Hz.Muhammed’in (as) Devrindeki Yahudilerle Münasebetleri-2
Peygamberimiz sav’in dünyayı teşrif ettikleri Rebiulevvel ayının son günlerinde bulunuyoruz. Ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Hz. Muhammed (sav), dönemindeki Yahudilerle münasebetlerine baktığımızda ne kadar sabırlı, metanetli, müşfikane olduğunu bizlere gösteriyor. Alemlere Rahmet elçisinin genelde gayri müslimlere özelde Yahudilere karşı örnek tavrına bu yazıda da devam edeceğiz. (Geçen yazıda Efendimizin Yahudilerle ilk tanışması, Medine Vesikası/ sulh antlaşması ve antlaşmayı bozan yahudilere karşı tavrını işlemiştik)
A-Hz.Musa as’ı hep hürmetle andı
İsrailoğulları tarihinde yer alan diğer peygamberlerden de zaman zaman bahseden Peygamber efendimiz özellikle Tevrat indirilen Hz. Musa as’a daha çok yer verir. Örneğin:
1.Mirac’da Musa as ile karşılaştığını beyanla onun fiziksel görünümüne ait beyanlarda bulundu ve ümmetine onu ‘uzun boylu, esmer ve kıvırcık saçlı’ olarak tanıttı. (Müslim, İman,267) Haya sahibi bir insan olduğunu bildirdi. (Buhari,Tefsir, 11)
2.Bir buçuk sene sonra gerçekleşen Medine’ye Hicret sonrası yahudilerin muharrem ayında (Aşura günü) oruç tuttuklarını gördü ve sebebini sordu. Musa as’ın Firavn’un zulmünden bu günde kurtulduğu söylenince ‘Biz Musa’ya sizden daha layık ve yakınız’ buyurarak kendisi de oruç tuttu, ashabına da tutmalarını söyledi. (Buhari, savm, 69)
3.Huneyn’de ganimet dağıtımında haksızlık yapıyor denildiğini duyunca Musa as’a rahmet duasında bulundu ve onun bu hadiseden daha büyük eziyetlere katlandığını ama sabrettiğini söyledi. (Buhari, Megazi,57)
4.Ezrak vadisinden geçerken ‘Musa as’ın tepeden inişi esnasında yüksek sesle telbiye ederken görür gibiyim’ buyurdu. (Müslim, İman, 168)
5.Kelimullah Musa as’ın Tur dağındaki giyimini bile haber verdi…
6.Hz. Ali’yi bir seferde şehirde vekil bırakmak istediğinde ‘Musa için Harun ne ise benim için de sen de o olmak istemez misin? Peygamberlik sıfatı müstesna’ buyurarak güzel bir teşbihte bulundu. (İ.Hanbel, 1, 171)
B- Yahudilere yönelik beşeri münasebetlerden bir demet
1.Asi olmayan Yahudilere hediye ve ikram
Medine’de mukim 3 büyük Yahudi kabilesinin isyanlarına ve sürgün edilmelerine karşılık antlaşmaya sadık kalan ve isyanlara katılmayan az sayıda da olsa Yahudi şehirde kalmaya devam etti. Hatta her yıl Peygamberimiz onlara verdiği çeşitli hediye, ihsan ve ikramlarla taltif etti
Efendimiz (sav) ehli kitaptan olan bu komşularına müşriklere karşı pozitif ayrıcalık yapmışlardır. Nitekim ehli kitap olan Yahudi ve Hristiyanların hanımlarıyla evlilik cevazı verilmiş ve kestikleri helal kabul edilmiştir. (Maide 5/5)
Bizzat kendisi ve tabi sahabeler onlarla ticari münasebetler kurmuş, alışveriş yapmış, ortaklık yapmış, borç almış. Vefatında zırhının borcu sebebiyle Ebu’ş-Şehm adlı yahudide rehin olduğunu hatırlatalım.
