HAMASIN İSRAİLE SAVAŞ HAMLESİNİN GÜZEL ÜLKEM TÜRKIYEDEKİ TEZAHHÜRÜNE DAİR...
Arap İsrail muarızlığından Hamas'a indirgenmiş bir savaş ile mazlum yurtsuz edilmek istenen Kenan halklarından Filistintinliler üzerinden dünya ve bölge siyaseti bundan böyle nasıl etkilenecek, bekleyip yaşayıp göreceğiz.
Hamas"ın Gazze üzerinden sözde taarruzu belki de intiharı! diyebileceğimiz bir anları yaşıyoruz.
Ülkelerde ve ülkemde bu saldırı ve karşı saldırı gündemde uzun yer edilecek gibi duruyor.
Türk insanımızın gelişme, zenginleşme, konfor ve bilgi ile teknolojiden azami istifade merakıyla yaşarken ve yaşamayı da seviyorken, bu sivil kıyamı olan sözde savaşı nasıl içselleştireceği yahutta içselleştirmeyeceğini
de zaman gösterecek.
Ülkem insanı tüm içtimai ve siyasi gelişim düzeyi ile esaslı bir ekonomik zenginleşme arzusu ve beklentisi ile siyasetende Türk toplumu seçimli demokrasi kültürü üzerinde birleşmiş bir halde iken , bölgesel bir hal alan yanı başımızdaki bu sözde savaş da mazlum ve mahçuz olan Filistinli din kardeşlerimizle toplumsal ve tarihi aidiyetimizin mi gereğini yapabileceğiz yoksa toplumumuzda temin ettiğimiz tüm gelişmeci, kalkınmacı, konforist yaklaşımla dünya üzerinde dolaşan sıcak para, bilgi ve yatırım akışına ülke yönetimi ve insanları olarak en ufak bir aykırılık arzedecek tutum ve birilerinin arzu ettiği savaşa katılmaktan mı kaçınacağız.
İtidalli ve soğukkanlı taraf olma yerine sorunu içselleleştirip duygusal tarafdarlık bizi haiz olduğumuz gelişme ve kalkınma çizgisinin çok dışına atabilecektir.
Yaşam standardı düzeyimiz ile mutlak enerji ithalatı bağımlılığımızla dış dünyaya konfor ve ticaretimizin bağ bağımlılığımızın tezahürü olan
ülke içi ve ülke dışı her tür para, ürün&mal akışı ile insan serbest güvenlikli dolaşımını da zorunlu kılmaktadır.
Bu çok kolay sarsılacak düzeyimizin dengesini
Ne dış siyaset uğruna nede iç siyaset beklenti uğruna, yahut toplumun bir kısmının eğilimlerine uyarak sarsmamalıyız.
Türk gelişmeci anlayışıyla tesis ettiğimiz dünya ile bütünsellik içerisindeki seyahat, bilgi ve sermaye akışı sekteye uğratılmamalıdır.
Doğrudan enerji kaynaklarımız olmasa da enerji hatları ve enerji güvenliğinde ve ürettiğimiz dış siyaset ve caydırıcı güvenlik düzeyimizle Cumhuriyet Türkiyemizin 100 yıllık birikimi ile bölgede en önemli milli devlet karakteri olan ülkeyiz.
Zaten bu yazımıza konu güncel sorun Hamas'ın sözde saldırı girişimi de bu enerji güvenliğinin ülkemize temin edebildiği gücümüzün zirvesine adeta denk düştü diyebiliriz.
Tüm Doğu Akdeniz hidro karbon yatakları en güvenli toprak olarak Türkiyemiz üzerinden tüm Avrupa anakarasına yani nitelikli pazara nakli hususunda İsrail devleti ile yakın zamanda anlaşma kabili mümkün iken bombalar Gazze'de patlayıverdi!
Bundan sonra bu tuhaf, şimdilik lokal olsa da topyekun savaş nasıl ve ne şekilde sonuçlanır olursa olsun, ya da olmasın, ülkem idaresi ve toplumumuz haiz olduğu her bakımdan gelişme ve güvenliğinin gerisine düşmeyecektir ve düşmemelidir.
Bir inkıraz ve çöküş her bakımdan ülkemizi ve toplumumuzu etkiler.
Bir daha bugünkü haiz olduğumuz gelişme, güvenlik düzeyimizi,milli devlet ve milli karekter arzeden birliğimizi temin için hayli uzun bir zaman debelenerek kaybederiz .
Muhakkak ki iç siyasette de dış siyasete de insanımızın bakış açısında da bu yakınımızdaki tuhaf savaşın etkisi olacak.
Ancak bu Gazze"de cerayan eden savaşı; tüm gelişme ve
güvenliğimiz ile
konforumuzun enerji temin ile tesisinin önüne koyup önceleyemeyiz.
Yapmamız gereken diplamasi dahilinde, hukuk, adalet ve tüm aidiyet bağlarımızla o toprakların eski hakimi olarak tarafların bize olan güveniyle gereğini uluslararası cari hukukla yapmaktır.
Zaten ülke yönetimimiz geleneği ve tecrübesiyle yapabilmektedir.
Bize imparatorluk Türkiyemizden son kalan Türk Milli bakiyelerimiz Anadolu ve küçük Rumeliden ibaret Türk yurdunu her bakımdan gelişmiş ve güvenlikli kılmak, nitelikli nüfusumuzu müdafaa ve muhafaza etmek düşer.
Bunu sağlayacak tüm bilgi, birikim ve insani düzeyimizin aktarılıp sürdürülmesine haiz olduğumuzu da görebilmekteyim.