Filistin Davasının sembolü ‘Hanzala’ ve çizeri Naci el-Ali
Filistin davasını sosyal medya, sempozyum, panel, miting, dergi gazete, kitap gibi muhtelif platformlarda dile getiren; şiir, roman, film gibi çeşitli sanat dallarındaki ürünleriyle gündemde tutan yazar çizer takımımız, edebiyatçılarımız, sanatçılarımız da diplomatik ilişkiler, politik demeçleriyle uluslar arası arenada tavır belirlemeye çalışan devlet ricalimiz de; işgal ve istiladan mağdur kardeşlerini acısını içselleştiren fiili ve kavli dualarıyla vefalı davranan millet fertleri de bulunuyor. Her biri ayrı bir etki alanına sahip bu sabır, sebat gerektiren bu duruşlar günden güne tüm dünyayı sarıyor ve sarsıyor.
Saatlerce veya sayfalarca anlatılabilecek mesajı bir çizgi ile anlatabilme tesir gücüne sahip, çok etkili anlatım diline haiz karikatür de onlardan biridir. Filistin davası ve Filistinlilerin çileleri deyince bunu en güzel şekilde dile getiren meşhur Filistinli karikatürist Naci el-Ali ve kendisinin oluşturduğu özgür Filistin davasının sembollerinden biri haline gelmiş ‘Hanzala’ karakteridir.
Çizeri: Nâcî el-Alî
Filistin meselesinin sembolü haline gelen ‘Hanzala’ karakterinin isim babası ve çizeri, İsrail kurulmadan 1936 yılında (Celile’nin Şecere köyünde) doğan Naci el- Ali, Nekbe denilen (Büyük Felaket) döneminde yıkılan 450 köyden ve evlerinden sürülen 1 milyona yakın Filistinliden biri olarak 12 yaşında ülkesinden zorla çıkarılıp zorlu hayat şartlarıyla tanışan, ailesiyle Lübnan'ın güneyinde mülteci kamplarında kalan Filistinli bir çocuktur. Burada Hristiyan Kiliseler Birliği okulunda ilk eğitimini tamamlamış, daha sonra meslek lisesinde (araba mekaniği) okumuş (1953), mesleğinde bir müddet çalışmış, araba tamircisi olarak Suudi Arabistan’da 2 sene (1957-59) bulunup Lübnan’a dönmüş. Zaman zaman zeytin ve portakal toplayarak tarım işçiliği de yapmış.
Karikatür yolculuğuna İsrail güçlerince tutuklandığında hücresinde hapishane duvarlarını çizimler yaparak başlayan Ali, Lübnan ordusu tarafından tutukladığında da aynı duruşunu sürdürmüş. 1960 yılında Beyrut Güzel Sanatlar Akademisine kaydolup sanatına güzellik katan resim derslerini burada almış. Arap milliyetçi hareketine üye olduğu gerekçesiyle Lübnan ordusu tarafından yapılan tutuklamalar sonucu akademiyi bırakmak zorunda kalmış ve ardından çocuklara resim öğretmenliği yaparak geçimini sağladığı da olmuş.
Gassan Kenefani keşfetmiş
Mülteci kamplarında duvarlara çizdiği karikatürleriyle tanınan Ali, meşhur Filistinli gazeteci ve 18 kitabı bulunan, basın yayın faaliyeleri esnasında başka gençlerin de elinden tutup onlara öncülük eden, 36 yaşında suikast sonucu Mossad tarafından arabasının altına konulan bomba ile hayatını kaybeden yazar Gassan Kenefani (1936-1972) kendisini 1962 yılında keşfetmiş, elinden tutmuş ve ilk eserlerinin basında yer almasına ön ayak olmuş. Böylece 40 bini aşan çizgi çalışmasıyla Filistin davasının kültürel dünyadaki zalimlere karşı yazamayan ve konuşamayanların sesi olmuş.