2.Efendimizden Yahudi cenazesine saygı (Buhari, Cenaiz, 49)
3.Yahudi çocuk hizmetçisini ziyareti (Buhari, Cenaiz, 79)
4.Ağlayan Yahudi hizmetçisi kızı tesellisi ve ihtida
Çarşıda ağlayan bir kız çocuğunu gördü ve sebebini sordu. Kızcağız ‘Ben bir Yahudinin hizmetçisiyim, beni pazara yağ almak için gönderdi ancak aldığım yağ şişesi elimden kaydı, kırıldı, şimdi ne yapacağım ona ağlıyorum.’ Efendimiz ona bir dirhem para verdi bununla al götür ihtiyacını gör, buyurdu. Buna rağmen kız sahibinin geç kalmasından ötürü kendisini dövmesinden korktuğunu söyledi. Efendimiz, ‘Ben seninle gelir, olan biteni anlatır, dövmemesini söylerim, dedi ve yola düştüler. Ev sahibi karşısında efendimizi görünce o kadar etkilendi ki islama gireceğini söyledi. Peygamber efendimizin bu ince davranışı, hem hizmetçi kızı çok memnun ettiği hem de Yahudi ailesinin topluca hidayetine vesile olduğu peygamber kıssaları arasında anlatılır. (Ayvallı, age, s.410)
5.Yahudiye borçlu sahabiye sulha aracı olması
Hz. Peygamber’in berekete dair mucizelerinden örnek verirken, Hz. Câbir’in, babasının vefatından sonra maddî olarak sıkıntılı bir hale girdiğini ve çok borçlandığını, borç sahiplerinin de Yahudiler olduğunu anlatan bir hadisi nakleder. Hz. Câbir babasından kalan malı alacaklı Yahudilere vermiş, fakat alacaklılar kabul etmemişlerdir. Bağındaki meyveler ise seneler geçse bile borcu ödemeye yetmeyecek durumdadır. Bunun üzerine Hz. Peygamber, meyvelerin toplanarak hasat edilmesini emretmiş, ardından da harmanın içinde gezerek dua etmiştir. Duanın ardından meyveler o kadar bereketlenir ki, Hz. Câbir bunlarla tüm borcunu öder. Olaya şahitlik eden Yahudiler de hayretler içerisinde kalırlar.’ (Bediuzzaman’a Göre Yahudilik ve Yahudiler, U.Ü.Yüksek Lisans tezi-2018, Halil Özel, s.158)
6.Bir başka sulha aracılık
‘Yahudilerle ilgili aktardığı bir diğer hadis de Hz. Peygamber’in, dualarıyla gerçekleşen mucizelerine dair bir misaldir. Buna göre Selmân-ı Fârisî, önceleri Yahudilerin bir kölesiydi. Efendileri, üç yüz tane hurma fidanı dikip fidanlar meyve verdikten sonra olmak üzere ve dört yüz dirhem kadar da altın mukabilinde onu azâd edeceklerini söylemişlerdi. Hz. Selmân bunu gelip Rasûl-i Ekrem’e anlatır. Rasûl-i Ekrem de kendi elleriyle üç yüz fidanı diker, aynı sene zarfında fidanlar meyve verir. Yalnız başkasının diktiği tek bir fidan meyve vermez; Hz. Peygamber onu söküp yeniden diker ve o da meyveye durur. Ardından bir tavuk yumurtası ölçüsündeki altına tükürüğünü sürerek dua eder, Selmân’a verir ve Yahudilere götürmesini ister. Hz. Selmân, altını Yahudilere götürüp istenilen miktar kadarını verse de altın eskisi gibi kalır.’ Bediuzzaman bunu 19.Mektup’ta, Mucizat-ı Ahmediyye bölümünde peygamber efendimizin mucizeleri arasında sayar. (Bediuzzaman’a Göre Yahudilik ve Yahudiler, U.Ü.Yüksek Lisans tezi-2018, Halil Özel, s.159)
7.Yahudiye tokat atan sahabiye sitemi
Çarşıda bir Yahudi, ‘Musa’yı insanlar üzerine seçkin kılana andolsun’ dediği için bunu hazmedemeyen ve tokat atan sahabiyi kendisine şikayet etti. Bu yeminini, Peygamber efendimize hakarete varan bir söz olarak algıladığını beyanla savunma yapan sahabiye efendimiz üzüntülerini bildirdi. (Hadislerle İslam, 6.cilt, s.119)
