14.03.2021 11:29:00

3068

PSİKOLOJİK ŞİDDET

PSİKOLOJİK ŞİDDET

PSİKOLOJİK ŞİDDET

 

         “Gözündeki morluktan değil gülmeyen yüzünden  anladım...Hayata karşı kaybolmuş umutlarından çökkün omuzlarından anladım...Uyanmak istemediğin derin uykularından artık ondan söz ederken sevgiyle bakmayışından anladım... Seni dövdü mü diye hiç sormadım,her cümlenin sonunda ki uzun boşluklarından anladım..Elleriyle değil dilleriyle döver ya bazı insanlar...Yüzünde ki buruk gülüşünden anladım...  Sevgi yaralamaz desem de  şiddeti sevgi sanmandan anladım... Erkek dediğin çabuk sinirlenir,siniri geçsin diye sustuğun gecelerinden anladım... Yüksek  sesle konuşan birini gördüğünde ürkerek geri çekildiğinde  anladım... Artık sormayışından merak etmeyişinden anladım... Kendine dair beklentilerinin yokluğundan, vazgeçmişliğinden anladım... Seni her gün aşağılarken,hakaret ederken “zavallısın sen”derken, koltukta boylu boyunca uzanmış halinle, tavana baktığında anladım... Kendi kendine ben bu kadar değersiz değilim diye fısıldayıp için için ağladığında anladım... Her olayın tek sorumlusu tek suçlusu sensin derken artık buna, sen de  inandığında  anladım.. Gittiğin her yeri, konuştuğun her insanı  tek tek sorup kendini güvenilmez biri gibi hissettirdiğinde anladım. 

Şaka olsun diye “salak salak” demediğini ,ancak çocuklarının yanında da seni aşağılayıp zekanla dalga geçtiğinde anladım..Ne yaparsan yap asla güzel olmadığını hep eksik yaptığını sana hissettirdiğinde anladım.”Çemberin dışına çıktığında, yaşadığın şeyin psikolojik şiddet olduğunu şimdi sen de anladın...

         Hemen her gün her insanın  günlük yaşamı içinde olur böyle şeyler deyip görmezden geldiği,morluğu şişliği olmayan ama ruhu derinden yaralayan bir şiddet türüdür psikolojik şiddet. Güç ve baskı uygulayarak bedensel veya ruhsal açıdan canlıların zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu davranışların tümünü şiddet olarak tanımlarız. Psikolojik şiddeti  her türlü baskı,aşağılama,utandırma,kendi çıkarlarına göre olayları çarpıtma,yok sayma, ihmal ve istismar etme davranışlarıyla tanırız. Psikolojik şiddete uğrayanların çoğunluğu ne yazık ki kadınlar ve çocuklar...

         Sürekli bir şekilde psikolojik şiddete maruz kalan bireylerin özgüvenlerinin  düştüğü,yaşama sevinçlerinin yok olduğu, sosyal ilişkilerinin bozulduğu, depresyon ve kaygı bozuklukları yaşadığı travma sonrası stres bozukluğu ve ağır psikyatrik sorunlar yaşadıkları tespit edilmiştir.

         Psikolojik şiddetin izlerini ağlamaya meyilli ,sessiz çekingen ve sürekli suçluluk duygusu içinde hata yapmaktan korkan yapılarından sık sık özür dilemelerinden,  tüm hataları kendilerinde görmeye alışmış hallerinden anlarız.

         En yakınlarımız tarafından adının sevgi olduğunu sandığımız ilişkiler içinde sayısız insan psikolojik şiddete uğruyor. Okulda öğretmeninden ev de anne ve babasından oğlundan kocasından işvereninden,amirinden pek çok insan psikolojik şiddete uğrarken bunun bir şiddet olduğunu dahi bilmiyor.

         Şiddet uygulayan bireylerin sanıldığının aksine güçlü kişilik özelliklerinin olmadığı çocukluk yıllarında şiddete maruz kaldıkları bu davranışlarını da öğrenilmiş normal bir tutum olarak değerlendirdiklerini biliyoruz. Şiddet uygulayan kişilerin narsistik kişilik özelliklerinin yanı sıra anti sosyal kişilik özellikleri  gösterdiğini görüyoruz. Yaptıklarının sorun çözmek için olağan bir yöntem olduğunu,kendi çocuklukları boyunca gördükleri olağan bir davranış olduğunu savunur ve davranışlarını   yadırgamazlar. Yani kuşaktan kuşağa öğrenme, yoluyla normal davranış olarak kabul görerek gelmiş bir davranışın, şiddet olduğunu ne yazık ki şiddet mağdurları bile anlamayabiliyor.

