17.09.2023 20:25:00

HASAN'DAN MEKTUP

HASAN'DAN MEKTUP

HASAN'DAN MEKTUP

Dostum, Dünya’ya bakış açımız, fikir ve düşüncelerimiz farklı olsa da göndermiş olduğun mektupları severek okudum. Sıla hasretini giderdiğin ve Bursa’da olup bitenden haberdar ettiğin için çok teşekkür ederim. Yaklaşık altı yıl oldu Bursa’ya gelmeyeli. Ne hikmetse her yıl gelmeyi planlıyorum bir şeyler oluyor ve gelemiyorum. 

İlk mektubunu elime aldığımda, belediye başkanları hakkında yazdıkların aklıma geldi. Seni tanıdığım günden bu güne gelmiş geçmiş hiçbir belediye başkanı hakkında olumlu sözler yazdığını görmedim. Çıtayı hep yüksek tuttun. Arzu edilen hizmet verilmeyince de; 

“Türkü yine o türkü sazlarda tel değişti,

Yumruk yine o yumruk bir varsa el değişti,” der, sitem ederdin.

Ne yalan söyleyeyim mektubunu açınca yine bu ve buna benzer sözler yazacak, Bursa’nın makûs talihini özetleyeceksin diye düşündüm.

Hayret!  Düşündüğüm gibi olmadı, aksine yapılan hizmetleri anlattıkça şaşırdığımı ifade etmek isterim. Sosyal demokrat gözlüğümü çıkarıp, tarafsız bir gözle değerlendirme yapmak istedim.

Bursa’yı hayalimde canlandırdım. Bir ara dalıp gitmişim. Mektubun bana papatya çayı içmişim gibi geldi. Huzur buldum.

Bizim zamanımızda Hisar bölgesi diye bir yer bilmezdik. Tophane vardı, oraya çıkar etrafı seyrederdik. Şimdi ise Zindan kapının Mevlevihane’nin ve birçok yerin hayat bulduğu bir yerlerden bahsediyorsun. Bu kadar kısa sürede nasıl oldu bu işler?  Şaşkınım.

Hele bir de hanlar bölgesi diye bir yerlerden bahsediyorsun. Burası da neresi diye sormaya başladım kendime. Ulu cami ve çevresi desene be kardeşim. 

Buralar ne olmuş böyle?  İnanır mısın şaşırdım vallahi. Orada bulunan birçok bina yerle bir olmuş, kolay iş değil bu. Hayretler içerisindeyim, Tarih ortaya çıktı, bundan daha büyük bir hizmet olabilir mi?

Birileri tarafından yaptırılan şehir merkezini katleden,  görüntüsünü bozan o ucube binalar, Doğan Bey konutları, etrafında yapılan ve yapılmakta olan park bahçe ve yeşil alanlarla, o çirkin görüntüye farklı bir boyut kazandırma çalışmaları sevindirici.

Hesap kitap yapılmadan, yerin yoğunluğu dikkate alınmadan verilen inşaat ruhsatlarının sonucu Bursa trafiği çıkılmaz hal almıştı. Mektubunda ciddi mesafe alındığından bahsediyorsun. Sevindim, Bu kadar kısa bir sürede bu sorun nasıl oldu da asgari düzeye inebildi, aklım almıyor.

Dostum, doğrusunu istersen her mektup geldiğinde şaşkınlığım bir kat daha arttı. Seni yakından tanımış ve bilmiş olmasam “atma kardeş din kardeşiz” ya da bir insan bu kadar methedildiğine göre bir çıkarı vardır diye düşüneceğim.

Ama çok iyi biliyorum ki sen inanmadığın biri için dünya yansa yine de kalem oynatmazsın.

Bu mektubunla inceden de olsa bana bir ders vermiş oldun.

İmam Gazali’nin çok güzel bir sözü var, “cevizi kırıp özüne inmeyen, hepsini kabuk zanneder.”

Bu mektupları bana yazmasaydın ne Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın hizmetlerinden ve ne de Bursa’da olan bitenden haberim olmayacaktı.

Dünya görüşümüz farklı olsa da, zaman zaman bazı konularda tartışıyor olsak ta, sonuçta hep doğru yerde buluştuk.

Bugünde öyle olacak dostum.

Unutma bana söz verdin. Bursa’ya geldiğim de mektubunda bahsettiğin yerleri gezdireceksin.

Senin anlatımlarından yola çıkarak, Bursa’da yapılan bunca hizmetleri gördükten sonra ben den de sana söz, yerel seçimlerde Bursa’da olacağım, hayatımda ilk kez sağ bir partiye, pardon partiye değil Alinur Aktaş’a oy vereceğim.

Mektubunda en fazla dikkatimi çeken şey, başkanın her şartta ve zeminde şımarmadığını, tevazu sahibi olduğunu anlatman oldu. Unutma ki tevazu insanın süsüdür. Bu adam kendini aşmış.

Fikri ne olursa olsun böyle kişilere destek verilmeli. İnanıyorum ki Bursa ve dolayısıyla Türkiye “hizmetkâr” mantığı ile hareket edenler sayesinde, Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesini yakalayacak ve hatta onun da üstüne çıkacaktır. Herkese selam.