6.05.2021 09:11:00

706

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE MİYİZ, GÖKTE MİYİZ? SAHİ TAM OLARAK NEREDEYİZ BİZ?

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE MİYİZ, GÖKTE MİYİZ? SAHİ TAM OLARAK NEREDEYİZ BİZ?

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE MİYİZ, GÖKTE MİYİZ? SAHİ TAM OLARAK NERDEYİZ BİZ?

   Bugün itibarıyla sayamadım x24= … saattir yaşamı mecburiyetten durağanlaştırmış, dayatılan sistemin insan ruhuna aykırılığını sindirememiş, daha kötüsüne zihnen otomatik olarak kodlanmış, bir düşünebilse neleri akıl edebilecek yapıdaki, üstelik de konuşabilen tür için bilinmezlik ve karanlık üzerine, yine aynı türün aklı evvellerince kurgulanmış bilinmez senaryolara sorgusuz sualsiz teslimiyetinin çaresiz kabullenişini izlemekten bitap düştük.

   Akşamdan sabaha değişen söylemler, gündemin ilk sırasına dikenleriyle tutunup yerleşik hayatını idame ettiren, günün belli saatlerinde bazı mekanlardan muaf, bazı mekanlara da inatla takılan, 500 gündür eğitimi, ekonomiyi yiyip bitiren, sosyal hayatı rafa kaldırtan, alınan tedbirlere bulundukları konum itibariyle uymayanlara belki sevgiyle sırıtan, bir sonraki güne hazırlık yapmak üzere akşam 7 gibi dinlenceye çekilip sabah 5 gibi uykusunu almış, dinamik bir şekilde bulaş işine kaldığı yerden devam eden akıllı, proteinli, dikenli yapının ettiklerine bakın.

   Alınan etkin önlemler sonucu aklın sırrın ermediği olaylara edilen şahitlikler, yorumlamalar, şaşırmalarla dolu dolu geçiyor her an. Anlamlı hatta önemli birçok olayın pas geçirtildiği, henüz sorgulama aşamasına zihnen gelememiş bilinçlerin olana bitene cevaben ‘Evet efendim, sepet efendim’ dedirtecek sürekli bir emir algısının estirildiği, bize yasak olan cenaze töreni ya da toplantının ona serbest kılındığı, bana işleyen kuralların, sana uğratılmadığı, neyi takip edeceğimizin kaosu içinde doğru bilgiye ulaşabilmek adına hop oturtulup hop kaldırtıldığımız dönem tarihe geçti bile.

   Ekran karşısında eğitim amaçlı canla başla yapılan çalışmalar hafızalara kazındı en azından eğitimin tüm kademelerinde okuyan öğrenci ve ders veren öğretmenlerinkine. Kendisi henüz ortalarda yokken lakin adı kulaklara kaçırılan, kampanya adına özendirme amaçlı öncelikli kişilerin mini videoları çekileli kaç ay oldu bilinmez ama defalarca söz verilip, geldi, geliyor, yolda, gelecek, çok yakında diyerek evde kalmaktan herkesi taşa döndürten ancak bir türlü gelmeyen, gelemeyen, bir ara uğrayan, akabinde kaçan, tek çare olduğuna inanılan o çok kıymetli, bir o kadar da değerli birkaç mililitrelik şeffaf sıvıyı ağzı kapalı beklerken insancağızlar, kişiye özel yazılan korku senaryolarından uzak, anda kalabilmek adına kendince geliştirdikleri yöntem ve tekniklerden aldıkları güçle yola devam etmekteler kendi kendilerine.

   Kepenk kapatan esnaf, bitkin, umutsuz; çiftçi, küskün, perişan; küçük ve orta ölçekli işletme sahibi, ticaret erbabı, mutsuz, çaresiz; sağlıkçılar, bezgin, yorgun. Kalan kesimin yüzde bilmem kaçlık diliminin tam kapanma başlıklı, bol güneşli, hatta tuzlu günlerinde güneydeki turistik beldelerde çekilmiş kısa metrajlı filmlerini, virüsün etkisinin gelen mevsim itibarıyla en aza indiği ancak kağıt üzerinde günlük verilerde hala devam ettiği bu zor zamanlardaki gelişmeleri hep birlikte izlemeye devam ederken, ortalıkta tekel bayisinin isyanı, maske cezası, sokağa adım attın parası, öğretmenin trollerle sınavı, restoran, kafe işletmecisinin çığlığı, işçinin çilesi, doktorun, hemşirenin yükü ve dahası…mahalle muhtarının site bahçesine çıkan çocukların fotosunu sosyal medyadan ifşası, aynı aileden iki kişinin yan yana yürümesinin zinhar yanlış ilanı, 65+ üstünü aylarca eve kapatıp, sonra yanlış yaptık itirafı, köpeğini saati 20 liraya komşularına kiralayan kıvrak zekanın varlığı…

