Aybüke Dila YÜCE - Sosyoloji Öğrencisi

Tarih: 08.02.2021 20:53

RİSK TOPLUMU ÇERÇEVESİNDE ‘’COVİD-19’’ İNCELEMESİ

Facebook Twitter Linked-in

Bu yazıda, öncelikle risk kavramını üzerinde durulup ardından, Ulrick Beck’in risk toplumu kavramı ve düşünümsel modernleşme hakkında tartışma yürütülecektir. Ardından bu kavramlar çerçevesinde, günümüzde var olan Covid-19 virüsü değerlendirilecektir. Beck, risk toplumu kuramını inşa ederken öncelikle kuramın temelini oluşturan risk kavramını ele almıştır. Çünkü ona göre; risk ve modernleşme kavramları birbiri ile bağlantılıdır. 


Risk kavramı küreselleşme ile birlikte gelmiştir. Dışsal ve imal edilmiş olarak iki tür risk ayrımı yapılmaktadır.

Dışsal risk, bireyleri beklenmedik bir anda dışarıdan gelen olaylarla yaratılan risktir. Bu risk çeşidi genellikle hesaplanabilir olmaktadır. Bu sebeple insanların sigortalanabileceği şekilde gelişmektedir. Sanayi toplumlarının ilk iki yüz yılı bu risk altında var olmaktaydılar.

İmal edilmiş risk, insanlığın gelişim sürecindeki, bilim ve teknolojik gelişmeler tarafından yaratılmaktadır. Bu riskleri hesaplamak, gerçekleştikten sonra ne gibi tehlikelerle karılaşacağını bulabilmek neredeyse imkansızdır. Kişisel ve toplumsal hayata doğrudan girmektedir. 


Üretim teknolojisinin gelişimi ile birlikte riskler oldukça artmış ve bunlardan en çok etkilenen ve dikkat etmesi gereken Batılı toplumlar olmuştur. Risk, modernizasyonla birlikte bu sürecin yol açtığı tehditlerle sürekli karşı kaşıya kalmaktır. Sanayileşme ve sınai üretimle birlikte çevreye yayılan radyoaktif sızıntılar ve toksinler günümüzün iki önemli risk kaynağıdır. Artık risk kıtlıktan değildir, aşırı üretimin ve aşırı tüketimin bize getirilerinden kaynaklanmaktadır. (Risk Society,55’den aktaran; Çuhacı;2007)


Beck’e göre çevresel herkesi etkisi altına alan kazalar toplumda var olan eşitsizlikleri kırmaktadır. Var olan nükleer ve kimyasal kirlenmeye karşı dünyadaki herkes eşit derecede tehlike altındadır. Bu risk ve zarardan etkilenenler yeni eşitsizliklerin oluştuğu toplumsal sınıflandırmalardan oluşmaktadır. Küresel çapta olan bu risklerden dolayı riskin kendisi de küreselleşmektedir çünkü risk herkes için eşittir. Bu riskleri önleyebilmenin tek yolu ulusal üstü yaptırım gücü olan bir örgüt oluşturmaktır. Ne asit yağmurları ne de gıdalardaki risk edici faktörler ülke sınırı tanımdan herkese zarar vermektedir. ‘’Risk iklimi’’ gün geçtikçe herkesi kapsamaktadır. Örneğin günümüzde var olan Covid-19 salgını birey, kıta, gelir düzeyi fark etmeksizin herkesi risk altına almaktadır. Beck’in ‘’Dünya Risk Toplumu’’ olarak adlandırdığı çerçevede Covid-19 virüsü sigorta edilemez risklerin önemli bir örneğidir. 


