25.04.2011 18:27:31

Önemli Olan Yusuf Olmak!?...

Önemli Olan Yusuf Olmak!?...

Geçmişten günümüze, gerek seçim dönemlerinde, gerek çoğu sohbetlerde siyasetin hep çirkin tarafları örnek gösterilir.

 

Geçmişten günümüze, gerek seçim dönemlerinde, gerek çoğu sohbetlerde siyasetin hep çirkin tarafları örnek gösterilir.

“Politika dürüst insanların işi değil” derler ve eklerler;

“Çok şükür siyasetle ilgim yok”

“Bana ne, kim ne yaparsa yapsın”

“Politika ve siyaset mi?  Aman aman… Görmüyor musun, daha dün başını sokacak yeri yokken, bugün nelerin sahibi”

“Eeee, Bal tutan mutlaka parmak yalar”

“Adam politika sayesinde köşeyi döndü”

“Politikacı mı, haydi ordan, bir kaç istisnanın dışında hepsi çıkarcı, hepsi cep doldurma peşinde”

Evet, çoğunuz bu tür sohbetleri, bu tür sözleri duymuşsunuzdur. Ve yıllar yılı da böyle görüldüğünden dolayı Türkiye’miz de siyaset yapanlar, bir fasit daire içerisinde hemen hemen  aynı kişilerle dönüp durmuşlar.

Son yıllarda siyasetçilerde bir kısım değişim ve gelişim gözlense de, kafalarda oluşan “Adaaam sende, siyasetçi değil mi, o da yakında köşeyi döner” mantığı henüz silinmiş değil.

Oysa hiç kimse, ünlü Şair ve Yazar merhum Necip Fazıl Kısakürek’in “Yusuf, baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar” şu çok anlamlı sözünden hareket ederek, siyasetçiye farklı bir pencereden bakmak istemiyor.

Tarihe mal olmuş ünlü “Yusuf İle Züleyha” hikayesini bilenler, bu sözün ne kadar derin bir anlam taşıdığını hemen anlamıştır…

Evet, önemli olan Yusuf olmak veya Yusuf gibi olabilmek..

Yani baştan aşağı “iffet” sahibi olabilmek…

Eğer “İffet” sahibi olursan, menfaat rüzgârları hangi yönden eserse essin, ‘yel kayadan ne koparır’ misali senden hiçbir şey koparamaz…

Bırakın adam yerine koymayı, bırakın konuşmayı, suratına tükürülecek insanlara itibar ve iltifat gösterildiği sürece Züleyhaların işi kolaylaşır…

Bizim işimiz, iffet sahibi Yusufları arayıp bulmak, onları siyasete zorlamak.

Eğer bulmaya gayret göstermezsek, Yusuflar geri planda kalır, yok olur giderler…

Bu düzen de ‘Böyle Gelmiş Böyle Gider’…