   Gelinen son nokta: Turiste deniz, güneş, sokak serbest, sana yasak. Malum ülkelerden giriş yapana PCR testi yok, sana var, markete yürümek normal, bankaya izin kağıtsız gitmek anormal, paran varsa denize *****lı otele eğlenceye, yoksa kedilerinle ev hapsinde.. Neyimiz mi eksik, sence?

   Sayın planlı programlı, el emeği göz nuru C-19! Geldin, gördün, baktın olmuyor, git artık. Ziyaretin en kısası makbulse, çok bile durdun. Kıskananlar çatlar mı bilmem ama şu anda dünya çözüm aşamasını geçti, Covid-19 sonrasının tartışıldığı döneme girdi. Sen ise annene, babana, kardeşlerine, can dostlarına bu bayram da yakinen sarılmanın kucaklaşmanın hayaliyle yaşarken, bu akşam boş kağıda ev, araba, para resmi çizip, varsa balkonunda ya da bahçende, gül ağacının dibine gömerek Hıdırellez’i karşılaya dururken, menşei malum yerden 1 gramla doğan, semizleşip 4 grama çıkan, kıtadan kıtaya zıplayan dikenlinin kendisinden sonra maskeyi, son ürünü olarak da salatalığı yerli piyasaya sürmesi manidar.

   Daha çarşıya, pazara, manava, markete uğrayıp hesap dökümü alamadık. Elektrik, su, doğal gaz, internet, telefon faturalarından bahsedemedik. Cebe girenle cepten çıkanın farkını parmak hesabıyla yapamadık. Hasbelkader varsa başını sokabildiğin bir damın ya da miras yoluyla kalan tapun, bu ay emlak vergisinin 1. taksitini ödeyeceğini hatırlatır, geçen seneyle bu sene arasındaki farkı hesaplamak için çıkartma işlemi yapman gerektiğini unutmamanı salık veririm. Aracın trafik sigortası, kaskosu, daire aidatı + ortak masraflar x 12 derken, vergisi hesaba geçmeden kesilen, aylığı cebine girmeden yolda biten bordro mahkumunun maaşının ayın 15’inin çok öncesinde kanatlanışını izlemedeyiz yıllardır. Gündelikçi pozisyonda günlük çalışıp anlık yaşamak zorunda olanın nasıl geçinebildiğini sorgulayamayan yine biz değil miyiz? Velhasıl, çokluğun ortak yanı, bankalara olan kredi borcu, eline geçenden kalırsa üç beşle kaç Euro alabileceğinin hesabı, varsa birkaç çeyreğinden dolayı altın fiyatlarını takibi. Cebindeki 10 küsur Lira’nın 1 Euro’ya karşılık geldiğini göz önüne alarak ayağını denize sokmanın cezasının kaç Euro olduğunu var sen hesap et. Yerli tohuma ulaşmak hayal olmuşken, marketten artık bulamadığın bazı ürünlerin nerelerden ithal edildiğini de sen araştır. Muzun tanesinin 4 Lira’ya satıldığı, yapay et üretiminin gündemde olduğu, chemtrail, 5G, kapandık, açıldık haberleriyle yaklaşık 1.5 seneyi geride bırakırken, herkesin geçmişe dönük özlemle paylaştığı 20li yaş resimlerinde, mutluluktan gözlerine yansıyan ışıltılara şahitlikle diyorum ki: ‘Hepinizi seviyorum’.

   Biricik insan. Tüm sıfatları kendinde taşıyan eşref-i mahluk…Orhan Veli’nin mısralarının yorumu sana, kıssadan hisse de anlayana kalsın.

Bedava

Bedava yaşıyoruz, bedava;

Hava bedava, bulut bedava;

Dere tepe bedava;

Yağmur çamur bedava;

Otomobillerin dışı,

Sinemaların kapısı,

Camekanlar bedava;

Peynir ekmek değil ama

Acı su bedava;

Kelle fiyatına hürriyet,

Esirlik bedava;

Bedava yaşıyoruz, bedava.