MUSTAFA BOZBEY’E AÇIK MEKTUP
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e açık mektubumdur.
Yaklaşık 50 yıllık bir gazeteci ve Türk siyasetinin 50 yılını çok iyi bilen biri olarak size bu açık mektubu yazıyorum.
Önce şunu hatırlatayım, 60 yaşını geçmiş ve de seçimle iş başına gelmiş insanlar için zaman su gibi akıp gider, günlerin, ayların ve yılların nasıl geçtiğinin farkına varamazsınız.
Bu nedenle de sonradan pişman olmamanız için size tavsiyem, zamanın kıymetini bilin ve işinize odaklanın.
Algı ile çalgı ile bir yerlere varamazsınız, varsanız da kısa süreliğine olur ve kendinizi aldatmış olursunuz.
Öncelikle karar vermelisiniz, niyetiniz nedir, halka hizmeti ibadet kabul edip insanlara dokunacak işler yapmak mı, yoksa yeni NİLVAK lar kurdurarak şaibeli biri kişi olarak anılmak mı?
Niyet okuma gibi bir meziyetim olmadığından bunu ancak zaman içerisinde görüp, yaşayacağız.
Mustafa Bozbey,
31 Mart yerel seçimlerini kazandığınız gece sosyal medyada, talihsiz ve gereksiz, hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan yapmış olduğunuz paylaşımla, büyükşehir belediyesinden tırlar la evrak kaçırıldığı iddiasıyla Bursa valisini göreve davet etmeniz,
Kafalarda soru işareti bıraktıktan, ortalığı velveleye verdikten sonra da bu paylaşımı kaldırmanız,
Mazbatanın bir gün gecikmesinden dolayı Bursa’nın uğradığı tahribattan dem vurmanız, kamuoyunda hiç gereksiz yerde bir algı oluşturmaya çalışmanız,
Her yönetici elbette kendine yakın ehliyet ve liyakat sahibi insanlarla çalışmak ister. Bu gayet doğaldır ama yakın çevreden, yani akrabadan, baldızdan, yeğenden birileri olmamalı. Daha işin başında iken yakınlarınıza makam ve mevki ikram ederek gündeme gelmeniz,
Size çevrilen eleştiri oklarını, yazılan çizilenleri, unutturmak ve dikkatleri başka tarafa yönlendirerek, adeta cambaza bakın dercesine, selefiniz Alinur Aktaş’ı hedef tahtasına koyarak basın toplantısı yapmanız,
Teslim aldığınız belediyenin bilançosunun, aktif tarafını görmezden gelip sadece pasif tarafını dikkate alarak açıklama yapmanız,
büyük bir ustalıkla kafalarda soru işareti bırakma çabanız,
Beş yıl önce devrettiğiniz ve bugün çalışanlarının dahi maaşlarını ödemekte güçlük çektiği CHP li Nilüfer ve Mudanya belediyelerinin düşmüş olduğu bataklığı görmemeniz,
Personel maaşlarının tıkır tıkır ödendiği bir büyükşehir belediyesi devraldığınızı unutup, devri sabık yaratma gayretiniz,
Alinur Aktaş’ı haksız itham ve dedikodularla küçük düşürme çabalarınız, yanlış algılara sebebiyet verecek açıklamalarınız,
50 güne yaklaşan iktidarınız döneminde kamuoyuna şirin gözükme çabanızdan başka elle tutulur, gözle görülür hiçbir icraatınızın olmaması, bende şu kanaati oluşturmuştur.
Bir kişinin yeni başladığı işte ilerleyip ilerleyemeyeceği daha ilk davranıştan anlaşılır.
Böyle bir durum karşısında Anadolu da söylenen çok güzel bir söz vardır.
Adam olacak çocuk bokundan belli olur.
Enkaz edebiyatıyla işe başlayan hiçbir yönetici başarılı olamamıştır.
Bahanesi hazır,” ben biliyordum ama bu kadar batık olduğunu da bilmiyorum” der geçer.
Cemaziyülevvelinizi bilen biri olarak, Nilüfer belediye başkanlığı yaptığınız dönemler, sanırım inşaat mühendisi olmanız hasebiyle, inşaat sektörü ile yakın ilişki içerisinde olduğunuzu ve gelen bir çok isteği bir şekilde geri çevirmediğinizi bilen biri olarak, Bursa adına umutlu olmadığımı ifade etmek isterim.
Sanırım bu gidişle Bursa beş yılını kaybedecek.
Üzgünüm bir umut ışığı göremiyorum.
Gelin seçmene selam vermeyi bırakın, Bursa halkının ihtiyaçlarına cevap verin.,
Ve gelin laf değil iş üretin iş.
Unutmayın İnsan ölür eseri kalır, eşeğin de semeri.