         Psikolojik şiddete uğrayan kişiler zamanla gerçekten hatalı olduklarını,beceriksiz olduklarını yeterince zeki olmadıklarını düşünmeye başlarlar. Şiddete uğrayan bireylerin geçmişinde de yine şiddet uygulayan bir ebeveyn olabiliyor. Başkalarından onay ve kabul görme ihtiyaçları yüksek olan bu bireylerin vicdani değerlerinin yüksek oluşu, naif bir yapıda olmaları bağımlı kişilik özellikleri gösteriyor olmaları şiddet uygulayan kişilerin çekim alanına girmelerine  neden oluyor.                                                                                                                                                                          Bir insan, sürekli olarak başkalarının yanında aşağılanıyor,küçük düşürülüyorsa,sürekli eleştiriliyorsa,şaka adı altında küçük düşürücü sözlere maruz kalıyorsa...                            Yok sayılıyorsa...Sürekli olarak hataları hatırlatılıyorsa... Duyguları önemsenmiyorsa... İlgisizliğe ve sevgisizliğe maruz bırakılıyorsa...Hayalleri küçümseniyor ve umutları kırılıyorsa...Sırları başkalarıyla paylaşılıyorsa...Karşı tarafın  problemleri ve mutsuzluğu için suçlanıyorsa...Sürekli hataları konuşuluyor ve sürekli eleştiriliyorsa... Yaptığı her davranış sorgulanıyor ve öfke dolu sözlere maruz kalıyorsa psikolojik şiddete uğruyor demektir.

        Normal bir ilişki dili haline gelmiş psikolojik şiddetin etkileri de fiziksel şiddet kadar yıkıcıdır. Yukarıda saydığım davranış biçimlerini hemen herkes yakın ilişkide olduğu kişilere gösterebiliyor ve bunun şiddet olduğunu düşünmüyor ne yazık ki..Hele de çocuklar, anne ve babaları tarafından disiplin yöntemi olarak algılanan bu tavırlara sürekli maruz kalabiliyorlar...

         Öfkemizi yönetmeyi öğrenmek,sevdiklerimize değerli olduklarını ve onları sevdiğimizi hissettirmenin önemini kavramak, iletişim dilimizi gözlemleyip değiştirmek doğru cümlelerle kendimizi ifade etmek, karşılıklı sağlıklı ilişki için gereklidir...Bir şekilde geçmiş deneyimlerimiz içinde aldığımız yaralarla savunucu ve saldırgan bir dil geliştirmiş olabiliriz,eşimize çocuğumuza sevdiklerimize kendimize zarar verdiğimizin farkında vardıysak değişimi başlatmak için de ilk adımı atmışız demektir. İçimizdeki  yaralı çocuğun anlaşılmaya ihtiyacı olabilir,içimizi anlayıp geçmişin ezberinden kurtulmak  için psikolojik destek almak dönüşümümüzü hızlandıracaktır. .Eğer psikolojik şiddete maruz kalan biriysek, yine aynı şekilde şiddeti normal kabul eden şiddeti ilgi sayan yaralı bir çocuğumuz var demektir... Yetişkinlerin içlerinde ki çocuk iyileştiğinde kendi çocukları da iyileşir...

 

Doroty Nolte tarafından kaleme alınan ve Doğan Cüceloğlu tarafından çevirilen şiir psikolojik şiddetin ve sevginin izlerini ne de güzel anlatıyor...


Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
Kınama ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
Kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
Sıkılıp utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse,
Kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse,
Sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse,
Kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse,
Takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse,
Adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse,
İnançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse,
Kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,
Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

                                                                     
Sevgiyle kalın, kendinize yol alın...

                                                               Uzm.Psikolojik Danışman

                                                                     Müjgan SONUÇ

 

                                                              @mujgansonucpsk/facebook  

                                                                                  @mujgansonuc/Instagram

                                                              mujgan.sonuc.psk@gmail.com

Çocuk Ne Yaşıyorsa
Çu Öğrenir

 


Esra Evren
14.03.2021 12:59:50
Muhteşem Bu siiri cok severim Velilerimle mutlaka paylasacagim

aylin p.
14.03.2021 18:37:59
Sessiz kalmayın. Ses verin, ses olun!

aylin pedal
14.03.2021 18:39:26
Sessiz kalmayın! Ses verin, ses olun.