18.02.2021 21:40:00

İKİ BEYAZLI VEDA

İKİ BEYAZLI VEDA

 Evlat sahibi olma şansı tanınmışsa sana sistem tarafından, yaşama adanmışlık duygusuyla sarılırsın candan kopan cana.

Saçının teline dahi gelmesin zarar mantığıyla, gözünden sakınır, saklar; beslenmesine, sağlığına, eğitimine inceden inceye kafa yorar, Andımız’ı yürekten ezbere okuyan ebeveyn bilinciyle bugünün miniklerini Ata mirasıyla kodlayarak, kendi çıktıkları özgün yolda, kurdukları ülküde, gösterdikleri amaçta, hedefe hiç durmadan koşarak yürüyüşlerine şahit olmak istercesine uzun ömür talep edersin dualarınla.

Gün gelir yemez yedirirsin, giymez giydirirsin, 40 derece ateşli uzun geceler, göz kırpmadan geçen 48 saatlik nöbetlere dönüşür de, can mı tatlı, canan mı ikileminin değişmez aslolanı, tek seçenekli, salt doğrulu ‘evlat’ kitabını hayat boyu okur, ezber edersin usanmadan, bıkmadan, severek, isteyerek, kılı kırk yarıp üzerine titreyerek. Gizli bir el olur dokunur, görünmez gölge olur takipte kalırsın gözünde bir türlü büyütemediğin son versiyon senini sabrınla kollaya koklaya.

   Yaradan’dan ötürü kutsaldır tüm yaratılan. Varlık aleminin fısıltılarının frekansı, kendi kulaklarının veri tabanıyla uyumlandığında, döndürürsün artık kendi dünyanı kendi ekseninde kutupsuzca. Tüm canlıların bütüne hizmette olduğunun ayrımına vardın mı bir kez, hiç kimse alıkoyamaz seni, duruşunla adam etmekten aramızda yaşayan ötekileştirme görevi üstlenmiş prototipleri. Gerçek şifacının ‘Oldum ben, piştim, ol(a)mayanlara selam olsun!’ demeyeceği/diyemeyeceği gibi sen de şahsına özel programlanmış işletim sistemin üzerinden, bütünün en yüksek hayrına olacak şekilde, farkındalıkla, bilgelikle fıtratında olanı yansıtır, sana tanımlanan kodların olan melekelerinin şifrelerini bir bir kırıp ÖZ’ünü ortaya çıkartmak adına var gücünle çalışırsın, eritirsin kutsal benliklerini nice benler içinde de, salih amellerinle senden sonra doğacak benzer senlerine ışık hüzmesi olursun ateş böceği misali.

   Kıssadan hisse:  Ne sen, ne senlik, ne ben ne de benlik dağları ayakta kalmaya direnebilir 10 büyüklüğünde depremle sarsılan bilincinde. Yer göğe, gök yere karışır da, anlamlandıramazsın olanı biteni uzun süre, bir üst akla danışmadıkça. Alt üst oluşunun ardından üflenecek surla kopacak kıyametin akabinde, hurilerle dolu cennetine kavuşma hayalini, egonun ılık mırıltılı ninnileriyle bekleye dur, sıra kıldan ince, kılıçtan keskin kendi ellerinle inşa ettiğin, sen marka dönüşü olmayan tek gidişli köprüye gelir de benlik sarhoşluğundan uyanamazsan, vay haline! Yaşarken kasıtlı olarak hatalı ektiğin, yalan yanlış dediğin, eski bilinç kaynaklı hiyerarşi sırasına göre, kendince aslında kendini dizdiğin, el emeği, göz nuruyla işlenmiş her biri pırlanta değerindeki senden hiçbir farkı olmayanı hedef tahtandaki piyon görüp, tüyler ürperten sözcüklerinle nasiplendirdiğin, kırmaya, yakmaya doy(a)madığın senden sonraki ilk kuşaktan helallik almadan gidemezsin!  Henüz yaşarken bu DÜN-yanda, bilerek, isteyerek, belki de eğlenerek ellerinle cehennem çukurlarına attığın; yaş, cinsiyet, dil, din, ırk ayrımı gözeterek yakından, uzaktan yaşamlarına dokunduğun Tanrı parçacıkları seni alacaklı listesine çoktan eklediklerinden; yüz sürdüğün/süreceğin kutsallarından ne af dile, ne de başın gözün niyetine, sana geri dönsün diye verdiğin/vereceğin sadakalardan bir hayır bekle.

   Ya HAKkını vermeli insan insan olabilmenin ya da HAKkını.

   Haberi duyunca ‘Olamaz, olmamalı, neden?’ sorgusunun yerini, ekran karşısında donup kalmış beni uyandırmaya çalışan gözyaşı seline bırakmasının ardından, ayrıntıları okumaya başladığım anın daha ilk saniyelerinde, dünyaya açılan buğulu pencerelerimin kısa süreliğine kapanışına neden olacak kahroluşumda sıra… 6 yıllık zorlu serüveninin yakın takipçisi olarak annece yaşadığım iç burukluğunun, yürek yanığının tedavisi kolay olmayacak elbette. Son nefesin birkaç saat ötesinde çekilen sayılı fotoğraf karelerine sığdırılmaya çalışılan 35 yıllık yaşam öyküsünün sözde haberinde, güya isteyerek -perde arkasında belki de mecbur hissederek- ‘Kimseyi sorumlu tutmuyorum olanlardan!’ diyebilecek kadar naif bir kişiliğin tarafsız olarak yansıtıldığını düşünemiyorum.

