İŞLER DEMOKRASİMİZ VE İŞLER YARGIMIZ
Seçimli demokrasi ve Hukuk devleti ile özgürlükler konusunda neredeyiz yahut soruyu tersten sorar isek nerede değiliz!
Güzel ülkem demokrasisi ve ülke yönetimimizde kuvvetler ayrılığının en güzidesi yargımız ve kararlarından birisi yine bir genel ve arkasından yapılacak yerel seçimler üzeri gündem oluverdi.
Oysa yargımız sayısı binleri on binleri bulan kararlarında TCK mad 53 ve fırkalarını ihtiva eden seçme ve seçilme sınırlaması olan ceza ve tedbir kararları verebilmektedir.
Bu kanun maddesi ve alt fırkalarında ki amaç suç ve suçluyu temsil makamlarından uzak tutup kesin hükme bağlanmış suçluların birde seçilip temsil yetkisi kullanmalarına kamu düzeni açısından mani olunmaktır.
Ancak bu temsil faaliyetini kısıtlayıcı ceza kanunu maddemiz işler demokrasimizin temeli olan seçme ve seçilme hakkı ile temsil etme ve edebilme hakkının anayasamızdaki tanımı ile temel hak ve özgürlüğümüzden birisinin özüne dokunmaktadır.
Bu ibb başkanı için verilmiş ilk derece ceza mahkemesi kararı ile diyebiliriz.
Burada bu kararı siyaseten ve vicdanen eleştirip adaleti yaralayıcı nitelenesi asla suç ve suçluyu övme saiki değildir.
Kamu düzenimizin toplumda ki güvenliğimiz huzur ve sükün içindeki temin ve tesis edilen içtimai güvenlikli hayatımızın tüm birikim ve aktarımları da kabul ve özgürlüklerimizdir.
Demokratik hukuk devleti birikimimiz ve seçimli demokrasi geleneğimizde yargının denetim ve idaresinde yapılmıs yapılacak tüm seçim ve seçim sonuçlarını ilan ile belgelendirme bu yüce kuvvetimiz tartışmasız tüm toplumumuzun ortak kabulü olarak yerine getirebilmektedir. Yine yargı gücümüzün esaslı faaliyeti olan kamu düzeninin gereği tüm hüküm ve sınırlandırmaları ile yürütmenin ve tüm seçimli kurumların seçilmişlerini siyasi yasaklı durumuna koyabilmektedir.
İşte hukuk ve yargılama eksenli yargı gücü faaliyeti siyasi bir makam olan seçilmiş belediye baskanlığı makamının icrasını etkileyip seçme ve secilmeyi ıskat edip siyasi mücadele ile siyasi rekabette bir parti yahut adayını sınırlayıp yada düşürüp dolaylı olarak rekabette olduğu rakip fırkayı yada adayının önünü açıp seçilmesini rakipsizlestirip sağlayabilmektedir.
İşte o zaman bu karar siyasi bir karara dönüşebilmektedir.
Bu herkesimden daha çok yargı gücü kullanan ve icra eden yargı mensuplarımızı bu güzide görev icra eden makamlarımıza zarar verebilmektedir.Onlar ki tarafsızlığı ile gerçek seçimli demokrasimizin tüm kurumlarının seçimlerini yapıp sonuçlandırıp kazananlarını mazbatalandırmaktadırlar.
Siyaset bu yazımıza konu son ibb baskanı aleyhine verilmiş karardan fırsat yahut mağduriyetin vicdanlara hululü ile daha farklı bir fırsat yahut siyasi argüman elde edebilsede, yürürlükteki anayasamız ve kanunlarımızın yargı gücümüze vermiş olduğu görev ve insiyatifi bu merciilerdeki uygulayıcılarımızın özgürlüklerden yana siyasi taraf tartışma ve fırsatlara aman vermeden Tüirk milleti adına ve sorumluluğunda adaletli ve özgürlükçü kararlar ile konuşabilmelidirler.