Kimin sızdırdığı çok mu önemli?
Ali, Fatma, Hasan, Hüseyin ne fark eder ki...
Bazı insanların amaçlarının, meyve yemek değil, bağcı dövmek olduğuna şahit oluyoruz…
Açılımına bakarsak, ADALET ve KALKINMA Partisi.
Kalkınmayı bir kenara koyduk, Adalet; yani adil olmak, yani dürüst olmak, yani vicdan denen mizan terazisinde herkesi eşit ve adil tartmak...
Peki, AK Parti İnegöl İlçe Teşkilatının bazı mensupları bu vasıfları taşıyorlar mı?
Bunun cevabını İnegöl kamuoyu verecek.
Geçtiğimiz gün Alinur Aktaş’a yazdığım yazıda, iki servis aracının “Servis Güzergah Belgeleri” olmadığı için trafikten men edildiklerini ve daha sonra bu araçlara, İnegöl Belediyesi tarafından, cezanın kesildiği tarihten yaklaşık bir hafta öncesine rastlayan tarihli “Servis Güzergah Belgesi”nin nasıl verildiğini sormuştum.
Bu haber doğru mu yanlış mı?
Belediye böyle bir hatayı nasıl yapar?
Bu işte bir menfaat mi, bir kayırma mı var?...
Bu sorulara cevap aranması gerekirken, “Bu haberi Yıldırım’a kim sızdırdı?” çabaları içerisine girilmesi, gerçekten üzücü olduğu kadar düşündürücüdür de…
Cumhuriyet Savcılığı mı, Emniyet Teşkilatımı, Belediye görevlileri mi veya kim?!...
Ne acıdır ki, şimdi bunun telaşı içindeler.
Arayacaklar, bulacaklar ve gereğini yapacaklar.
Oysa, bu olayın meydana geldiği günden birkaç gün sonra bu konuyu hem AK Parti İlçe Başkanı Bülent Temelli, hem söz konusu servis araçları Yenişehir’den olduğu için Yenişehir Belediye Başkanı Bülent Hamdi Cingil, hem de servis araçlarından birinin şoförü ile konuştum. Hatta bu konu ile ilgili Yenişehir’e giderek yaklaşık dört saat araştırma yaptım.
Bu araçlardan birinin sahibinin çok yakınının AK Parti Yenişehir Belediye Meclis üyesi olduğunu öğrendiğim halde, yazımda es geçtim…
“Bu olayda İnegöl Belediyesinin bir kusuru var mı, bir usulsüzlük söz konusu mu?” diye üzerine gidilmesi gerekirken, teşkilatın bazı mensupları “Bu haberi kim sızdırdı, Yıldırım’a kim verdi?” diyerek, bir hafiye inceliği ile bunu araştırıyorlar.
Tabi ki, AK Parti İnegöl İlçe Teşkilatının tamamını tenzih ediyorum ama bir kaç kişi dahi olsa, onların bu şekilde davranışlarının, bu İlçeye ve bu ülkeye bir şeyler kazandırmayacağı aşikardır…
Teşkilat içerisindeki bu kişiler, “Kim sızdırdı?” diye birbirlerine soracaklarına, “Bu iş nasıl oldu?”, “Belediye Başkanı böyle bir işe nasıl alet edildi?”, “Bu işin altında neler var?” diye araştırma yapmış olsalar, işte o zaman AK Partinin ismine yakışır adaletli bir iş yapmış olacaklar.
Egolarını tatmin etmek için o makamlarda olanlar ve sırf “Benim dediğimi yapsınlar da, ne olursa olsun” zihniyetiyle teşkilatta aday belirleyenler ile AK Partinin AK’ına kara çalıp, ADALET’ini ise görmezden gelerek “Benim çarkım dönsün” diyenlerle bir yerlere varılmaz.
“Yıldırım’a kim sızdırdı?” diye araştırma yapanlara soruyorum;
Siz mi bu İlçeyi, bu ülkeyi kurtaracaksınız?...
Hadi ordan be!...
Ben, “Bu sahteciliği kim yaptı?”, “Nasıl yaptı?”, “Karşılığında ne aldı?” diye araştıran ve sorgulayan teşkilat mensupları istiyorum ve öyle bir teşkilata da saygı duyarım. Yoksa, olayları örtbas etmeye çalışan ve yazılan haberin doğruluğunu değil de, sızdıranı araştıran teşkilat mensuplarıyla bir yerlere varılmaz…
Teşkilat içerisindeki adam gibi adamların, “Biz dürüstten, namusludan, adaletten, haklıdan yanayız” diyerek, yumruklarını masaya vurma zamanı geldi, geçiyor bile...
Bu böyle gelmiş, böyle gitmemeli…
Kim sızdırdı; Ali, Fatma, Hasan, Hüseyin ne fark eder ki?...
Önemli olan “Nasıl yapıldı?”, “Neden yapıldı?” sorularına cevap aramaktır.