evet, elbette mümkündür ve hatta bana göre insanlar-vatandaşlar, yönetme yetkisini devrettikleri idarecilerden bunu istemelidirler. Üstelik bu ahlaki ve ilkeli tutum seçici de olmamalıdır. Neyin ahlaki olduğunun tespiti de hiç zor değildir. Rastgele bir anket yapsak, normal bir insan vicdanına sahip olanlar mesela eşitsizliği onaylamayacaktır, sömürüyü onaylamayacaktır, zulmü onaylamayacaktır, kadına-çocuğa şiddeti, istismarı onaylamayacaktır. İç siyaset için anlamlı ve değerli olan bu evrensel ahlaki norm ve değerler dış politikanın da parçası olabilirler.

Somut olarak şöyle söyleyeyim: Filistin’deki İsrail zulmüne karşı olduğunuz kadar Çin’in Uygur bölgesindeki soykırıma karşı olmanız gerekir, Filistin zulmünü dile getiriyorsanız, bununla yetinmemeli, uluslararası hukukun izin verdiği ölçüde bu zulümden sorumlu olanlar aleyhine gerekirse yerel mahkemelerde soruşturma açılmasını teşvik etmelisiniz…Çevre ile ilgili düzenlemelere, “bizi ilgilendirmez, biz kalkınmak zorundayız, çevreyi bir süre kirletme iznimiz olmalı” mantığıyla sırt çevirmemelisiniz.

Sivil toplumun, basının sesini kısmamalısınız, insanların sizden korktuğu bir düzen yerine, sizin insanların-vatandaşların taleplerini yerine getirmediğinizde hesap vermekten çekineceğiniz bir politik sistemi teşvik etmelisiniz. Yine bu listeyi de uzatmak mümkün. Son söz olarak şunu söyleyeyim: soyut ve belirsiz “ali-yüce çıkarlar” yerine vatandaşların gerçek beklentilerine cevap niteliğinde bir dış politika büyük ölçüde sizi ahlaki ve ilkeli tutum takınmaya götürür, esas olan da budur.