28.05.2025 19:44:00

İstanbul’un Fethi sadece maneviyatla mı kazanıldı?

İstanbul’un Fethi sadece maneviyatla mı kazanıldı?

İstanbul’un Fethi sadece maneviyatla mı kazanıldı?

Bir çağın kapanıp yeni bir çağın başlangıcına sebep olan Konstantinapol’ün / İstanbul’un Fethi, ehlince de ifade edildiği üzere sadece maneviyatla değil, plan, proje, devrin en güçlü silahlarını icat ile kazanıldı. Kuru Cihad arzusu ile değil, tabiî ki maneviyata ilaveten ilmi, maddi, askeri güçle fetih müyesser oldu.

Zorlu bir lider

1432’de Edirne sarayında  2.Murat-Hüma Hatun’un 4.oğlu olarak dünyaya gelen (rivayete göre babasının gece Kur’an tilavetinde Muhammed suresini bitirip Fetih suresine başladığı anda doğum haberini alan ve bu yüzden adı Kur’an suresinden ilhamla konulan), devrin önemli hocalarından (Molla Gürani, Hocazade, Molla Abdülkadir, Molla Hayreddin, Siraceddin Halebi, Akşemseddin vb.) ders ve terbiye alan, 11 yaşında Manisa ve Amasya’da yöneticilik tecrübesiyle pişen, babası tahtı bırakınca 12 yaşında 7. Padişah olarak tahtın varisi olan 2.Mehmet, bunu fırsatçılık yapan dahili ve haricilerle karşı mücadele etmek ve devlet yönetimi tecrübesi kazandı. Babasıyla kısa dönem taht değişiliği yapıp Manisa’ya dönen ve 18 yaşına kadar babasına isyan ve savaşlarda yardımcı olarak önemli vazifeler üstlendi. 1450’de 18 yaşında Sitti hatunla evlenen 2.Mehmet, babasının ölümü üzerine 1451’de yeniden tahta geçti.2 Sene sonra da fethe mazhar oldu. Çok iyi eğitim almış, devrin önemli lisanlarını öğrenmiş, gençliğimize örnek bu cengaver sultan, fetih sonrası gerçekleşen Belgrad seferinde de (1456) alnından yaralanarak gazi oldu.
Başarısında, tarihte bir devir açmasında ve medeniyetimizde peygamber müjdesine layık olup önemli bir iz bırakmasında 28 yıllık hükümdarlığı zarfında peş peşe gerçekleştirdiği 25 sefer-i hümayunundan gelen fetihler ve yenilikleri yabana atmamak gerekir.

Siyasi, idari, askeri , manevi ön hazırlık

-Sırplar, Bizanslılarla ve Karamanoğullarıyla barışı sağladı. Fetih sonrası muhtemel bir haçlı savaşı girişiminin önünü aldı.
-Devrin ulema, alim ve arifleriyle manevi ordusunun da desteğini aldı ama sadece bununla kalmadı.
-Yeniçeriliği/askeri yapıyı yeniden düzenledi ve sayısını artırdı.
-Devrin en büyük ve en etkili toplarını döktürdü.
-Kurmaylarıyla fethe dair muhtelif planlar yaptı, projeler hazırladı.
-Bizans’a boğazdan gelebilecek yardımların önünü kesmek ve kendi donanmasını rahatlatmak amacıyla (Yıldırım’ın yaptırdığı Anadolu hisarı karşısına) Boğazkesen / Rumelihisarı’nı birkaç ayda tamamladı.
-İmparator Konstantin’in yardım için talepte bulunduğu Roma / Katolik dünyasının / Papalığın taviz koparma Ortodoksların merkezi Konstantinopolis’i / İstanbul’u ele geçirme niyetine karşı çıkanların mezhep ayrılıkları siyasetini iyi idare etti. Hatta tarihçilere göre ‘Katolik külahı görmektense Türk sarığı görmeye razıyız’ söylemi bu dönemde konuşulmaya başlandı. Halk ve bazı kanaat önderi ve din bilginleri fethe hazır hale getirildi.

