PAZAR KISSASI
Adam kapalı kapılar ardında her halt karıştırır da, ortalığa çıkınca sanki evliyadır, kendini öyle tanıtır ve de yutturur.
Böylelerini görünce akılımıza paşa hazretlerinin yaptığı gelmez mi?
Paşanın konağına o gün iki misafir gelmiş, biri softa biri de Bektaşi.
Her ikisi de yemişler içmişler, ağırlanmışlar, yatmışlar, sabah kahvelerini içtikten sonra paşanın huzuruna kabul edilmişler.
Paşa her ikisini de çok iyi tanımaktadır.
Önce softa 'ya sorar;
“Sigara içer misiniz?”
“Estağfurullah mekruhtur.”
İçki?
“Aman paşa hazretleri haramdır.”
Çalgı, eğlence, kadın?
“Neuzubillah, bunların lafinı ağzımıza bile almayız.”
Paşa. Bektaşi’ye dönmüş; aynı soruları ona sormuş, hepsine de evelallah cevabını almış.
Paşa yanındakine dönerek;
“Hoca efendiye bir mecidiye, baba erenlere e 10 altın verin.”
Softanın buna canı sıkılmış, itiraz etmiş.
“Paşa hazretleri böyle bir zındığa 10 altın, benim gibi birine bir mecidiye veriyorsunuz.
Buna vicdanınız nasıl razı oluyor?”
Paşa gülmüş.
“Aman hoca efendi, baksanıza sizin hiç masrafınız yok, parayı ne yapacaksınız?
Oysa bu zatın o kadar masrafı var ki…
Hayırlı pazarlar.