4.07.2013 08:55:43

Şeytanları Üstümüze Güldürmemeliyiz?

Şeytanları Üstümüze Güldürmemeliyiz?

Bir süredir dikkatlice izliyorum. Tarafları etkilememek, oy verecekleri yönlendirmemek için seçim süresince “Bir şey yazmayacağım” dedim ve inatla da yazmadım.

Makam hırsı, kariyer merakı insanları ne hale getiriyor, ibretle izledik.

Çok samimi görünen insanların, bir koltuk uğruna birbirlerine nasıl sırt çevirdiklerine üzülerek şahit olduk.

Niyetler Hakk’a ve halka hizmet değilse, söylemler-de samimiyetsizlik varsa, nefis insanı ezip geçer…

Bu tür insanların konuşmalarında her ne kadar Hak ve Halk sıkça da geçse, bunlar şahsi bir amaç ve bir he-def için söyleniyorsa beyhudedir.                

Geçtiğimiz 4-5 ay içerisinde Ticaret ve Sanayi Odası seçim sürecini hep birlikte izledik.

Kimi zaman sanayiciye, tüccara yakışmayan üslupta söylemler oldu. Kimi zaman da, her zaman ki gibi milletin menfaatini değil de, kendi çıkarlarını ön planda tutan  veya kendi görüşlerine yakın olan insanları abartılı bir şekilde destekleyenlerin, ortalığı kızıştırmaya çalıştıklarını gördük…

Gazete sayfalarında sokak dedikodularına yer veril-di. “O, öyle dedi, bu böyle dedi...”

Birileri göklere çıkarılırken, diğerleri yerildi…

Maksat hep aynı; durumdan pay çıkarmak, çıkar sağlamak ve nemalanmak…

Önce şunu söylemek isterim ki;

Ticaret  ve Sanayi Odası seçimi ile ilgilenen herkes şunu çok iyi biliyordu; Kenan Kender, Metin Anıl’la birlikte hareket ediyor. Kender’in maksadı, bulunduğu makamı korumak ve yeniden İTSO Meclis Başkanı olmak. Açık konuşmak gerekiyorsa tahminler böyle idi.

 Ancak gerek Metin Anıl’ın, gerek Kenan Kender’in kafalarında ne vardı, onu kendileri  ve kader birliği yaptığı çok yakın arkadaşları, bir de Allah biliyordu…

Zaman zaman Kenan Kender, “Ben, İnegöl Ticaret  ve Sanayi Odası (İTSO) Başkanlığına adayım” dese de, bazı kesimler bu söylemi çok samimi bulmuyor, bu-nu bir taktik olarak görüyor ve öyle yorumluyordu.

Diğer taraftan ise, Metin Anıl’ın seçim kampanyası boyunca adaylık konusunda ketum olmasını, söylentilere karşı cevap vermemesini içlerine sindiremeyen bazı arkadaşları, “Bu kadar da olmaz, yeter artık, çık bir konuş bir şeyler söyle” diye görüş belirtseler de, Metin Anıl’ın ağzını bıçak açmıyor ser verip sır vermiyordu.

Eskilerin kullandığı bir cümle ile söyleyecek olursam;  Metin Anıl, nevi şahsını münhasır ender siyasetçilerden biridir.

Metin Anıl, yürüttüğü bu politika ile eğer seçimi kaybetseydi “Ben zaten aday olmamıştım. Üyelerimiz böyle uygun gördüler, hayırlı olsun” diyerek köşesi-ne çekilecek, işine devam edecekti. Başarısızlığa neden arandığında ise, tabirimi bağışlasınlar günah keçisi olarak Kenan Kender gösterilecekti.

Metin Anıl’ın sessizliğini gören Kenan Kender ise, Anıl’ın bu düşüncesini biliyor ve görüyor olmalıydı ki, her fırsatta İTSO Başkanlığına aday olduğuna vurgu yaparak, Metin Anıl için adeta  “Ununu eledi, eleğini de astı” dercesine kendisini ön plana çıkarmaya çalıştı…

Bu yönde zaman zaman Ayhan Salman gurubu ile istişare yaptığı da oldu..

Yaptığı hesaplar tutarsa eğer, kariyerinde bir de  İT-SO Başkanlığı bulunsun amacındaydı belki de…

Yapabilir miydi, yapamaz mıydı, kabiliyeti yeter miydi yetmez miydi, bunlara değinmek istemiyorum… Ama kısaca şunu söyleyebilirim; “Mobilyacının menfaati”,  “Mobilyacının İTSO’daki güçlü sesi” gibi söylemler işin sadece politikası…

