İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, geçtiğimiz gün bir radyo programının konuğu idi.
Önce kendisini tanıttı, sonra şu müthiş cümleyi kullandı. “herkes kendi hizmet alanı içerisinde hizmet ettiği kitleyi en iyi anladığında onlara en iyi hizmeti sunacaktır”.
Bu cümleden yola çıkacak olursak Hizmet ettiği kitleyi çok iyi tanımadığından olsa gerek ki, bu güne kadar elle tutulur, gözle görülür bir hizmetini göremedik.
Program yapımcısı, yapmış olduğunuz çalışmalara hizmetlere dönecek olursak “yeni nesil belediyecilikten bahsediyorsunuz, nedir bu yeni nesil belediyecilik sorusunu yöneltti.
Yaptığı açıklamayı aynen aktarıyorum lütfen biraz sabır.
Sazı eline alan Taban, “şimdi tabi çok eski bir belediyeci değiliz. Siyasetle birlikte belediyeciliği öğreniyoruz. Uygulama ve icra noktasında görev aldıktan sonra konuyu daha iyi özümsüyoruz.
Allah'a hamdolsun ülkemiz belediyecilik döneminde çok güzel işler gerçekleştirdi. Özellikle AK Parti belediyeciliği ile birlikte 2004'den bu yana yerel yönetimlerde görev aldık. Bu süreçle beraber çok güzel çok iddialı işler yaptığımızı söyleyebilirim.
Bugünün belediyeciliğine döndüğümüzde yeni nesil kavramını kullanmamızdaki gerekçe şu. Herşey dönüşüyor, bugün artık milenyum diye adlandırdığımız bir dönem, dijitalin baş döndürdüğü bir dönemdeyiz.
Bir yanda avantajları ve diğer yanda da dezavantajları var. Buna ayak uydurmak mümkün değil ifade edeyim.
Bakın akıllı şehirleri konuşuyoruz. Akıllı evler diyoruz, işte akıllı asistanlar diyoruz, yani pek çok şey yapay zekanın işin içine girdiği big data dediğimiz büyük veri kavramlarının konuşulduğu, yine veri madenciliğinin bir meslek ve ötesine geçtiği hatta ve hatta artık verinin petrol değerinin üzerinde bir varlık olduğu ifade ediliyor.
Yani buradan hareketle bunun bütünlüğünü yakalamak ve kendimiz adına, şehrimiz adına, kurumumuz adına, insan kaynağı adına pozisyon alabilmek adına buralarda yeni nesil kavramının oluşmasına karar vermiştik.
Yani, yeni nesilden kasıt altını da şöyle doldurmuştuk, mesela kurumsallaşma sürecini tamamlamak istediğimizi söyledik.
Bu kavram içinde burada bürokrasiyi üretmek falan değil, yani kurumsallaşmaktan kastım, yani kurumlaşan işletmeler, kurumlar, yapılar, standart hizmet üreten kurumlardır. Standartlaşan, metodolojisini yöntemini belirleyen kurumlardır. İnsan kaynağını yetiştiren kurumlardır ve her eksiğini sürekli gelişimiyle kapatmaya iyileştirmeye adayan kurumlardır. Ve her zaman bu kurumlar yenilikçi bir bakış açısına sahiptir. Öğrenmeye her zaman açıktırlar. Biz de birincil olarak bu ifadeyi kullanmıştık. Tabi bunun yanı sıra gelişimin merkezine bir de teknolojik değişim ve dönüşümü yerleştirmiştik. Yani burada da gerek kurumumuzdan başlayan sonrasında şehrimize tahvil edebileceğimiz bir sürece taşımak istediğimizi ifade ettik.
Bunlar ne idi kurumda örneğin tüm elektronik bölge yönetimini elektronik ortama taşımak istemiştik. Niçin, yazılı evrakın dolaştığı süreçte zamandan tasarruf, yazılı basılı evraktan tasarruf eden, işin nerede, nasıl, kimde hangi süreçte olduğunu otomasyonda görebildiğini, bir gecikme veya sapma varsa bunun neden kaynaklandığını görebilen bir yapıya taşımak istedik. Bunu başardık hamdolsun kısa bir süre içerisinde.
Sonrasında da yine mobilite kazandırmaya çalıştık. Elektronik imzaları mobil imza pozisyonuna geçirerek Türkiye de şu anda beş yüz bin mobil imza kullanıcısı var, bunlardan bir tanesiyiz”.
Sabrınızı daha fazla zorlamamak için söyleşiyi burada kesiyorum. Arzu eden bu söyleşiyi belediyenin çeşitli kaynaklarından edinebilir.
Size soruyorum, bu konuşmadan ne anladınız?
Birçok yerleşim yerinde vatandaş hala fosseptik çukurları açıyor.
Trafik sorununu had safhada, hava kirliliğine çare aramıyoruz, çöpler doğru dürüst toplanmıyor, mahalle ve sokak aralarındaki yollar bozuk, oto park sorunu çözülmüş değil, adam gibi bir imar uygulaması yok. Daha bir çok sorun varken Alper Taban nelerle oyalanıyor ve ne anlatıyor?
Ayranım yok içmeye tahterevalli ile giderim s……
Adam kendini aşmış, kabuğunu kırmış, baksanıza nelerden bahsediyor. Türkiye de beş yüz bin elektronik imza kullanan varmış da bir tanesi de kendisi imiş.
Sanki çok lazımdı, ne hizmetler yapmışta biz görmüyormuşuz.
Vah benim İnegölüm vah.
Fıkra anlatmaya gerek var mı, Alper Taban ın yukarıda söylediklerini okuyun gülün, buyurun size Pazar fıkrası.
Hayırlı pazarlar efendim.