8.Yahudinin yemeğe davetini kabulü (Müsned-i İbn Hanbel,3/270)
9.Yahudiden borç alması
Peygamberimizin zaman zaman Yahudilerle ticari ilişkiler içinde olduğu hatta borç aldığı kaydedilir. Nitekim vefatında da borç karşılığı verdiği zırhının Ebu’ş-Şehm adlı yahudide rehin idi. (Buhari, cihad, 89)
10.Yahudi kızıyla evlenmesi
Müslümanlara şiddetli düşmanlığı ile tanınan Beni Nadîr (Nadir oğulları) reisi Huyey bin Ahtap’ın kızı Safiyye ile Huneyn gazvesi sonrasında evlendi. Yahudi olduğu için ileri geri konuşanlara karşı meziyet ve güzel ahlakını methederek cevap veriyordu. (Müslim nikah,84; Tirmizi menakıb: 63)
C-Din ve Vicdan Hürriyeti tanıdı
Din ve inanışlarında serbest bıraktı. Kamu düzenini bozmadıkça kendi hukuki davalarını kendilerine bıraktı. Kendisine müracaat edenlerin sorunlarının hallinde aracı oldu. Örneğin Peygamberimiz, iki Yahudi kabilesi Beni Nadîr ile Beni Kurayza arasında diyet miktarı konusundaki anlaşmazlığı çözdü ve kendilerini üstün gören ve yarım diyet ödeyen Benî Nadîr’in de tam diyet ödemesine, yani her iki tarafın da eşit diyet ödemesine hükmetti.
D-Mütemadiyen Tebliğ
Kin ve husumet beslemeden uzlaşmacı tutumuyla hep yakın duran peygamberimiz ‘Sizinle bizim aramızdaki ortak bir kelimeye gelin….(3-64) davetinde bulunmuş. Muhtelif zamanlarda daha önce ve özellikle yeni gelen ayetleri kendilerine de tebliğ ediyordu. Baskı uygulamadığı gibi yasaklanmadığı durumlarda onlarla birlikte hareket etmekte bir beis görmemiştir.
-Peygamber dilinden 9 Emir
Peygamber efendimiz ilahi vahye ve geçmiş kültüre ne kadar vakıf olduğunu beyanla Yahudilerin 9 emirini onlara anlattı. (İsra-101)
-Yahudi topluluklarıyla sohbet
Medine’de Yahudi toplumunun ferdi veya gruplar halinde kendisine sorular sormak belki ikna etmek maksadıyla efendimize geldikleri biliniyor. Hak peygamber olduğunu anlamalarına rağmen iman edemediler.(Ayvallı, age,175)
Ayrıca din adamlarını ilahlaştırmaları ve onların tesirinde kalarak İslam'a yönelemedikleri konusu, Tevrat’ın tahrifini anlatması, Mekke fethinde bir kez daha İslam'a daveti ve kabul ederlerse iki ecir mükafatı kazanacaklarını müjdelemesi tebliğinde önemli konuları teşkil etmişti.
-Ümmetine Zımmi hukukuna riayet nasihati
Önce sulh antlaşması yapmış, o şartnameye göre komşuluk ilişkileri sürdürülmüştü. Antlaşmayı bozanlara karşı cihat ilan etti ama zulmetmedi. Şehri terk etmelerine fırsat tanıdı. Hayberîn fethi sonrası hakimiyet tamamen Müslümanların eline geçince H.9.asırdan sonra zimmet ehli olan Yahudilerden cizye vergisi alınmış, bunun can ve mal güvenliğini koruma ve kollama karşılığı olduğunu söylemiş, yani gayri müslim teba olarak vatandaşlık statüsü verilmişti. Zımmi hakları konusunda da ashabını uyarmış, ‘Kim bir zımmiye haksızlık ederse, onun hakkını eksik verirse, ona gücünün üstünde şeyler yüklerse veya gönülsüz olarak ondan bir şey alırsa ben kıyamet gününde o kişinin düşmanıyım’ demişti. (Ebu Davud, Harac, 31,33)