   ACİLen toplumca etik moda geçme zamanı gelmiş de geçiyor bile. Habercilik adına lüks araba tanımlaması yapan, psikolojik ilaç alıyormuş diyen kalem! Tabiri caizse, kendin eşeğe mi binersin ki, dört tekerli araç sana lüks gelir. Ne beyaz önlüğü, haber değeri olmayan asılsız söz öbeklerinle kirletmeye, ne de gecesini gündüzüyle birlemiş, bilimi ilke edinmiş şifa adamını ezber cümlelerle tanımlamaya hakkın var senin!

   Geride bıraktığı son yazının, ismi lazım değil kurumda, şayet mevcutsa, şişman EGO’ların (= Ergin Geliş(e)emiş Otoriterler) ıslahı için bir ilke vesile olmasını tüm kalbimle diliyorum. Ardında binlerce gözü yaşlı insanın kalacağını bilmesine rağmen, bu terk edişle vermek istediği mesajların sessizce silinmesini istemiyorum. Zamansız gidişinin; yeni, eşitlikçi bir döneme başlangıç olmasını, tozlu baskıların, kirli ilişkilerin, psikolojik zulümlerin bitmesini, kimseleri acıtmadan planlanan bu vedaya toplumun ses olmasını umut ediyorum!

   Habersiz, telaşsız, bembeyaza çıkarak, son yolculuğuna 2 beyazın kollarında, ilk adımını attın cesur yürekli DOKTORUM! Bu zor kararı vermene vesile olmuşları, düzene hizmet edenleri bil ki kınıyoruz!  ‘Canın sağ olaydı da, mücadelene devam edeydin’ keşkesi artık geç kalmış bir temenni… Varsa kapalı kapılar ardında gizli kalmışlıklar, gün ışığına çıkacak gidişinle. Hastalarına şifa dağıtan, can katan  ellerinin kendi hayatına son verdirten öyküsünün yazılı olduğu mektubunu, bizlere ulaşması durumunda senden, ulaşamadığı taktirde ikinci ağızlardan dinlemek isteriz, gerçekleri duymak adına! Seninle ilgili atılan tweetlerin, paylaşılan yorumların takibinde kal lütfen. Sessize ses, amaya göz, sağıra kulak olmaya devam et! Kendine özel seçimleriyle, benzer nedenlerden yaşamına son veren tüm meslektaşlarının da ruhları şad olsun nezdinde. Beyaz önlüğünü lekesiz taşımak üzere yemin ederek yola çıkan sana, senin gibi zeki kocaman kalpli tıp öğrencilerinin, seni yetiştiren ailenin, gözü yaşlı sevgilinin, tüm emekçilerin selamı var!

   Geride kalan doğru, dürüst, çalışkan, emekçi, vefakâr, sabırlı, sebatlı, aydınlık, kocaman gönüllü bilim insanlarının başı sağ olsun. Kendilerinden yaşça büyük, güya makamca önde birtakım kendini bilmezler varsa perde arkasında, ortaya çıksın(lar), çıkartılsın(lar) tez zamanda.EGO ağızlıların, kendilerinden yaşça küçük, bilinçce büyük, güya ünvanca alt kategorilere yerleştirdikleri genç kuşağa özel, işiten kulaklarda şok etkisi yaratabilecek bağırtıları varsa, toplum önünde de haykırsınlar cesurca da biz de duyalım!

   VAR ise diyorum, buraya DİKKAT!

   Mobbing (=İş yerinde çalışanlar veya işverenler tarafından psikolojik veya sosyal nedenlerle devamlı olarak ya da sistematik bir şekilde uygulanan taciz veya şiddet) olarak literatüre geçmiş varlığı dert, yokluğu keşke olmasaydı dedirtecek türden, içeriği oldukça ağır, etkilerine katlanması zor bu yakıcı sözcüğün anlamını elim yazmakta, dilim telaffuz etmekte, beynim kavramakta, aklım yorumlamakta zorlanıyor.

   Koltuk kavgası tabirini ilke edinip, masasına bir daha kalkmamak üzere oturma derdiyle yanan, sırf aynı fikirde olmadıkları için nice kıvrak zekaların yolunu kesip, yarış bildiği sonlu kulvarda koşmak adına, makam görselinin gel geç hevesine sıkı sıkıya yapışan kölesi olma. Ayrımcılık yapmadan teke hizmet ettiğinin farkına var.

   Senden son kalan parçanı buraya ait olduğu dünya toprağına emanet ederek çıkacağın yeni seyahatinden sonra yeni senlerinin yapacağı mini ziyaretlerinde hangi kılıkta buluşacaksın kendinle tekrar tekrar, hiç düşündün mü?

   Annece, vatandaşca, gereksiz kukla zihin mekanizmasına tavırlı bir bireyce kulağıma fısıldananları yazmaya çalıştım, buraya bıraktım usulca; bulan okusun, okuyan okutsun anlamında. Değerli zamanını ayırdın, sen de duyumsayarak eşlik ettin bana. Susmayan diline bereket, gözlerine sağlık diledim bile sana.

 Dip not:  EKŞİ sözlükten olay mahallinden canlı yapılan yorumları takip edelim lütfen.

Tatlı da olsa rüya, uyanır herkes sabah olunca,d kendince 1in dünyasına!!!

Uyuyana, uyuduğunu sanana, uyanana, uyandığını sanana günler geceler AYdın ola!

                                                                                                              AP