KATILIMCI DEMOKRASİMİZE VE 2023 GENEL SEÇİMLERİNE DAR
Seçimli demokrasimizin asra yaklaşan geleneği ve teammülü ile yüksek bir katılımla bir genel seçimi daha geride bırakabildik.
Katılımcı demokrasimizin gereği olarak her ülke yuttaşı gibi katılıp oy kullandığımız ilk tur seçimlerinde; 28.dönem TBMM parlementosu üyelerini belirledik.
ve yine ikinci tur seçimleri ilede yönetimin başı cumhurbaşkanını ile hükumetini seçerek Türk Milleti veTürk seçmeni olarak bir seçmen görevi ile sorumluluğunu ülke insanı olarak yerine getirebildik.
Çıkan seçim sonuçları milletimizin çoğunluk tercihi olup saygı ve saygınlığı çerçevesinde milletimizin kararı olarak her Türk milletinin ferdi olarak demokrasimizin seçilmiş tacı olarak kabulümüzdür.
Seçimlerde en zıtlar belkide en benzemezler birarada aynı ittifakta yahut bloklarda oy kullanabildiler
Bu durum ne kadar şaşılacak yahut hayret edilecekse de bir o kadarda uzlaşılabilmeyi empatiyi,kabulü ve kabüllenmeyi gerçekleştirme anlamında da belkide bir aşama, ülkem adına demokratik hoşgörü adına başarı ve kazanım idi.
Her yeni yaşanılan ve başarılan eşik ülke insanımızın demokratik, hoşgörülü ve birararada yaşama kültürünün oluşmasına katkıdır.
İş bu yazımda isimler partiler ve ittifaklardan bizzat bahsedip irdeleme tenkit abartılı bir tarafı övme derdinden ziyade genel toplum durumumuz,
duruşumuz ,
kararlılığımız ve kararsızlığımız ile temin ettiğimiz toplumsal birlikteliğimiz ,
iç barışımızın daimiliğini sağlayıp sağlamlaştırdığımızı genel ifadelerle yazabileceğim.
İç barışımızın hoşgörü ve kabulümüzün büyük oranda tesis edildiğini geçirdiğimiz seçim sathında;
oy kullanma ve oy sayım aşaması ile seçim sonuçlarının ilanında görebildik.
Bu güzel ülkem Türkiyem adına muazzam bir demokratik toplum yapısı birikimididir.
Elbette seçim sürecinde toplumumuzun her kesimi, her kısmı politize edilip seçim ve seçmen düzeyinde harekete geçirildi ve tercihler düzeyinde seçimler yapılıp sonuçlandırıldı.
İşte bu politize edilmiş evre,seçimlerin yapılıp sonuçlanması ile hızla birarada ve birlikte yaşama evresine
iş,aş ilişkilerimize yeniden hayat vererek
konu komşu ve akraba ilişkilerimizi yaşayarak bundan sonra da hayatımızı birarada yaşayacağız.
Bu hoşgörü dinginlik kültürününde her geçen gün ve her geçen seçim sonrası büyük oranda temin ve tesis edildiğini büyük oranda görebilmekteyiz.
Yönetimimizin ve açık rejimimizin olduğu kadar demokrasi geleneğimizin,
kamu kurum ve kuruluşlarımız ile sivil toplum kuruluşlarının da bu hoşgörü iç barış sürecine katkısı olduğunu düşünenlerdenim.
Güzel ülkem tüm siyasi ve ekonomik birikimi ile gelişmişliği ve istikrarlı gelşebilmesini işte bu yeni parlemento ve yeni hükumet evresinde de sürdürebilecektir.
İster muhalefet kazansa idi ister iktidar yenilenmesi olsun en büyük sorun ekonomi ile ekonomimizi harekete geçirecek ekonomik kaynak sorunu ve ekonomiye kaynak temini idi .
Esas itibarıyla iktidarla muhalefet ana siyasi rekabet ve seçimlerde ki karşılıklı vaad ve taahhütlerin akılda kalanı bu idi.
Milletimiz iktidar yenilenmesi ile seçimleri mevcut hükumet lehine sonuçlandırmıştır.
Sonuçlanan cumhurbaşkanı seçimi ve atanan yeni hükumetin en mühim görevlilerinden ekonomi bakanlığı
işte bu zor olan ekonomik kaynak bulma yolu ve
yöntemine başlamıştır.
Bir eski ekonomi bakanına yine
yeni ve yeniden görev ile sorumluluk yüklendi.
İşte bu yeni siyasi dönemde ekonomi bakanlığınca ülke olarak ana ihtiyacımız ekonomik kaynak ihtiyacımız olan
döviz arz sorununu hızlı bir şekilde çözmek durumundayız.
Yaklşık 400 miyar dolarlık Türkiye bankalarımızda ki mevduat birikimi ile
900 milyar dolarlık gayri safi milli hasıla ve 600 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ile gelişip büyüyerek kalkınmamıza devam edebileceğiz.
Ekonomik büyüklüğümüz dış ticaretimizle hala genel dünya ekonomisi içerisinde ki gücümüz %1-2 arasındadır.
İşte bu ekonomik devamın ve ekonomik büyümenin sağlanıp, sağlanabilmesi bu tüm verilerin toplamı olan iki trilyon dolarlık mevcut Türkiyemiz ekonomik hacminin sürekli bir ekonomik kaynakla beslenmesi yani döviz cinsinden arzın günlük dönen ekonomimize kesintisiz aktarımının olmasının temini ile mümkündür.
Hükumetin uluslararası ekonomi eğitimi ve tecrubesi ile matuf bir eski ekonomi bakanına
bu amaçla olsa görev verdiği anlaşılmaktadır.
İşte bu yeni siyasi hükumet sürecinin ana bağlantısı olacak ekonomik sürecinin ve gelişip kalkınabilmemizin ekonomik kaynağı ve sürükleyenin ne olacağına dair
yeni ekonomi bakanının kendi ifadedisi ile.
"Türkiyenin
rasyonel & akılcı bir zemine dönme dışında bir tercihi kalmamıştır." ifadesi hem iktidar içre muhalefetin hayat bulduğunu
hemde yakın zamana kadar ki ekonomik tutumun ciddiyetle değişeceğini anlamaktayız.
Ekonomik uluslararası dengeler; unutulmamalıdır ki uluslararaı siyasi rekabet kabul ve güven neticesi verilen siyasi kararlarla yürürlülük kazanır.
İşte ülkemizin bu yeni hükumeti ile temin ve tesis ettiği siyasi gücünü ekonomisinin gerçekliği çerçevesinde uluslararası toplumla ve tüm bu küresel toplum ile kurumlarıyla
bölgesel güçlerle,komşu ülke ve toplumlarla karşılıklı dengeler ile karşılıklı kabuller ve rekabetle varılacak antlaşmalar, verilecek siyasi kararlarla ülke ekonomisinin güçlenerek büyümesi sağlanabilecektir.
Ülkemiz
ekonomisinin bu
2 trilyon doları bulan ekonomik gücü istikrarlı bir şekilde çevrilebilirliği sağlanabileceği gibi tüm toplum katmanlarımızın ana beklenti konusu olan ekonominin büyümesinin de kesintisiz sağlanması bu gerçeklik çerçevesinde olacaktır.
Toplumumuz ekonomik olarak büyümek kalkınmak, tüketmek, kaliteli ve konfurlu yaşamak merak saik ve beklentisinden güvenliği kadar ödün vermezdir bununda böyle bilinmesinde fayda vardır.
07.06.2923