Hamiyetperver Bir Yazar Mustafa Akgün Abimizin Ardından
80’li yılların başında tanıdım onu. Üniversite tahsili esnasında öğrenci evlerine hamilik yaptığı dönemdi. Zenginleri organize eder, çevredeki öğrencilerin iaşe ve ibatelerine yardımcı olurdu. Kültürel geziler düzenler, yarışmalar yapar, müsamere tertiplerdi. Büyük haz alarak yaptığı her halinden belli olan Mustafa Akgün, fedakar ve feragat ehli bir inanmış adamdı.
Ziraat mühendisi olarak çalışmasından arta kalan zamanlarda benim gibi nice öğrencinin yetişmesinde, ülkemizin muhtelif kademelerinde görev almış vatan evlatlarının devlet ve millete hizmetlerinde büyük emeği vardı. Emekliliği sonrasında mezun ettiği sayısız talebeleriyle hayatın diğer safhalarında da teşrik-i mesaisini sürdürdü. Türkiye’nin neresinde olursa olsun arar bulur, sürpriz ziyaretleriyle onurlandırırdı. Bu minvalde görev yaptığım illere vaki yazdığı eserlerle alakalı seminer, söyleşi, imza günü etkinliği vesilesiyle ziyaretler yaptığında da mutlaka görüşürdük. Hakkı kolay kolay ödenmeyecek 42 yıldır tanıdığım bu nurani sima geçtiğimiz günlerde (12 Ekim 2024, Pazar) 78 yaşında aramızdan ayrıldı ve sevenlerinin dualarıyla Ankara’da ebedi istirahatgâhına uğurlandı.
Kimdir?
Talebelerinin Mustafa Abisi 1946 yılı Uşak/Ortaköy doğumlu bir Anadolu evladı. İlkokulu köyünde, ortaöğrenimini Uşak Lisesi’nde tamamlayarak A.Ü Ziraat Fakültesi’nden Ziraat Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuş bir aksiyon insanıydı. Muhtelif birimlerinde çalıştığı Tarım Bakanlığı’nda en son Tarımsal Araştırmalar Genel Müdür Yardımcılığı vazifesinde bulunmuştu. Mühendis, seyyah, mutasavvıf/derviş, siyasetçi, dava adamı, senarist, araştırmacı-yazar Mustafa Akgün, Ankara’da mukim, evli ve üç çocuk babasıydı.
Yazarlık hayatı
Edebiyata 1971 yılında Eren Pınarı romanının Bizim Anadolu gazetesinde tefrika edilmesiyle başlayan Mustafa Akgün’ün muhtelif gazete ve dergilerde (Milli Gazete, Akit, Vahdet, Gençlik, Kıvılcım, Rahmet) yazıları yayınlandı. Arapça ve İngilizce’ye aşina olan abimiz, son günlerine kadar yazı hayatını sürdürdü ve bazı tv programlarına katıldı. Aylık Yeni Odak dergisinin 112 sayı sahip ve genel yayın yönetmenliğini yaptı. ‘Biz Gurbet Kuşlarıyız’ eseriyle Kombassan senaryo ödülü kazandı. ‘Satı Gelin'in Türküsü’ romanı Esra Film’in açtığı yarışmada mansiyona layık görülmüştü. ‘Gönül Dağı’ adlı romanı da İstanbul- Tuzla Belediyesinin açtığı roman yarışmasında mansiyon ödülü kazanmıştı. Türkiye Yazarlar Birliği Ankara şube yönetiminde görev yaptı. ‘Her Yüreğe Nakış Gerek’ adlı çocuk hikayeleri kitabından bazı hikayeleri Mili Eğitim Bakanlığı’nın müfredatı çerçevesinde ders kitaplarına örnek metin olarak alındı.
Bazı kitaplarını baskı öncesi okumak nasip oldu
Mustafa Akgün, velut bir yazardı diyebilirim. Özellikle emekliliği sonrası durmadan edebiyatın her alanında ürünler verdi. Mustafa abinin beş altı kitabını ricası üzerine baskı öncesi okuma ve dikkatimi çeken hususları kendisine arz etme imkanım olmuştu. O süreçteki konuşmalarımız da ayrı bir hatıra kaldı. Biz sadece eserlerinin neredeyse adlarını okumaktan yorulurken o yazmaktan yorulmadı. Bize kolay olanı zevkle okumak kısmı düştü.
Eserleri
Tarih, kültür ve medeniyetimi çok meraklı Mustafa Akgün’ün şu ana kadar 62 kitabı yayınlandı. Çoğu 1990 sonrası yayınlanmış araştırma, roman, şiir, piyes, çocuk roman ve hikayeleri alanında kıymetli eserler miras bırakan Mustafa Akgün’ün bazı eserleri İngilizce ve Almancaya da çevrildi. Tasavvufi öğeler de barındıran eserlerinin çoğuna kitap sitelerinden ulaşmak mümkün olan Akgün’ün zengin kültürel mirası arasında başlıca şu eserler yer aldı:
Araştırma – Derleme - Piyes – Şiir: Hazreti Peygambere Şiirler (Derleme), Bu Köle Başka Köle (Piyesler), Gönül Bayramı-Tasavvufun Özü, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Çoban Pınarı (Şiirler), Tarih Boyunca İki Yüzlüler, Yahudinín Tahta Kılıcı - İsrail Vahşeti, 15 Temmuz Hasgüllerin Nöbeti, Stres-Asrın Hastalığı, Boşanma-Bir Derin Sosyal Yara.
