20.02.2022 22:08:00

1627

GÜLÜMSEDİ

GÜLÜMSEDİ

GÜLÜMSEDİ.              

Onu, çocukken Hanife diye çağırırlardı mahallede.Okulda ise Hülya.İki ismi vardı Hanife Hülya.
O,hangi ismi daha çok sevdiğine bir türlü karar verememişti."Hanife" çocukluğunu anımsatıyordu;"Hülya" ise gençliğini...
   Sokağın en deli dolularından biriydi Hanife. "Çitlembik" diye yazmıştı takma adını hatıra defterine.Oldu mu üçüncü ismi...
   Sabahın köründe uyanırdı çocukluğunun Hanifesi.Tek tek kapıların tokmaklarına vururken uyandırmak için arkadaşlarını, sanki cumbalı evler  öne doğru eğilir selam verirdi bu küçük kıza.
  "Günaydıııın!Hadi uyanın artık tembeller.Bugün dokuz kiremit günü".
   Gülümserdi mahallenin teyzeleri .Hanife'yi çok severlerdi ya da ona öyle gelirdi.
    Kocaman bir zaman geçiverdi birdenbire.Her sey birdenbire oluverdi.Birdenbire büyüdü Hanife
Geçmişin tozlu raflarından hatıra defteri düşerken bir de içinden bir gül kurusu düşüverdi.Hay Allah,ne zaman kurutmuştu ki bu gülü?Anımsamıyordu bile.
   Ne zaman büyümüştü de geçmişin Hanifesi oluvermişti Hülya. Değişmeyen tek şey gülüşüydü. Çocukluğunda da hep böyle gülerdi. İçten, yürekten.Gençliğinin Hülyası da gülümserdi.Gülmek dudaklarına,gözlerine,  kısacası yüzüne oturtulmuş bir resimdi sanki.
    O, mutlu olmanın bütün insanları güzelleştirdiğine inananlardandı.Geçmişte yaşadığı sıkıntılar yüzünden iki kaşının arasındaki endişe çizgileri bile belirsizleşmişti. 
   Çocukluğu,gençliği ne çabuk da bitivermişti.Zaman makinesi, değirmene dönmüş;o zalim değirmen de un öğütürcesine geçmişi yemiş bitirmişti.
     Hülya yalnızlığın nefesinde yaşamayı çoktandır öğrenmişti.O kadar öğrenmişti ki bazen komedi dizileri izlerken kendi kendine kahkaha atıverir,bazense müzik çalarken iki göbek atıverirdi. 
Hay Allah!Bir gören olsa "kafayı yemiş mi bu?" derlerdi elbet.
    Acıyla,mutsuzlukla beslenen insanlara da hem kırgın hem de kızgındı.Neden insan mutluluk arayışı içinde olmaz ki...
    Yalnızlığin denizinde çırpınan bir sürü insan var;ki bunların bir kısmı yüzmeyi başarıp kurtulurken  bir kısmı ise boğulmak istiyor adeta.
   Hülya yalnızlığın içinde hep yüzüyor,yüzüyor,yüzüyor.
   Bir türkü duyuyor gençliğinden gelen.Ne güzel bir türküydü o.Ne için söylenmişti acaba?Ayrılık türküsü müydü yoksa kavuşma mı?Bilemedi.
"Ah zalim yıllar!Ne kadar da nankörsün ve bir o kadar da acımasız."
   Yaşlılığının Hülya'sı gülümsedi sadece.Bu karamsarlığına izin veremezdi.
    Güzel bir müzik açtı.Gözlerini kapadı ve "mutluluk yanıbaşında" dedi.
   "Her nefes aldığında,sevgiyle gülümsemeyi asla unutma!"
    Gülümsedi.