Hanzala’nın isim babası
Babasının iş edinmesiyle 1963'te Kuveyt'e taşınan Ali, Kenefani’nin aracılığıyla editör olarak çalıştığı dergide çizimlerini sürdürdü, orada da Filistin ve Orta Doğu'daki gelişmeler üzerine karikatürler çizmeye devam eder. Lübnan, Kuveyt ve sonrasında Londra’da mesleki yaşamını sürdüren Ali, Filistin davası yanısıra bölgesel ve genel muhtelif konularda da karikatürler yayımlar. Bazen bir Arap liderini hicveder, bazen acı bir gerçeği trajikomik şekilde ele alır ya da evini ve ülkesini kaybetmesine neden olan İsrail ve payandalarının politikalarını eleştirir.
Kahramanı Hanzala’nın en büyük özelliği
Ali’nin 1967 yılında Altı Gün Savaş’ının cereyan etmesi ve yaşanan hezimet sonrası birçok Müslüman gibi etkilendiği, ‘Hanzala’ karakterini de 31 yaşında iken oluşturduğu ve okurlarına tanıttığı söylenir. Geldiği yeri unutmamak adına kendisiyle de özdeşleşen ‘Hanzala’ karakteri, olayların tanığı olan Filistinli, ayakkabıları olmayan/ayakları çıplak, 10 yaşında, dikenli saçlara sahip, yırtık, yamalı elbiseli, genellikle elleri kenetlenmiş bir çocuktur. En büyük özelliği çizerinin yüklediği misyon gereği yüzünü göstermemesi ve büyümeden/çocuk kalarak, sırtını dönük mesajlarını sunması, Filistin özgür olana ve vatanına dönene kadar büyümeyeceği ve yüzünü insanlara çevirmeyeceğinin bilinmesidir.
Ali, Hanzala’yı çizerken kendisi gibi mülteci çocuklardan esinlendiğini belirterek “10 yaşında doğdu ve her zaman 10 yaşında olacak. Vatanına döndüğünde de 10 yaşında olup büyümeye başlayacak. Doğanın kanunları ona işlemeyecek. Her şey vatanına döndükten sonra normalleşmeye başlayacak. Onu yoksul ve acının sembolü olarak resmettim ve adını Hanzala koydum.” der.
Oğlunun dilinden babası Ali ve Hanzala
Naci el-Ali'nin oğlu Halid, (AA muhabirine verdiği bir röportajında), babası için Hanzala karakterinin önemine dair şunları söylüyor:
"Hanzala hiç büyümeyen bir çocuk. Çocuk yaşta Filistin'den ayrıldı. Zaman onun için Filistin'den sınır dışı edildiğinde durdu. Babam Hanzala'nın yalnızca Filistin'e, evine geri döndüğü zaman büyüyeceğini söylerdi. Hanzala fakir bir çocuk. Pek iyi görünümlü değil, ayakları çıplak, kıyafetinde yamalar var, saçları dağınık. Yani sahip olmayı hayal ettiğiniz çocuk değil. Hanzala bir yönüyle babamın vicdanını temsil ediyor. Hiç yalan söylemeyen, sonuçları ne olursa olsun düşündüğünü söyleyen, doğru tarafta olmaya çalışan bir çocuk. Yani Hanzala babam Naci el-Ali için bir pusula gibiydi, onu her zaman Filistin'e yönlendiren bir pusula. Pusulalar normalde kuzeyi gösterir, Hanzala'nın pusulası ise daima Filistin'e dönüktür."
Filistin Davasına sadıktı
"Babam hayatını Filistin'e adamıştı. Amacına sadıktı ve evine dönmeye hakkı olduğuna inanıyordu. Ancak Filistin'den ve Filistin halkının başına gelen adaletsizlikten daha fazlasını da önemsiyordu. Dünyadaki yoksul insanlara sempati duyuyordu. Adaletsizliğe çok karşıydı. Zengin-yoksul ayrımıyla mücadele etti daima. ABD'nin, İsrail'in saldırganlığına karşı çıktı ama sadece onları eleştirmedi. Kendi tarafına da Filistin'in, Arap tarafının politikalarına da eleştirel baktı. Korkmuyordu bundan. Sadece karşısındakini değil, kendi tarafını da eleştirdi." diyen oğlu sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Babamın davası Filistin'di. Babam, Filistin halkı için herhangi bir olumlu sonuç vermesi düşünülen sözde barış sürecine asla inanmadı. Bunun bizi hiçbir sonuca ulaştırmayacağını çok önceden söyledi. Tüm çizimlerinde çok netti. Ve bu aslında onun için çok büyük problemdi. Bir yandan da bu, insanların onu ve çalışmalarını sevmesinin sebebiydi. Çizimlerinden birinde Filistin için, 'güç yoluyla elden giden şey ancak güç yoluyla geri alınabilir.' demişti. Babam bu konuda çok netti."
