KİTABIMDAN………
Mahallemizin güler yüzlü çok iyi tanıdığım ve sevdiğim Fatma teyzenin bahçesinde geçtim bugün. Çok sık geçmem oradan. İhtiyaçta duymam belki de, ihtiyaç duyduğumu saklarım kendimden. Aslından hiç kimsenin Fatma teyzenin yanından geçmesine gerek yoktur. En son evdir. Sizi oraya bir şeyler çeker. Günaydın, iyi akşamlar, selam dersininiz geçerken. O hep beline kadar olan bahçe duvarına dayanmış gözleri asla sizin gözlerinize çakışmaz, selamı alır mı almaz mı anlayamazsınız. Düşüncelerine sesli devem eder .sizin duymanız gereken yerden devem eder…..
Günaydın Fatma teyze
Fatma teyze:
----Çok çabaladım tabi. Okudum. Okuyabildiğim kadar. Çok kardeş olunca kıvrılıveriyorsun evin bi köşesine. Yer yok zaten iki odalı sobalı küçük evde. Sokaktan, okuldan geliyorsun işte ama gelmeni çok isteyen çaresiz bir anne; biraz önce senin gibi bir sürü çocuk eve gelmiş. Ayakkabıları, ayakları çamurlu çok üşümüş, aç, terli, sen onlardan birisi. Çalışan bir anne olmadığı için çok kolay çözümler uygulayamamış. Oracığa bir paspas alabilir mesela. Çamurlu ayaklar direk oraya basar içeri taşınmaz. O yorgun annede geceden sabunlu suyla halıları silmek zorunda kalmaz. Paspas parasını söylese ne olacak ki. Hiçbir zaman çalışmadığı için böyle bir parayı isteyemez. (istese de alacağı cevabı bildiği için artık bir şey istemez olmuş zaten). Yemek keza herkes yerken o yetecek mi, bir daha ne yapacak şimdi. Her günü aynı. Çok sevdiği evlatlarına sadece hizmet tarafına takılıp onlarla sevgi dolu zaman geçirmeler hep ertelenmiş. Gece öpmüş onları hep. Zaten nasıl yaşadığını bilmemiş hizmetçi mi, anne mi, eş mi. Tek lüksü komşularıyla görüşebilirse çay içmek….Okudum evet. Yazları çalışıp kendimize bot, kıyafet falan alırdık. İç güdüsel gibi bir şeydi yaptığımız. Rutin sabah kalk okula git eve gel yemek ye, uyu. Bir amaçsızlık var. Bir imkansızlık. Hep okuyun adam olun bizim gibi sürünmeyi n deniyor ama. Yatırım ilk çocuklara yapılıyor. Gerisine yetişmiyor zaten. Bir şey olamayacağını yüzlerindeki ifadeyi görüyorsun zaten. Aslında çok uğraştım. Sınavlara girdim. Yetmiş kişilik sınıflarda okuduk. Kazansan nasıl gideceksin derken o çok kızdığın annenin yaşamını tercih ediyorsun. Bir hiç olacağını bildiğin bir yaşama yelken açıyorsun. Başka bir iç güdüsel yaşama kendini mahkum etmiş, kendini tamamlayamamış, ne istediği sorulmamış birinin evine ,misafirliğinin hiç bitmeyeceğini bildiğin biriyle ,bir ömür sözü veriyorsun. Doğarsın, evlenirsin. ölürsün. Varoşlarda böyledir. O arlarda yersin içersin. İç güdüsel insan yaşamı varoşta kadın olmak. Çok yapabileceğini bildiğin halde iç güdüsel yaşamda hapis olmak.
Sustu artık içinden düşünmeye devam ettiği belliydi…
Belli ki o duvardan aşağı sarkan kadın aslında bundan daha fazlası olabileceğinin farkında. Mutsuzdu. Kocasına neden bu kadar ters davranıyor, komşularına neden bu kadar gizemli idi, bilinmez. Biliyor ki eşi de imkanı olsaydı daha fazlası olabilirdi. Üçüncü dünya şartlarından kurtulup, kendin olabileceğimiz şartlar istiyordu Fatma teyze.
………..