21.02.2021 20:42:00

PAZAR GECESİ KISSASI

PAZAR GECESİ KISSASI

PAZAR GECESİ KISSASI

 

Sıkıntılarınıza ben çare olacağım, dertlerinize ben derman olacağım, sizlere nurlu ufuklar, müreffeh bir ülke vadediyorum diyerek iktidara gelenler bir zaman sonra “seni sevmeyen ölsün noktasından başka noktalara” nasıl da kayıverirler, hiç düşündünüz mü?

Çok iyi idiler de, sonradan mı bozuluyorlar.

Yoksa biz dibini koklamadan, söylemlerine kandığımız için mi?

Bir umutla sarılıyoruz, zaman geçtikçe de nur yüzlerini görüyor,

maskeler düşüyor, umutlarımızı kaybediyor, kabahati ellerimiz de buluyor “vay elim kırılaydı” diye söyleniyoruz.

Pazar gecesi ne bu arkadaş, niye uykumuzu kaçırıyorsun, bu vakitte de siyaset mi olur diyorsunuz değil mi?

Vazgeçtim yazmıyorum.

En iyisi Bektaşi den bir kıssa anlatayım.

Bektaşi nin önüne iki şarap fıçısı koymuşlar.

Baba erenler, sen bilirsin. Bu iki şarabın hangisi iyi, hangisi kötü?

Bektaşi şarap fıçısının birinin başına dikilir, musluğunu açar, bardağını doldurur, birkaç yudum içtikten sonra, çekip gider.

Arkasından bağırmışlar nereye gidiyorsun, ötekinin tadına bakmadın ki?

Bektaşi, bundan daha kötüsü olmaz der ve yoluna devam eder.