12.03.2021 15:11:00

ŞOV BİTMELİ

ŞOV BİTMELİ

ŞOV BİTMELİ!

Bazı görevler vardır sorumluluk duygusu ile yapılırsa, insan iki büklüm olur.

Mesuliyet duygusunun altında ezilir.

Çünkü bilir ki, kendinden kaynaklanan en küçük ihmal, sorumluluğunu üstlendiği toplumun gelişip kalkınmasına engel ve bir şekilde zararına neden olabilir.

Bu noktadan baktığımda İnegöl ün geleceği ile ilgili bir konuda endişemi dile getirmek isterim.

Türkiye de yaşayan birçok kişi bilir ki, mobilya denince akla ilk gelen isim İnegöl dür.

Bundan dolayı da İnegöl, Mobilyanın merkezi ve hatta başkenti olmuştur.

Bu sözümü perçinleyen en büyük faktör de, geçtiğimiz yıllar hizmet vermeye başlayan, içerisinde 200 mobilya mağazasını barındıran Türkiye nin en büyük mobilya AVM merkezi Mobiliyumdur.

Öncelikle kimsenin hayal dahi edemediği bu projenin İnegöl de hayata geçmesi için elini değil, başını taşın altına koyan, Saloni yönetim kurulu başkanı Haluk Özbek i, projeye çok ciddi katkı sağlayan Şefik Akyol u ve destek veren herkesi yürekten kutluyorum.

Bir eseri meydana çıkarmak kadar, onu işletmek ve bulunduğu konumdan çok daha ileriye götürmek, belli bir tecrübe, maharet ve hatta profesyonellik ister.

Mobilliyum un sosyal medyadaki sayfasında, “Dünya Mobiliyumu tercih ediyor, Dünyanın 160 ülkesine mobilya ihraç ediyoruz” diye yazar.

Doğrusu merak ettim, Dünya İnegöl ü ve dolayısıyla da mobiliyumu tercih ediyorsa, mobilya ihracatında çok büyük bir döviz girdisi elde etmiş olmamız gerekmez mi?

Sordum soruşturdum, Dünya ya mobilya satan ülkeler arasında Türkiye nin esamesi bile okunmuyor.

Dikkatinizi çekerim sadece İnegöl ün değil, Türkiye nin bu pastadaki payı yüzde bir bile değil.

İnegöl ün payı ise bu yüzde bir bile olmayan payın onda biri kadardır.

İnegöl Türkiye de önemli bir oyuncu, ülkemizin mobilya ihtiyacının nerede ise yarısını üretip pazarlamaktadır.

Hiç şüphesiz İç piyasada ciddi bir başarı yakalamış, fakat ihracatta aynı başarıyı gösterememiş, tabir yerinde ise sınıfta kalmıştır.

Peki dünya, İnegöl mobilyasını tanıyor mu?

Mobilyacı bir dostuma bu soruyu yönelttim.

Tebessüm etti. Üzülerek söyleyeyim ki bizi tanıyorlar sanıyoruz. Aslında tanındığımız falan yok.

Üç beş küçük firmaya mal satmakla bu işler olmaz. Çok çalışmamız lazım çok.

Ve şöyle devam etti.

Geçtiğimiz gün İnegöl e ilk kez gelen yıllardır alışveriş ettiğim bir müşterim geldi.

Kendisi Türk, Fransa da mobilya firması var.

Sizin sorduğunuz bu soruyu ben kendisine sordum.

Net bir ifade ile, Fransa da İnegöl mobilyasının tanınmadığını söyledi.

İnegöl deki potansiyeli görünce de, İnegöl mobilyasının dünya ya tanıtılması konusunda neden geç kalındığını ve neden hala hiçbir şey yapılmadığını sordu.

Avrupa da ki on ülkenin yaklaşık yetmiş milyon dolar civarında bir ithalatı, yani dış ülkelerden mobilya temini vardır.

Burnumuzun dibinde bulunan bu ülkelere neden mobilya satamıyoruz?

Ve onlar neden Türkiye mobilyasını ve hatta mobilyanın başkenti İnegöl ü bilmez ve tanımazlar.

Pazar zengini, karlı, istikrarlı ve geliştirici bir piyasayı göz ardı etmek, sanıyorum çok akıllıca bir durum değildir.

Dünyada en büyük mobilya ithal eden ülkeler arasında 60 milyar dolar ile Amerika birinci sırada yer alırken, ikinci sırada 16 milyar dolar ile Almanya yer almakta, bu ülkeleri fransa ve İngiltere takip etmekte.

Dikkatinizi çekerim dünyada en fazla mobilya alımı yapan ilk dört ülkenin üçü tabir yerinde yanı başımızdadır.

İyi bir organizasyonla tırların 70 veya 80 saatte ulaşabilecekleri noktalardır bu ülkeler.

Ve maalesef İnegöl olarak bu dev pastadan yüzde bir dahi nimetlenemiyor, sadece laf ebeliği yapıyoruz.

 Ülkemizin geleceği, insanımızın refahı söz konusu olduğu yerde herkes görüş, düşünce ve önerilerini söylemek durumundadır.

Şu bir gerçek ki, bulunmuş olduğu mevkii ve makamı atlama taşı olarak kullanmak isteyenlerle bir yere varılmaz.

Birilerinin kafasında sorumlu olduğu işi yapmak yerine, kendi istikbali varsa, hayalinde Belediye başkanı veya Ticaret odası başkanlığı yatıyorsa, yani “eli işte gözü oynaşta” ise, o kişi ne yaparsa yapsın başarıya ulaşamaz.

İnegöl Mobilyasının dünyaya sesini duyurması için Mobiliyumun yönetimi ve Ticaret Odası başkanı ellerini taşın altına koymalı, İnegöl ün elli yılının geleceğinin temellerini atmalıdır.

Öncelikle mobiliyum yönetim kurulu başkanı, birilerine mesaj vermek ve iki de bir basının karşısına çıkarak, gereksiz şov yapmak yerine, ticaret odası başkanı ile birlikte, Avrupa da ki mobilya pastasının yönünü İnegöl e nasıl çevirebiliriz onun üzerine kafa patlatmalı, toplantılar düzenlemelidir.

İnegöl Mobilya sanayicisi “kendimiz çalıp kendimiz oynarız” iç piyasa bize yetiyor diyerek işi oluruna bırakmamalıdır.

Unutulmasın ki eğer dışa açılmazsak, bir gün bu musluktan akan su kesilecektir.

Onun içinde çok acele bir heyet kurulmalı, İnegöl mobilyasının bilhassa Avrupa ülkelerinde planlı bir şekilde tanıtımı yapılmalıdır.

Bu yapıldığı takdirde ülkemize daha çok döviz gelecek ve esnafımız da daha çok para kazanacaktır.

Büyük düşünmek, büyük oynamak zorundayız, hedef uzaklarda değil, hemen yanı başımızda.

Son vagonu kaçırmadan herkesi görevini sorumluluk duygusu ile yapmaya davet ediyorum.

Bu daveti yaparken de, 1983 yılında İnegöl de mutlaka mobilya fuarı açılmalıdır fikrini ortaya atan biri olarak kendimde bu hakkı görüyorum.

Şov bitmeli, İnegölün geleceğini garanti altına alacak projeler üretilmelidir.