9.05.2024 07:36:00

6431

İLK NOBEL ÖDÜLLÜ KADIN YAZAR SELMA HANIM VE KUDÜS ROMANI (2)

İLK NOBEL ÖDÜLLÜ KADIN YAZAR SELMA HANIM VE KUDÜS ROMANI (2)

İlk Nobel Ödüllü Kadın Yazar Selma Hanım ve Kudüs Romanı-2

İlk romanı (Gösta Berling, 1891) ile ünlenen İsveçli Selma Lagerlöf’ün (d.1858-ö.1940) 1909 yılında Nobel ödülü aldığını biliyoruz. 2 ciltlik bu ilk romanı, ilkin Hayrullah Örs ve Enis Behic Koryak ortak tercümesi ile 50’li yılların başında Milli Eğitim Vekaleti (Bakanlığı) yayınları arasında Türk okuruna kazandırılmış.
Tesbitlerime göre yazarın M.E.V Yayınlarının ‘İskandinav Klasikleri’ arasında 3 eseri yayınlanmış: Kudüs, Gökle Yer Arasında, Nils Holgersson’'un İsveç Gezisi. (İskandinav Ülkeleri Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç'i içine alan bölge)

Kudüs romanı ve diğer eserleri

‘1895'te biɾ buɾs kazanınca öğɾetmenliği bıɾakaɾak yuɾt dışı gezileɾine katılan ve kendini tamamen yazmaya veɾen yazar, İtalya'ya yaptığı ziyaɾetten sonɾa ‘Deccal'in Mucizeleri' adlı sosyalist içеrikli romanını yayımladı. Bunu еn iyi yapıtlarından biri sayılan ‘Malikane Öyküleri’ ile Mısır ve Filistin'de geçirdiği 1901-2 (bir başka kaynağa göre 1899-1900 yıllarında- https://www.yasamoykusu.com/biyografi/selmalagerlof), kışın etkisiyle yаzdığı, kendisine İsveç'in en önde gelen romаncısı niteliğini sаğlаyаn iki ciltlik ‘Kudüs’ izledi. Kudüs, onu Homeros ve Shakespeare ile kaɾşılaştıɾmaya başlayan eleştiɾmenleɾ  taɾafından da alkışlandı, böylece hem İsveç'te hem de yuɾtdışında popüleɾ biɾ figüɾ oldu.’
1891’den vefatına kadar 20 kadar eseri kaydediliyor. Sinemaya uyarlanan bir romanı da bulunan ‘Selma Lagerlöf'ün en iyi eseri olаn Nils Holgersson'un yaban kazlarıyla maceraları аdlı kitаbındаn yolа çıkаrаk hаzırlаnаn çizgi film dizisi, Türkiye'de Uçan Kaz adıyla gösteɾilmiştiɾ. Tüɾkçede ayɾıca Kurtlar ve Uçan Kazlar аdlı çocuk kitаplаrı vаrdır. 
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Selma_Lagerlöf)
Kudüs romanı da kitap sitelerindeki verilere göre Hayrullah Örs tarafından çevirisi yapılarak 1953-54 yıllarında Milli Eğitim Vekaleti tarafından aslı gibi iki cilt halinde yayınlanmış.

Romanının peşinde

Kudüs okumalarım çerçevesinde yazarın Kudüs romanını merak ettim. Acaba 1953-54 yıllarında bakanlık yayınları arasında çıkmış kitabın yeni baskısı var mı, yoksa hangi kütüphaneden edinebilirim diye bakınırken, kitap satış sitelerinden ilk baskılarına ulaştım ve edindim.
İlk cildi 340 sayfa ve ülkesinden kutsal bir yolculuğa/hacca giden köylülerin serüvenini anlatıyor. Uzun yolcuğa çıkanların, uğurlayanların özlem dolu hikayeleri ele alınıyor.
Romanın 2.cildi 356 sayfadan oluşuyor ve ‘Kudüs-Mukaddes Diyarda’ alt başlığı adıyla başlıyor. Kudüs’te geçen roman, bir nevi hristiyani kültüre göre oraları tanıtıyor. Hz. İsa muhabbeti, cennet arzusu, iyi insan olma gayretleri dile getiriliyor.
Roman, Kudüs’te geçmesi sebebiyle alanında ilk olma özelliğini taşıyor olmalı. Ülkemizde de bir ilk. Ben Kudüs’te geçen veya adı Kudüs olan ülkemizden bir yazara ait bir roman hatırlayamadım. İlgili birkaç arkadaşıma sordum onlar da kanaatimi paylaştılar.

Türkçeye çevrilen en eski romanlar veya Osmanlı Devletinde Roman tarihi

Tanzimat Fermanı (1839) öncesinde edebiyatımızda üretilen türlerin genellikle Divan edebiyatına dahil olan gazel, kaside, mesnevi gibi türler olduğu kabul edilir. Bu tarihten sonra (19.yy) batılılaşma / modernleşmenin tesiriyle roman ve tiyatro gibi türlerin kültürümüze girmeye başladığını müşahede ediyoruz.
Önce Batı edebiyatının gözde romanları dilimize çevrilmeye başlandı. Çeviri romanlara ilk örnekler olarak Fransız yazar Fenelon’un “Telemak” isimli eseri (1859, Sadrazamlık da yapmış olan Yusuf Kamil Paşa çevirisi) ve daha sonra Victor Hugo’nun Jules Verne’i gösterilir. Bunu diğer romanlar takip eder.
(https://www.hurriyet.com.tr/egitim/ilk-ceviri-romani-nedir-ilk-ceviri-romani-yazari-yusuf-kamil-pasa-kimdir-turk-edebiyatinda-ilk-ceviri-roman-)