Zorlu bir proje

Çok çetin şartlar taşıyan İstanbul’un fethini tarihçi Talha Uğurluel, bir beyanında şöyle zikrediyor: ‘İstanbul Kara surları, yeryüzünde hiçbir şehrin sahip olmadığı müthiş bir savunma sistemiydi. En önde hendek, hendeğin arkasında 4 metrelik surlar, onun arkasında 10 metre ve onun arkasında 16 metrelik surlar vardı. Bunların da üzerinde yirmişer metrelik burçlar vardı. Bunları sağ salim geçebilmek hemen hemen mümkün değildi. İşte Osmanlı’nın fetih askerleri bu imkansızı mümkün kılmışlardı.’ (Facebook 9 Nisan 2025 paylaşımı) Muhkemliğinden dolayı ‘bizi yıksa yıksa kıyamet yıkar’ diye inanmaya başlıyorlar. Bu kadar muhkem kalelere sahip şehri kimsenin zaptedemeyeceği ve bu şehrin kıyamete kadar baki kalacağı inancı yaygınlaşmış,

Kuşatma başladı

Nisan ayında başlayan şehrin kuşatmasının 53 gün sürdüğü kaydediliyor. H.857 yılı / M.29 Mayıs 1453 Salı günü (Mustafa Armağan’ın belirttiğine göre asıl tarih 7 Haziran) sabaha karşı (02:00 sularında) şehre giriş yapıldığı ancak şehir içinde çatışmaların ikindiye kadar sürdüğü zikrediliyor. Şehir düşmüş ama fetih bitmemiş, yeni başlıyordu. Fethin sembolü Ayasofya camie çevrildi, bir manastır Zeyrek medresesine dönüştürüldü. Kaçışı önlemek maksatlı fidyesini verenlere yerleşmelerini serbest bıraktı ve geri dönmek isteyenleri vergiden muaf tuttu, evler tahsisi etti. 2.Mehmet, 21 yaşında Fatih oldu.

Fetih sonrası Avrupa şaşkın ve tedirgin

Fatih muhtemel karşı taarruzu önleme adına daha önceden aldığı tedbirlere 3-4 yıl içinde yenilerini ekledi:
-Venedik'le yeni anlaşma yaptı.
-Osmanlı donanmalarının Ege ve Akdeniz'de genişlemesini sağladı, bazı adaları (İmroz, Limni, Midilli, Taşöz, Semadirek)  ve limanları  topraklarına kattı.
Belgrad yenilgisi Haçlı savaşı özlemi duyanları cesaretlendirse de içeriden (Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ve Gürcüler gibi) bazı figürlerle temasa yeltenseler de Fatih’in bunları akamete uğratacak planları da vardı: Orduyu üçe bölerek Arnavutluk’a (İsa bey), Sırbistan’a (Mahmut Paşa), Mora yarımadasına (kendisi) yönelmek ve bir müddet/ bir kış oraları mekan tutmak .
-Dönüşünde (1458-60) Amasra’yı, Atina’yı, Mora yarımadasını fethetti. Tuna boylarında Osmanlı kalelerine saldıran Eflak beyi ve birlikte hareket ettiği Kazıklı Voyvoda /Drakula adıyla anılan 5.Vlad’a Bizans’ın son kalıntısını ortadan kaldırdığı Trabzon seferi (1461) sonrasında cevap verdi. Aynı zamanda Midilli isyanını bastırdı.(1462)

Her şeye rağmen küfür ittifakı

-Fatihten 10 yıl sonra (1463) Avrupa (Macaristan-Venedik-Burgonya) birleşmiş Osmanlıya karşı bir haçlı seferini başlatmışlardı. Venedik donanması Çanakkale boğazına yaklaşmıtı. Bazı stratejik noktalar kaybedilse bile Mahmut Paşa kuvvetleriyle Mora yarımadasına hakim oldu Venedik planını akamete uğrattı. Fatih, gerekli önlemleri almakta gecikmedi. Kadırga limanında tersane planıyla donanmayı, Çanakkale’de tahkimatı güçlendirdi. Kilitbahir ve Sultaniye kalelerini inşa ettirdi. (2.Abdülhamit hanın da buralara tabyalar inşa ettirdiğini hatırlamakta fayda var)