Naci el-Ali'nin her şeyden önce çok iyi bir karikatürist olduğunun altını çizen oğlu Halid, "Fikirlerini para veya başka bir şey için değiştirmedi. Davasına sadıktı. Suikasta uğraması da bunun bir kanıtı. Yaptığı işlerden hoşnut olmayanlar, onu susturamayacaklarını anladı ve bu, suikasta uğramasıyla sonuçlandı." ifadelerini kullanmış ve babasının hayatı boyunca ölüm tehditleri aldığını, ölümüne neden olan suikasta ilişkin bir soruşturma başlatıldığını ancak davanın hala sonuçlanmadığını vurgulamıştı.
Suikastın failleri hala bulunamadı
Karakterin çizeri ve onun dilinden mesajlarını dile getiren Nâcî el-Alî kim, kimler tarafından öldürüldü?
1974 yılında Lübnan’a dönüp el-Sefir gazetesinde çalışmaya başlayan Ali, sekiz yıl burada kaldıktan sonra 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgali sebebiyle yeniden Kuveyt’e taşındı ve burada el-Kabas gazetesine girdi. İki yıl sonra (1984) Kuveyt hükümetinin onu sınır dışı etme kararı alması sonrası aynı gazetenin Londra ofisinde çalışmaya başladı. Eleştirdiği hem iç hem de dış çevrelerden 100’ün üzerinde ölüm tehdidi alan Naci el-Ali, Londra’da 22 Temmuz 1987'de çalıştığı gazetenin ofisine giderken suikasta uğruyor. Ensesinden vurulan ve sağ gözü altından çıkan kurşun sebebiyle ağır yaralanarak bitkisel hayata giriyor. Beş haftalık koma sürecinin ardından maalesef 29 Ağustos 1987'de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybediyor. Davası/mücadelesi uğrunda şehadet şerbetini içen usta çizere vaki saldırının failleri ise 40 yıla yakın süre geçmesine rağmen hala bulunamıyor.
Vefatından bir yıl sonra Paris’teki Uluslararası Gazete Yayıncıları Federasyonu / Birliği, kendisine 18.yy’dan günümüze dünyanın en büyük karikatüristlerden biri ünvanını vererek, Altın Kalem Özgürlük Ödülü’ne layık gördü.
Çizimleri ve karakteriyle Filistin davasının dünyadaki olumsuz imajını silen Naci el-Ali, Filistin davasına kendisi ve kahramanı Hanzala’yı hediye ederek, 51 yaşında aramızdan ayrıldı ama adıyla, evladıyla, eserleriyle tüm İslam aleminde -kolyelere, anahtarlıklara ve ev dekorasyonlarına kadar- hala yaşıyor ve - bu çağda yaşayıp her türlü zulme şahit olup buna rağmen duyarsız kalan Müslümanlara inat- Filistin davasına hizmetini sürdürüyor.
*
(Kaynaklar: Gölgelerin Peşinde 50 Portre, Taha Kılınç, Ketebe Yayınları, Mayıs 2020, 1.Baskı, 307 sayfa; Diyanet dergisi, Sümeyra Çelik, Filistin, Kimlik, Kültür, Direniş, Haziran 2025/414.sayı; https://www.kuduscalismagrubu.com/gonderi/isgale-karsi-bir-karikaturist-naci-el-ali;https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/filistinin-sembolu-hanzalanin-babasi-naci-el-ali-istanbulda-anilacak/887829; https://www.aa.com.tr/tr/dunya/hanzalanin-cizeri-filistinli-karikaturist-naci-el-alinin-vefatinin-uzerinden-35-yil-gecti/2671894; https://dijitalhafiza.com/kose-yazilari/filistinin-sesi-naci-ali; https://www.newarab.com/analysis/who-killed-naji-al-ali-palestines-most-beloved-artist)