Ülkemizde İlk Roman

İlk çeviri roman Telemak’tan önce  Vartan Paşa tarafından yazılan Akabi Hikâyesi’ni (1851)  Osmanlı edebiyatının ilk romanı olarak değerlendirenler olsa da Türk dilinde Ermeni harfleriyle yazıldığı için ayrı görenler de vardır. Bu yüzden Türk edebiyatının ilk roman örneği Şemseddin Sami tarafından yazılan Ta’aşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı (Talat ve Fitnat’ın Aşkları diyebileceğimiz) eseri (1873) olduğu kabul ediliyor. 1890’da Nabizade Nazım’ın Karabibik’i aynı zamanda köyde geçen ilk roman olarak geçer. Onu 1900 yılında Halid Ziya (Uşaklıgil)’nın Aşk-ı Memnu – adlı romanı ilkler arasındadır. (Recaizade Mahmut Ekrem tarafından yazılan Araba Sevdası da, “ilk realist roman” olarak değerlendirilir)
Yazılan romanların pek çoğunun ilk olarak gazetelerde parça parça yayımlandığını, yani “tefrika” edildiğini hatırlamak da faydalı olabilir.

Tercümanı Mason Üstadı !

Kitabın mütercimi Hayrullah Örs, bir mason locası mensubu. Nitekim masonların kendi sitelerinde Örs, Büyük Üstad’lar (https://www.mason.org.tr/buyuk-ustatlar) arasında zikrediliyor ve 1965 – 1973 yılları arasında görev yaptığı kaydediliyor. Örs’ün biyografisinde şöyle deniliyor:
‘1901'de doğmuştur. Almanya ve İsveç'te yükseköğrenim görmüş bir eğitimcidir. Topkapı Sarayı Müzesi müdürlüğü de dahil olmak üzere çok sayıda eğitim ve kültür kurumunda önemli görevlerde bulunmuştur. 1926’da Selâmet Locasında tekris olmuş, 1957 ve 1959 dönemlerinde Ahenk Locası Üstad-ı Muhteremi olarak görev yapmıştır. 1965 yılında Büyük Üstat seçilmiş ve bu görevini 1973 yılına kadar sürdürmüştür. Felsefe ve din konularında yazılmış 14 değerli eserin yazarıdır. 6 Ekim 1977 günü vefat etmiştir.’ (https://www.mason.org.tr/hayrullah-ors)

Örs, İsveç’te eğitim gördüğüne göre eseri yazarın kendi dilinden çevirmiş olmalı. Doğum tarihine göre kitabı 50 yaşlarında iken tercüme etmiş görünüyor. Mükemmel diyebileceğim bir yetkinlikte çeviri diyebilirim. Uzun cümle ve paragrafları bile edebi zevkini bozmadan kulağı tırmalamayacak özellik ve güzellikte çevirmiş. Masonluğunu benimsememiş olmam eserini takdirime mani olamaz.

Romanın kısa tahlili

Yazar, 36 yaşında iken ve Osmanlı zamanında iken ziyaret ettiği (1899-1900) ve ardından (1901-2) yayınlanan Kudüs (Jerusalem) romanında oraları görmenin ve incelemenin avantajını kullanıyor.
-Koyu Hristiyan ve dindar, aşk derecesinde Kudüs’e bağlılık ve Hristiyan itikadındaki oralara özlem duyan gönüllere tercüman oluyor.
-Tasvir dilini çok kullanıyor, dağı, taşı, ağacı, kiliseyi, camiyi nesnelerin / mekanların dilinden bir anlatım kullanarak tanıtımlar yapıyor. (Ör. camiyi, kiliseyi vb konuşturuyor.) Adeta sizi canlandırdığı o kutsal mekanlarda, dağlar, bahçelerde, sokaklarda, insanlar arasında dolaştırıyor.
-Doğal olarak kendi tarih, dini ve kültürel değerlerine göre işliyor, tarihin derinliklerine götürüyor, gezdiriyor. Altyapısı olmayan Müslüman bir okura kendi inanç ve değerlerine göre muhakeme yapamayacağı için faydası olmaz. 
-Mimariye ve arkeolojiye meraklı bir kalem olduğu belli oluyor.
-Ağırlıklı olarak insancıl ve barışçı bir dil kullanıyor.
-Kudüs Mutasarrıfı Behram Paşa’yı, vefasını ve nezaketini anlattığı bölüm (s.97-109) ilginç ve okunmaya değer.
-Hristiyan mezheplerinin tefrikasından muzdarip
-Başka kültürlere de vakıf görünüyor. Mesela İslami argümanları kullanıyor. (Peygamberimiz hz. Muhammedin miracı, eşi Hz. Hatice, 2.Halife Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethi, ezan, cami vb.)
-Sanata, tabiata meraklı ince bir ruh sahibi hanımefendiyi Filistin Çiçekleri bölümünde daha iyi tanıyabilirsiniz.
Sonraki yazıda Kudüs romanından yansıyanları biraz daha detaylı olarak sunmak üzere iyi okumalar..