GEL DE YAZMA, GEL DE TAKDİR ETME

Genel de birçok hizmeti devlet ten bekleriz.

Bizler için devlet anadır, devlet babadır.

Sorumluluk alanımız bile olsa, kapımızın önünün temizlenmesini devletten bekleriz.

“Ver yiyeyim, ört yatayım” diye düşünen insanımız çoğunluktadır.

Oysa bu toplumun bir ferdi olduğunu kabul eden herkes, komşusuna karşı, mahallesine karşı, oturduğu yere, yaşadığı ülke coğrafyasına ve hatta dünya ya karşı kendini sorumlu hissetmek zorundadır.

Kişi sorumluluk duygusu ile hareket edip, elindeki değerleri seferber ettiğinde, sosyal adalette bir fark yaratmış olur.

Bu bilinçle hareket eden İnegöl e bağlı Tüfekçi konak köyünde yetişmiş iş adamı ve sanayici Haluk Özbek,

Şair, Ahmet Kutsi Tecer in yıllar önce yazmış olduğu şiirinde dile getirdiği,

Orda bir köy var uzakta,

o köy bizim köyümüzdür,

gitmesek de tozmasak da

o köy bizim köyümüzdür,

fikrinden öte, köyüne sahip çıkarak, gidilip görülmeli ve hatta orada yaşanmalıdır düşüncesiyle, köy muhtarı Şahamettin Aykul, ve Tüfekçi konak köyü güzelleştirme derneği başkanı Nedim Sevim ve yönetimi ile bir araya gelerek, köylerinin var olan tabiat güzelliğine değer katmak adına kolları sıvadılar.

İnşaatların yapım işinin takibini, aynı köyden iş adamı Mennan Portakal üstlendi.

Öncelikle işe, köyün yukarılarından gelip tam da ortasından geçen dereyi, küçük dokunuşlarla şelale haline getirmekle başladılar. Derenin her iki tarafını taş duvarla ördüler.

Yapılması planlanan ve inşaatı devam eden bu yatırım için, her şey en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş.

Köyün mimari yapısı da göz önüne alınarak hazırlanan projede, Yusuf Şen kültür sanat merkezi, Anfi Tiyatro, Saloni sanat çalışmalarının ve birçok etkinliğin yer alacağı tesisler ile, ev hanımlarının kendi yaptıkları ürünlerini sergileyip değerlendirebileceği iki küçük ahşap iş yeri de var.

Tüfekçi konak köyünün gelişip güzelleşmesi için hiçbir maddi ve manevi desteği esirgemeyen Saloni şirket yetkililerinin köyüne yapacağı bu yatırımın en az bir milyon liraya mal olacağı düşünülüyor.

Yazıma, “gel de yazma, gel de takdir etme” diye başlamıştım.

Hiçbir karşılık beklemeden sadece doğup büyüdüğü yere vefa borcu olduğunu hisseden, elini taşın altına koyan herkesi yürekten kutluyor, birilerine örnek olmalarını temenni ediyorum.