28.02.2025 21:41:00

Emperyalizm Kıskacında Dünya

Emperyalizm Kıskacında Dünya

Emperyalizm Kıskacında Dünya

Emperyalizm, bir topluluğun diğeri üzerinde doğrudan veya dolaylı bir şekilde siyasi, iktisadi, kültürel vb. tahakküm kurarak istila etmesini beyan eder. Uluslararası sistemde ise hegemonik güçlerce az gelişmiş ülkelerin muhtelif açılardan sömürülmesidir. 
Dünya’da maalesef gücü yeten yetmeyene tehakküm, istismar ve zulümler silsilesi devam ediyor. Güçlülük haklılık olarak algılanınca semiri ve sömürü vasıtası olarak ortaya çıkıyor. Bazen içten bazen dıştan gelen yansımalarıyla zulüm, ezilme, haksızlık ve sömürü vasıtası haline dönüşüyor.

Zulmün ve emperyalizmin bizdeni

Emevi ve Abbasi dönemlerinden günümüze İslam tarihinde de değişik zamanlarda güç ve iktidar zehirlenmesi zaman zaman adalet ölçüsünden uzaklaşmaya vesile olabilmiştir. Nereden gelirse gelsin, rengi ne olursa olsun tasvibi mümkün değildir. Bizden olunca iyi başkalarından olunca kötü anlayışı İslami bir tavır olamaz. Çünkü Tevhid inancının en önemli ilkesi adalettir. Zulme karşı durmak, mazlumun yanında yer almak ve yakının bile olsa hakkı söylemek ve haksızlığını onaylamamaktır. Sömürmemek, aynı zamanda kendisinin de yerli veya yabancı mihraklarca istismar edilmesine müsaade etmemek, kendini vasıta ve sömürü aracı olarak kullandırtmamak ve sömürtmemektir. 
Çocukluk dönemimizden beri İslam ülkeleri arasında sayılan nice ülkelerde de (sözgelimi Tunus’ta, Cezayir’de, Mısır’da, Suriye’de (ör.Hama), Irak’ta (ör.Halepçe katliamı) vs.) sayısız zulüm örnekleri yaşandığını görüyor, biliyoruz.

Emperyalizmin bir tezahürü olarak Haçlı seferleri

Tarihten bugüne batı dünyasından İslam dünyasının gördüğü zulüm örneklerinden biri de Haçlı seferleridir. İslam aleminin maruz kaldığı seferlerin, din görünümlü ama hristiyan Avrupa'nın maddi menfaatleri için olduğu erbabınca dile getirilir. Hatta haçlı yağmacılarından hristiyanların  bile isyan ettiklerini biliyoruz.

Emperyalist sömürge devletleri

Avrupanın ruhuna işlemiş büyüklük psikolojisi iştahını kabartmış Hollanda, Portekiz, İspanya, Fransız, Alman, İtalyan, İngiliz sömürge yarışına dünya alem şahit olmuştu. 16. yy’da Osmanlı himayesi sayesinde Mekke ve Medine’nin işgalden kurtulduğunu, 18.ve 19 yy’da sömürgecilik liderliğini İngiltere’nin aldığı da gizli değil. 20.yy’da Komünizm ve Kapitalizm tercihli Rusya ve ABD’nin başını çektiği  iki kutuplu bir dünya kuruldu. Biz de yakın tehlike  Stalin zulmü ve komünizm korkusuyla onlara karşı bizi koruyacak himaye edecek, borç, silah veren, yardımı veren dost (!) Amerika payımıza düştü.