Hastalık zuhuruna rağmen cihad azmi

1465 yılında sürekli hareket, heyecan  ve seferler sonucunda 33 yaşındaki koca sultanın sağlığı aniden bozuldu. Ona rağmen yine boş durmadı. Arnavutluk ayaklanmasını bastırdı. Venedik ve Macaristan’ın muhtelif istilalarına karşı direndi, antlaşmalar yaptı.
Anadolu'ya yöneldiğinde İstanbul’un Fethinden 15 yıl sonrasıydı ve 36 yaşındaydı. Konya’yı fethetti ama bölgede uzun yıllar (1474’e değin) sürecek bir mücadelenin başlamasına sebep oluyordu. Biri dışarıdan (Venedik) biri içeriden (beylikleri etrafına toplayan ve Osmaanlı’ya karşı bayrak açan Uzun Hasan-ö.1478 isyanları) iki ateşin arasında kaldı, hatta iki güç ittifak yaptı.(1472) Ancak yağmalama, savaş ve yıkımlar sonrasında olağan üstü tedbir ve gayretlerle tehlike püskürtüldü.

Aynı zamanda Karadeniz Fatihi oldu

Sinop, Amasra ve Trabzon’un fethi (1461) sonrasında Kefe’yi fethetti (1475), Ceneviz hakimiyetini Kuzey karadenizde sona erdirdi. Azak kalesi alındı, Kırım hanlığı Osmanlılar bağlandı.

Son Hedef: İtalya-Vatikan ve Ebediyete Yürüyüşü

1480 yılı ve Fatih 48 yaşında. İki deniz seferi başlatıldı. (Ordunun Gebze yakınlarındaki (Şimdi Çayırova ilçesi sınırları içinde kalmış) otağını kurduğu Sultan Çayırı / Hünkar Çayırı’ndan  hareket ettiği söyleniyor ve bölge tarihi alan olarak hatıra eserleriyle (çeşme, mescit vb) korunuyor, gezmek isteyenlere hizmet veriyor.) İki seferden biri olan Rodos adası alınamamışsa da İtalya çizmesinin ökçesindeki /dibindeki Otranto fethedilmişti. Bu haberi alan Avrupa ve Papa titremeye başlamıştı ki Roma’ya yaklaştıran Otranto  fethinden 8 ay 22 gün sonra Fatih, nikris/gut ve diyabet hastalığı sebebiyle 49 yaşında (Gebze’de Hünkar Çayırında) vefat etti. (3 Mayıs 1481) Sağlığında yaptırdığı Fatih Camii külliyesi avlusundaki türbesinde toprağa verildi. Tüm Avrupa, hristiyan dünyası, kilise çanları eşliğinde sevinç naralarıyla günlerce bayram etti. 
2.Murat oğlu, 2.Bayezid’in babası 7.Osmanlı Padişahımız Fatih Sultan Mehmet, asırlardır kimsenin alamadığı Konstantinopolis’i almış, devraldığı Osmanlı devleti sınırları iki katına (Akdeniz, Karadeniz, Kafkaslar, Bosna, Sırbistan, Vendik ile İtalya, Eflak, Boğdan, Tuna’dan Fırat’a kadar uzanan 2 milyon km. kareye) çıkararak muazzam bir devlet kurmuş, Ebu’l-Feth (Fetihlerin Babası) olmuş, Kayzer-i Rum (Rum diyarı kayzeri/Roma imparatoru), Hakan’ul-Berreyn ve’l-Bahreyn (İki Deniz- Akdeniz, Karadeniz ve İki Kara-Asya ve Avrupa’nın) Hakanı diye de anılmış bir büyük simaydı.
Çok sayıda yerli ve yabancı dizi ve film çalışmaları yapılan bu ecdadımıza layık ahfad olabilmek, din-ü devlet mülk-ü millet yolundaki gayret ve enerjisinden örnek alabilmek ümidiyle muvaffakıyet için manevi altyapı yanında maddi her türlü hazırlığı yaşantısıyla gösteren bu İdeal ve Abide Şahsiyet’e engin rahmetler diler, müjdesine mazhar olduğu efendimize (sav) komşu kılmasını Yüce Rabbimizden temenni ve niyaz ederim.