HADİ, O YOLLARI YÜRÜ DE GEL! DİKKAT!
Taraf/lı/sız yazıdır. Büründüğün kimlik, üstlendiğin rol gereği görecelidir az sonra okuyacaklarından anladıkların.
Bazı yazıların kendini sorgulayarak, hissederek, sindirerek, geçmişe dönerek, gelmişe şükrederek daha sessiz okunması gerekir, en içten, en derinden. Evrilerek gelişime açıksan, cümlelerin ardındaki manayı okur, uygulamaya koyar, hal edinirsin kendi ayetlerini. Darılmak, incinmek yok!
Sendekinin benden, bendekinin senden sana yansımasıyla küstüğün, kırıldığın, yaraladığın, kendinsin geç kaldığın. Sivriliklerini törpülemeye hazır mısın? Böyle büyür kuzular! Görevli olmayan var mı ki dünyada, sen kendini nimetten sayarsın, ey can! Haddim değil elbet akıl hocalığı, ancak sezince aradaki farkı, susmaz dil, söyler koca çınarların evlatlar için karşılıksız uğraşlarını.
Kendi kitabını okumuş, hatta yazmış eli sırça hayat kalemini tutan yürek, içi balon dinlemelerle geçiştiremiyor çözüm odaklı yaptığı danışmalarını. Verirken alıp, alırken verme, gönülden sarıp sarmalama dengesinin farkındalığı saf emeğin karşılıksız kalamayacağının eminliğiyle göz oluyor karanlıkta yolunu kaybedene, el oluyor yolda kalmış avare gezene.
Yaşça küçük olsa da ruhça büyük yıllar önceki senler, gecenin gündüze yarenliği misali, yakın arkadaş kadim dost edasıyla paylaşıyor nice sırlarını hafiften telaşlı. Modern zamanların para peşin, kırmızı meşin seanslarına inat sımsıcak sırdaşlığın randevusuz, zaman odaksız, dingin, iç ısıtan hasbihalinde çözülüverir oysa ki düğümler, dokunulur sessizce ruha yaraya sürülen şifalı merhem niyetiyle. Farklı dinamiklerle sürüp gider yaşam. Edebin edepsizden öğrenildiği tek yönlü sıratında kimi zaman nice kendini bilmez diplomalı/sız ben bilirimciler, zanlarına kapılır da şahsına münhasır veryansınlarıyla kendi kor alevlerinde yanacağını bilmeden ortalığı kazara ateşe verir. Oysa ne güveni sarsacak bir durum, ne zaman hırsızı ne de taammüden para kaçırma vardır ortada.
En çok da sevdiğine taraftır insan her yaşta. Lakin yetmez kiminin nefesi, kiminin de çıkmaz sesi ta ki ayaklarının yere sağlam basma yaşı ‘Geldim’ diyene kadar. Tam da bu zamanda tesadüfen keşisirse yol bir üst kuşağın cebinden çıkartacağı yeni yetmeyle, küçük kalp, bir umut kendisini ifade etmenin minik huzuruyla, kendi büyürken büyütür masa başı dinleyenini de. Söz öbekleri havada uçuşurken, adab-ı muaşeret kurallarını yakında öğrenecek olanın kaleminin kağıda dokunuşuyla bir sonraki ziyaret için hatırlatıcı notlar alınır henüz kurban rolünde olmamanın verdiği rahatlıkla.
Söz meclisten içre amma hakkı da yenmez işini layıkıyla yapanın. Kiminin parası, kiminin duası, kiminin de hem parası hem duası ile gözlemci, gözlenen işbirliğinin emeğe yansımasıyla yol alana açılsın bereket kapıları sonuna kadar. Deste deste para yağsın banka hesabına. Tuttuğu altın olsun, kalp gözünden verdiği her öğüt, dönsün dolaşsın şifa olarak konsun başına. Sevgi pıtırcıklığını güç edinen değil, koçum benim dediklerin buyursun yaşam mizansenine. Dersiyle gelir de sana ders olur bilemezsin, etme, eyleme! Öğretisiyle giden, bırakır ezberini fark edemezsin, dinle! Açık ol! Samimi ol! Hakkındır tabii ki iste edebinle! Sakın, sakın ama incitme!
OL’ana şükürle, haydi selametle! Kimsenin kimsede kalmaz ne ahı, ne de parası. Sen samimi ol yeter ki, toy canısı Bu arada vergi ödemek sorumluluktur