Vasıtaları

Petrol şirketleri, oteller, para, kanun-sistem, eğitim, sosyal medya ve kültürel vasıtalarıyla emperyalizm renk ve şekil değiştirerek bazen gizli bazen açık bir şekilde mevcudiyetini bugün de sürdürüyor.  
Örneğin Nato vasıtasıyla..Vaktiyle ülkelerin Gladio aracılığıyla dizayn edilmeye çalışıldığını öğrendik. Önce İtalya’da ortaya çıktı. Belçika, Hollanda ve diğer Nato ülkelerine yayılan örgütün farklı adlarla CIA ile operasyonlar yürüttüğü anlaşıldı. Bazıları adına Süper Nato veya Gizli Nato dedi. Bazıları Anti Komünist Direniş, Nato’nun Gizli Silahı, Özel Savaş Grubu vb gibi adlandırmalarda bulundu ve Kontrgerilla adı altında Özel Harp Dairesi’nce çalışmalar yaptığını ileri sürerken bazı devlet yetkilileri haberimiz yok tavrına bürünmüştü. Ülkemizde işlenen çok sayıda fail-i meçhul cinayetlerin, sabotajların, provokasyonların bu birimce (darbeye hazırlama / muhalifleri ekarte edip mason-sabetayist vs. kendilerine yakın idarecileri işbaşına getirme gibi)  manipülasyonlara vesile olmak için işlenmiş olabileceği konuşulmaya başlanmıştı. 60’lı yıllardan beri faaliyet yürüten bu çalışmalardan başbakanların dahi haberdar olmaması ancak 74 Kıbrıs Çıkartması sonrasında uygulanan ambargo esnasında fark edilmesi, sömürgeciliğin bir başka boyutunu sergileyen çalışmalardan biri olarak sayılabilir.

Amerika kendisi de sömürge mahsulü

Avrupalıların işgaliyle ABD’nin kurulduğunu da cümle alem biliyor. Temelinde İrlanda, Fransa, Portekiz’in olduğu yapı. Kuruluşunda 20 milyon kızılderilinin kanının olduğu bir ülke. Sinema endüstrisiyle kızılderilileri katleden kovboy filmlerini bile bize cazip gösterdiler, tabiri caizse emperyalizm güzellemesi yaparak bize yedirmeye çalıştılar. ABD düzeni zamanımızda da maalesef sürdürülmeye çalışıyor.

Emperyalistlerin güdümünde İslam ülkeleri

Özellikle Osmanlı çöküşü sonrasında 50 parçaya bölünmüş, suni yapılanmalar kendilerini dizayn eden güçler tarafından kolonik bir yapı sergilemek durumundaydı. Sahiplerinin sesi olmaktan öteye gidemediler. Bu da İslam dünyası coğrafyasının oluşumunda egemen güçlerin etkisini bariz şekilde gösteren bir unsurdu. Kısmen kendini bu prangadan kurtarabilenler mevcutsa da kölelik ruhunu içselleştirmişlerden zor ve güç uyanışı umutla beklenmektedir.

İslamın ve Müslümanların tedrici mücadelesi

Efendimiz sav zamanından itibaren Sasani ve Bizans zulmü hedef alınmış (Tebük, Mute), ilk halife döneminden itibaren emperyalist emelleri olan güçler geri püskürtülmeye başlanmıştı. Örneğin Hz. Ömer döneminde Bizans hep gerilemiş, mücadele silsilesi sonucu nihayet bu zulümler İstanbul’un alınmasıyla yıkılabilmiş, bertaraf edilebilmişti. 
Kudüs’teki Bizans kralı, Müslümanların zulme direniş ve ilerleyiş esprisini anlamaya onlardaki bu gücün kaynağını çözmeye çalışıyor. Müslümanları iyi tanıyan subayından aldığı cevap ‘müslümanların zahidane yaşaması, Kur’ana bağlılıkları, cihad sevdalısı olmaları, aralarındaki muhabbet ve selamlaşmanın yüksekliği, az yemek yermeleri/ acıkmadan sofraya oturmamaları’ şeklinde oluyor. Emperyalistlerin oyunlarına karşı o ruhu Müslümanların muhafaza etmeleri mahrumların yeniden kazanması gerekiyor. Zalim olmamak ve mazlum da kalmamak için. Zira zulüm, emperyalizm insaf ve adalet ölçülerini hiçe sayarak çağımızda da kol gezmeye devam ediyor.