12.10.2025 00:05:00

MEHMET ATMACA VE GAZZE

MEHMET ATMACA VE GAZZE

MEHMET ATMACA VE GAZZE

Lafla peynir gemisi yürüseydi, ense yaparak Gazze sorunu çözülürdü.

Dünyanın gözünün içine baka baka Gazze de çoluk çocuk, hasta ve yaşlı demeden insanlar öldürüldü.

Müslümanlar katledildi, evlerinden yurtlarından kovuldu.

Biz ise zaman zaman buğulu camlar arkasından, zaman zaman da meydanlarda hamasi nutuklar attık.

Mütedeyyin seçmene hoş görünmek adına ah vah edip, birkaç cılız sözle katliamı protesto ederek vicdanları rahatlatmaya çalıştık.

Pergamber Efendimiz buyuruyor ki, “Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltiniz. Elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltiniz. Dilinizle düzeltemezseniz kalbinizle buğz edin.”

Soruyorum bir Müslüman olarak biz gerçekten elimizden geleni yaptık mı?

Peygamber Efendimizin bu güzel buyruğundan hangi birini yerine getirdik veya getirmeye çalıştık? 

Her gün yüzlerce insan katledilirken, hastaneler bombalanırken, kanayan yaraya merhem olabildik mi, etkili ve yetkili kişiler üstüne düşen görevleri yerine getirdi mi?

Kimi zaman gerçekleri araştırmadan ve bilmeden bahaneler uydurduk. “Vatan topraklarını satmasalardı” gibi sözler söyleyerek Gazze de ki barbarlığa sırtımızı döndük. 

Kimi zaman da Müslüman olduklarına bakmadan, “onlar Arap bize ne,” gibi sözlerle vicdanlarımızı kararttık. Onların da insan olduklarını unuttuk. 

Oysa bazı durumlar vardır ki eylem gerektirir.

Gazze konusunda çoktan bıçak kemiğe dayanmıştı. 70.000 insan katledilmişti. Maalesef birçoğumuz sadece sözle, bazen de susarak geçiştirdik bu acı tabloyu umursamazca.

Müslümanlar Gazze konusunda sınıfta kalmıştı. Filistin halkı kaderleri ile baş başa bırakılmıştı.

Dünyadaki duyarlı insanlar dil, din, ırk ve renk ayırımı yapmaksızın soykırıma karşı bayrak açtı, vicdanlar harekete geçti.

Dünya ayağa kalktı. Türkiye den de birileri bu olaylara kayıtsız kalmadı, kalamazdı da.

Dünyanın dört bir köşesinden aktivistler Gazze’ye doğru yol almaya başladı.

Bu yolculukta “Yeter ocaklara dikilen incir, her nereye baksam yüreğim sancır” diye haykıran, mesuliyet duygusunu iliklerine kadar hisseden Bursa milletvekili Mehmet Atmaca da vardı. 

Sıcak koltukların esiri olmadı. Makam ve mevkisini umursamadı. 

Yunus gibi “bana seni gerek seni” dedi.

Tek gayesi vardı. Allah’ın rızasını kazanmak.

Gazze de ki mazlumların yanlarında yer almak, onlara yardım elini uzatmak, sahipsiz değilsiniz demek için Gazze ye hareket etti.

O, bir insanın elinden gelebilecek en son görevi yapıyordu.

Gitmek vardı ama dönmek Allah’a kalmıştı.

Ya nasip dedi, arkasına bakmadan yola koyuldu.

Sıkıntılı bir yolculuk oldu. Teknelerine el konuldu, Telefonları suya atıldı, çeşitli hakaretlere, psikolojik baskılara maruz kaldılar, mücadeleden yılmadılar.

Karşılarında alçak bir insan kasabı yaratık vardı.

Buna rağmen Gazze yolundaydılar.

Hiç kimse yapılan bu ateşkesi kendine mal etmeye kalkmasın. 

Bu barışın baş mimarı botlarla, teknelerle Gazze sınırlarını zorlayan Mehmet Atmaca gibi dünyanın dört bir tarafından akıbeti belli olmayan yolculuğa çıkan aktivistlerdir.

Cihadınız makbul, gazanız mübarek olsun.

Yüce Mevla’m emeğinizi zayi etmesin inşallah.

Hoş geldin kıymetli dost. Hoş geldin Mehmet Atmaca.