KIŞLADAN KÜTÜPHANEYE: RAMİ KÜTÜPHANESİ
Tarihî Rami Kışlasından kültür ve medeniyetimize yaraşır bir şekilde çıkarılan o muhteşem kütüphaneyi açılabilmesine mukabil açılısından iki gün sonra 15 Ocak 2023 tarihinde gezip görmem ve müşahede etmem nasip oldu. İlk duyduğumda böyle büyükçe bir tarihî yapının kütüphane olması haberi ve bilgisi bana gelecekte kitabın, yazının artık dijital olabileceği ve toplu kullanım alanı olan kütüphane kavramı açısından pek olumlu gibi gelmemişti. Çünkü bir kısım okullarımızda, pilot amaçlı kitap, defter, kalem, sıra ve masalara adeta veda edercesine tümüyle dijital ve elektronik aygıtlarla eğitim öğretimin yapıla geldiğini bilmekteyiz. Bu durumun uzun vadede tüm eğitim, öğretim ve öğrenmeyi kapsayacağı da ortadadır diyebiliriz. İşte bu sebeple eski eğitim-öğretim, öğrenim ve araştırma sistemimizin gereği ve gerekliliği olan çok yönlü kitap yayına ulaşılan kütüphanenin artık bundan sonraki bilgi alma çağımızda gerekli olup olmayacağı tarafımca tartışılacak bir durum idi.
Ancak tarihi yapıyı görüp inceleme fırsatım olunca ve benim gibi birçok meraklı İstanbullunun da merak saikı ile de olsa yapıyı aileleri ve çocuklarıyla gelip görüp incelemeleri ve sahiplenmeleri güzeldi. Türk toplumunun, Türk insanımızın merakı ilgisi alakası artarak devam etmesini diliyorum.
Tarihî yapıdan çıkan çok yönlü kütüphane ve sosyal donatı yaşam alanlarının, bölümlerinin hepsinin birbirinden muhteşem olduğunu gördüm. Bu yapıdan sanki kışladan sonra bu kadar güzel bir tefrişatla toplumumuzun geneline bu kadar güzel bir hizmet, tarihi ilgi ve tarihi aidiyetimiz yakalandığını gördüm. Özellikle Atatürk Kitaplığı ve sergi alanı gibi Cumhuriyetimizin 100. yılında Cumhuriyetimizin korucu millî lideri, millî kahramanı, ilk cumhurbaşkanımız Atatürk'ümüzün Cumhuriyetimizin 100. yılında aidiyet, tarih ve millî vefa anlayışıyla yönetimimizin 12. Cumhurbaşkanımız tarafından tarihi saygı çerçevesinde gereken değer, önem ve saygının kusursuzca işlenip yerleştiğini büyük bir memnuniyetle görüp müşahede ettim.
Ve yine tarihi yapımızın yani kışla yapımızın banisi Osmanlı Türkiyesi devletimizin sultanı ikinci Mahmut Hanımızın da unutulmayıp bir ayrı birimde ilk kışla maket prototipi ve padişahımızın yağlı boya resimleri ile sunulup kışlanın kısa kuruluşunun resimlerle anlatılması takdire şayandı.
Türk İstanbul’umuzun fatihi, bütün Türk tarihimizin emsalsiz büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmet Han'ın da hususî kitaplığı ve biriminin düzenlenip sunulması da yine takdirle karşılanacak tarih, kök ve medeniyetimize aidiyetimizdir.
Tarihi yapımız pek hüzünlü bir evremizde yani devletimizin yaklaşık iki asır önce ordusuz kaldığı bir evrede, 1826 Vak’a-i Hayriyye’den sonra yapımına başlanmış, büyük fedakârlıklarla yeni ordumuz ve modern devletimizin müdafaa, muhafaza ve devamının bu ve benzeri modern ilk kurumlarımızla sağlandığı aşikârdır. İşte bu yüzden bu yapının bugün medeniyetimizin gelişmemizin, güvenlik sorunlarımızın aşılması ve güvenlik içerisinde yaşamamızın bir tezahürü olarak bir kültür merkezi, bir kütüphane, bir araştırma merkezi olarak düzenlenip tüm milletimizin hizmetine sunulması fevkalade önemlidir.
Unutmayalım ki bugün okuyup bilgi öğrenip, bilgi aktarıp, sanat ve kültür faaliyetinde bulunacağımız bu mekân bir zamanlar devletimizin var olup yok olması süreci ile ordularını hızlıca eğitim ile donatıp cephelere, serhadlara gönderildiği bir askerî kurumsal kışlamızdı. Sultan İkinci Mahmut Han bölümünü ziyaretimde alanın birazda sıkışık olarak ve çok ilgi ile ziyaretçilerle yoğun olarak görülmeye çalışıldığı esnada ziyaretçilerden bir tarih öğretmeni hanım kardeşimiz, beraber geldiği diğer branş öğretmeni arkadaşlarına Sultanımız İkinci Mahmut Han’ın, bu kışlanın kuruluşunda yaşayıp yaşatılmasında ne kadar fedakarlıklar yaptığını, iki yıl bu kışlada yaşadığını, tüm ordusu ve askeriyle ile aynı sıkıntıları paylaştığını, çoğu kez ailesi ve çocuklarının, hatta kızlarının da bu kışlada gelip babalarıyla kaldığını, babaları Trakya etrafına gidince, çocuklarının bu kışlada babalarını beklediğini, devleti ve ailesi için bu güzide kuruma İkinci Mahmut Han’ın verdiği ehemmiyeti anlatırken öğretmen hanımla bir kısa süreli sohbetim de oldu. Sohbetimizde Sultan İkinci Mahmut Han’ın albay rütbesi ile kurduğu yeni orduda, yeni askeriyle talim ve eğitimlere muhtemelen bu kışlada ve alanda katıldığını ve bu büyük fedakârlığının günümüze aktarılan modern ordumuzun kurulup kumsallaşmasındaki yerini anlatıp öğretmen hanım ve arkadaşlarıyla vedalaşıp o bölümden ayrıldım.
Henüz yeni açılmış, yeni hizmete girmiş olan bu çok değerli kültür mekânımız, kütüphanemiz çoğu bölümleri ile hazırlık aşamasında iken çalışanlarının ilgileri sunumları ve mekânı tam anlamıyla hizmete alalım gayretlerini adeta yüzlerinden ve sözlerinden, hitaplarından anladım. İnşallah gelecekte de bu güzelim mekândan istifade ederiz ve o iyi niyetli çalışan kardeşlerimizin ilgilerine ve aydınlatıcı bilgilerine mazhar oluruz.
Bu güzel düşünce ve dilekler ile tarihî mekândan ayrılıp eve geçip bir yazı yazmaya karar verdim. İnşallah bu yazdıklarımla kimseyi incitmeden tüm tarihî aidiyetimiz ve geleceğimiz çerçevesinde bu yukarıdaki değerlendirmeyi yapmışımdır. Bu sanat ve kültür abidesi mahiyetindeki tarih mekânından ortaya çıkarılan Rami, çok yönlü araştırma ve okuma kütüphanesinde emeği geçenlere, tüm tarihî şahsiyetlerimize şükranlarımı, takdirlerimi ve memnuniyetimi sunuyorum.
Avukat Erarslan Polat