Romanları: Hayme Ana - Osmanoğullarının Anası, Köln Diye Bir Yer, Leyla Île Mecnun - Aşk İmiş Her Ne Var Alemde, Merih’ten Münih'e, Mevlâna, Aşkın Penceresi, Mevlânâ’dan Goethe'ye Sevgi Köprüsü, Osman Gâzi - Hayallere Sığmayan Kahraman, Satı Gelin'in Türküsü, Şeyh Edebâli - Tan Onunla Ağarmıştı, Tamar-Ağrıda İki Mevsim, Uşaklı Ramazan Çavuş - Aşk Ve İsyan, Uşak Hikayeleri, Kürdün Gelini Dilan.
Çocuk Hikaye, Roman, Şiir ve Masalları: Çocuklar için Osmanlı padişahları seti olarak Osman Gazi, Orhan Gâzi, Murad Hüdâvendigar, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed, Sultan İkinci Murad, Fatih Sultan Mehmed, Sultan İkinci Bayezíd, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman’ın yanısıra Edebâli, Ahmed Yeseví - Pîr-i Türkistan, Bírûní, Dede Korkut, İmam Şâmil, Hacı Bektaş Velî, Mihal Gâzi, Mevlana-Ufukların Ötesi, Mimar Sinan, Salahaddin Eyyúbî, Ulubatlı Hasan, Yunus Emre-Aşk Eri, Bağdat'ın Kapısın Genç Osman Açtı (Kahraman Çocuk Hikâyeleri), Ceylanların Düğünü-Çocuk Hikâyeleri, Çanakkale İçinde Bir Uzun Selvi, Fıkralardan Desteler, Gurbet Çiçeği (Çocuk Romanı), Her Yüreğe Nakış Gerek (Çocuk Hikâyeleri), Irmağın Getirdiği Gül (Masal), Kaf Dağındakí Dev (Masallar), Köyde Hayat Ne Güzeldir (Çocuk Hikâyesi)
Peygamberimizin Şiirlerle Hayatı- Gülün Yanağında 63 Şebnem, Sekiz Elmaslı Kolye- Çocuk Hikâyeleri, Sevgí Tomurcuklar (Çocuk Şiirleri), Sis Altında Gül Harmanı (Çocuk Romanı), Tomurcuklar Solmasın (Çocuk Hikâyeleri), Yayla Gülü (Çocuk Romanı), Ahmed Yesevî - Aşkın Şirâzesi, Alpaslan Ve Malazgirt Destanı, Çanakkale - Vuslat Köprüsü, Ertuğrul Gazi -Tarihin Gönül Aynası, Fatíh Sultan Mehmet (Taríhî Roman), Gönül Dağı, Gönül Kemendi, Gönül Kulübü, Hayat Değirmendir Döner, Uşak Hikâyeleri, Yunus Emre - Aşkın Vav Hali.
Yahudi Tehlikesini de yazdı
1992 yılında 32 sene önce yayınladığı Yahudinín Tahta Kılıcı - İsrail Vahşeti, adlı hacimli eseri hayli ses getirmişti. Dünyadaki siyonist ağın genişliğine ve tuzaklarına dikkat çekiyor, devletimizin çöküşünde büyük payı olan bu zihniyetin içimizdeki uzantıları masonları iyi tanımak lazım geldiğinin altını çiziyordu. Milli ve manevi değerlerine bağlı gençlerin yetişmesine büyük katkılar sunan Mustafa Akgün, aynı zamanda sohbetlerinde de Yahudilerin maddi, manevi, kültürel, siyasi arenada yaptıkları tahribatı dile getiriyor, gerekli tedbirlerin alınmasını istiyordu.
‘Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ sözünün mümtaz örneği Mustafa Akgün, başta yetişmesine vesile olduğu talebeleri ve miras bıraktığı kültürel eserleriyle büyük bir sadaka-i cariye geride bırakarak gitti. Son nefesine kadar gayret-i diniye ile dolu gıbta ettiğim ender simalardan biri olan, ötelerde amel sandığının dopdolu olmasına vesile olacağına inandığımız bu eserleriyle bizlere de örnek olarak adeta bir destan yazıp Dar-ı Beka’ya göçen, yeri kolay kolay doldurulamayacak Mustafa Akgün ağabeyimize mekanını cennet-i a’la kılması ve çok sevdiği Efendiler Efendisine (sav) komşuluğu nasip etmesi dualarımla Cenab-ı Hak’tan engin rahmetler diliyorum. Allah (cc) güzel örnekliğinden dolayı kendisinden ve onun bu hamiyyetine destek verenlerden ebeden razı olsun. (Amin)