Seçimler  yapılıp, İTSO Meclisi üyelikleri belli olunca Kenan Kender Başkanlığı kapmak için son bir hamle da-ha yaptı…Başkanlığı zorladı ama iş işten geçmişti…  Çünkü, usta bir manevra ile dümeni yeniden ele geçiren Metin Anıl, kendisinin Başkanlığında, kapılarının  İTSO Meclisi ve Yönetim Kurulu görevlerinin herkese açık olduğunu deklere etti. Bu arada birkaç kez özel görüşmeler, çeşitli pazarlıklar yapıldı. Kender’e Meclis Başkanlığı ile en az iki mobilyacıya da temsil görevi verileceği teklif edildi. Anıl “Bu birlikteliği bozmayalım. Bundan böyle yapacağımız her hareket İTSO’ya ve İnegöl’e zarar verir. Size söz veriyorum, bu benim son döne-mim, huzurlu bir ortam oluşturalım” dedi ise de, Metin Anıl’ın İTSO Yönetim Kurulu Başkanlığında ısrarlı olması, Kenan Kender’in “Metin Anıl’ın oyununa geldim” düşüncesiyle hareket etmesine ve “Nuh” deyip,  “Peygamber” dememesine, “İTSO’da mobilyacının sesi kısılmamalı” tezinin arkasına sığınarak, inatlaşmasına neden oldu. 

Neticede, İTSO Meclisinde seçim yapıldı. Meclis üyeleri hür iradeleri ile Yönetim Kurulu üyelerini, Yönetim Kurulu Başkanını ve Meclis Başkanını seçtiler.

“Ortalık  süt liman oldu, artık herkes işine bakacak” derken, Kenan Kender ve arkadaşlarının STK’ları ziyaret kapsamındaki İMOS ziyaretinde bir yandan İMOS Başkanı Mustafa Akyol, bir yandan da Kenan Kender, gündemi değiştiren sert açıklamalar yaptılar.

İMOS Başkanı Mustafa Akyol, “Mobilyacılar olarak Metin Anıl’ı içimize sindiremiyoruz ve kendisini istifaya davet ediyoruz ya da yönetimi mobilyacı arkadaşlara devretmesini talep ediyoruz” diyerek sert  bir çıkış yaparken, politikayı ve siyaseti iyi bilen, her söylenene mutlaka cebinde cevabı hazır olan uyanık politikacı Kenan Kender ise, Metin Anıl’ı faiz lobileri ile birlikte çalışmakla suçluyor, Odanın parasını banka banka dolaştırdığından bahsediyordu.

Bu söylemlerde aba altından sopa göstermek var mı bilemiyorum.

Bildiğim şu ki, hal böyle devam ederse, her iki taraf için de söylüyorum, İTSO, şeytan taşlamaktan salavat getirmeye fırsat bulamayacak.

Kaybeden İnegöl sanayicisi, İnegöl ticaret erbabı ve haliyle İnegöl olacak.

İnatlaşmanın hiç kimseye faydası yoktur. Kenan Kender elini vicdanına koyarak gerçekten Mobilyacılar Grubu haricinde alınan oylarda kendi payının olup olmadığının hesabını yapmalı, inadından vazgeçmelidir… 

Arkasında ‘destek arama’, ‘ortalığı bulandırma’ amacı sezdiğim meslek kuruluşlarını ziyaret etmeyi, oralardan bir takım göndermeler yapmayı bırakmalıdır.

Sayın Kender, eğer bu ziyaretlerinde samimi ise, ben de samimi olarak söylüyorum ki, zamanlama hatası yapıyor, yangına körükle gidiyor. Mutlaka tansiyonu düşürmelidir diye düşünüyorum.

İMOS gibi saygın iş adamlarından meydana gelmiş sivil toplum örgütlerinin yöneticileri de gelinen bu nokta-dan sonra ayrıştırıcı sözler ve beyanatlar yerine hoşgörülü, birleştirici, uzlaşmacı bir tavır içerisine girmelidirler

Zaten onlara da bu yakışır.

Her zaman ılımlı bir siyaset izleyen ve daima birleştirici mesajlar veren Başkan Metin Anıl’da, “Eski dost düşman olmaz” diyerek başta Kenan Kender’i ve seçi-me katılan kendisine destek veren ve vermeyen herkesi kucaklamalıdır.

En kısa zamanda Metin Anıl ve Kenan Kender geçmişte olduğu gibi kolkola girmeli, yanlarına Ayhan Salman ve grubunu da alarak geniş katılımlı bir yemek veya kokteyl ile kırgınlıkların, dargınlıkların arkada kaldığını, şimdi dostluk ve hizmet zamanı olduğunun mesajını samimi duygularla vermelidirler.

Sizlerden istirham ediyorum, her şeyi bir kenara bırakarak geçmişte olanlara ve söylenenlere bir sünger çekerek ortak paydamız olan İnegöl’ün menfaati adına kucaklaşmalıyız.

Nefsimiz, aklımızın ve irademizin önüne geçmemeli, şeytanları üstümüze güldürmemeliyiz. anları üstümüze güldürmemeliyiz.