Güvensizlik veya tehdit yalnızca risk toplumuna özgü değildir. Bütün toplum ve dönemlerde karşılaşılabilecek bir durumdur. Risk toplumlarında tehditler yalnızca birkaç yerin denetim altına alınmasıyla son bulabilecek tehditler değildir. Bunun en iyi örneği pandemi sürecinde, sağlam firmaların, okulların, bazı ulaşım araçlarının kapatılmasının virüsü önlemediği gerçeğidir. Risk toplumlarında görülen bir diğer önemli özellik ise devletlerin artık iyi bir şey sağlamaya çalışmalarından daha çok kötüyü engellemeye çalışmaları göze çarpmaktadır. 


Kimin risk taşıdığını bilmemek bireyler üzerinde önemli psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Pandemi sürecinde bunu gözlemlemek oldukça kolay olmuştur. Bireyler kimin hasta, kimin sağlıklı olduğunu bilmedikleri için sürekli bir tedirginlik içinde yaşıyor ve birçok insan kendisine hastalık bulaşacağını düşünerek panik atak, anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklara karşı karşıya gelmektedir. Bu süreçte Beck’in de ifade ettiği gibi kendi özel yaşantısını yücelten bireylerin dışarıyla bağlantı kurmakta zorlandığını ve git gide içe kapanarak dışarıdaki tehlike olduğu duygusu ile yaşadığını gözlemleyebilmekteyiz. Ayrıca bireyler, kendilerinin bir şeyi olmadığı kanaatine inanmak için sürekli doktor kontrollerinden geçmektedirler.  


Risk toplumu kavramını toparladıktan sonra, Ulrick Beck’in bize kazandırdığı bu kavram çerçevesinde Covid-19 sürecini inceleme altına aldığımızda, Beck’in ortaya attığı küresel riskin bu süreçte ne kadar belirgin olduğunu gözlemleyebilmekteyiz. Sınıf farkı gözetmeksizin herkesi etkisi altına almış bulunan bu pandemi süreci tıpkı Beck’in anlatımları ile birebirdir. Bireylerin bu durumda tehdidi kavrama ve korunma konusunda yaşadıkları sıkıntılar onun anlatımındaki sosyo-psikolojik sıkıntılar ile benzer ilerlemektedir.

Bireyler, çeşitli panik atak krizleri, kendilerini çevreden soyutlama gibi durumlar altında kalmaktadır. Dediği gibi bireyler tedbirlerin geçersiz ve işlevsiz kaldığı bir durum ile burun buruna yaşamaktadır. Tüm bu yaşananlar doğa kaynaklı dışsal risklerden çok insan kaynaklı olan üretilmiş risklerdir. Ne kadar, birçok ülkede bu tehdide karşı tedbirler sıkı tutulmaya çalışırsa çalışınsın, bu Beck’in de dediği gibi küresel bir risktir ve ne olursa oldun dünyanın her yerinde bugünde gözlemlediğimiz gibi var olacaktır. Bütün bir yazı boyunca anlattığım gibi, risk toplumunda karşılaşılan risklerin küresel çapta var olması, doğa, insan gibi etki ettiği unsurların çeşitliliği, plansız ve denetimsizlik sonucunda ortaya çıkması, halkta neden olduğu panik, korku ve endişeler, olayların sınıf fark etmiyor oluşu tıpkı şu anki pandemi sürecinde yaşananların aynısıdır.

Bu sebeple Beck’in ortaya koyduğu risk toplumu kavramı ve bunun içekleri günümüzü anlamak için çok önemlidir. 


Kaynakça:
Çuhacı, Aysu (2007). ‘’Ulrich Beck’in Risk Toplumu Kuramı’’. Sosyoloji Dergisi 14 (3): 130-157
Aydoğlu, İsmail (2020). Ulrich Beck’in Risk Toplumu ve Korona Virüsü. https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2020/03/24/ulrich-beckin-risk-toplumu-ve-korona-virusu/ (9 Nisan 2020)
Kırmızı, Meriç (2020). Dünya Risk Toplumu Üzerinden Pandemi. https://www.birgun.net/haber/ dunya-risk-toplumu-uzerinden-pandemi294843 (9 Nisan 2020)


AYBÜKE DİLA YÜCE
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —