8.04.2025 23:42:00

Suriye, İsrail ve Zindan Muhasebesi

Suriye, İsrail ve Zindan Muhasebesi

Suriye, İsrail ve Zindan Muhasebesi

Vaktiyle 70’li, 80’li, 90’lı yıllarda despotik yönetim sergileyen nice İslam ülkesinde Tunus, Cezayir, Irak, Libya, Mısır gibi yerlerden dindar kesime yönelik çok zulüm haberleri alırdık. Bunlardan birisi de Suriye Baas rejimi ve Hafız Esed yönetimi idi. Gıyaplarında üzülür, zalimlere kızardık ama çaresizlik saikasıyla eli kolu bağlı oturmaktan başka bir şey de yapamazdık. En azından zulmü anlatmak ve dua silahıyla mazlumları savunarak tarafımızı belli etme tesellisiyle mutmain olmaya çalışırdık.
Zulüm haberlerinde Filistin başı çekerdi. Mısır’dan demir parmaklıklar arasından paylaşılan fotoğrafları hatırlıyorum. Tunus’tan, Ürdün’den de zindan haberleri okurduk. Arnavutluk ve Enver hoca sultası. Çatışma halindeki diğer coğrafyalardan örneğin Filipinlerden mazlumlardan gelen haberler.. Sonradan listeye Doğu Türkistan, Arakan girdi.

Komünizm/Demirperde ve uzantıları

Komünizm zulmüne maruz kalmış ve baskıdan kaçış hikayelerini de bu millet çok dinledi. Özgürlüklerini kazanmış olsalar bile bazı Sovyet zulmüne maruz kalmış, dine ve dindarlara soğuk davranan bazı devletlerden de zulüm haberleri geliyordu. Zulüm sebebi sadece dindarlık değil, mensup olduğu ırk ve milletinden dolayı ayrımcılık ve milliyetçilik suçlamalarıyla da insanlar tutuklandı. Muhtemel tehlikeli adamlar bir iftira ve bir komplo ile içeri alınabilirdi.

Bizdeki mazlumlar

Öğretmen, polis, öğrenci damgalandığınız anda işiniz biterdi veya zora girer. Memuriyetten olma, geçim telaşı korkusu sarardı. Ülkemizde de vaktiyle ‘medrese-i yusufiye mezunları’ azımsanmayacak kadar fazlaydı. İrticadan, 163. Maddeden hüküm giyen, yargılanan niceleri vardı.
İslam ülkelerinde kimi mezhepçiliğinden ötürü (Vehhabi, Şii) kimi siyasal farklılıklardan (laiklik, irtica, şeriat, tarikat davalarından) kimi monarşik tahakkümden dolayı despotik yönetimlerden zulüm gördü; çoluk-çocuk, iş-güç, geçim derdi açısından  mağdur oldu.
Şam’ın düşmesi ve Özgür Suriye ümitlerinin yeşerdiği günlerde de rejim muhalifleri ve halk yıllardan beri habersiz oldukları kayıplarını aramak üzere Şam kırsalındaki özellikle siyasi mahkumların alıkonulduğu işkence ve zulüm merkezine girdiler. Tüm dünya zulme maruz kalanlardan ve ortam şartlarından zulme tanık oldu.

Bilinen ama görülmeyen Sednaya zulüm merkezi

Yerin altında ancak belli kimselerin bildiği hücrelerin bulunduğu hapishane görüntüleri içler acısı haliyle sağlıklarını yitirmiş, dünyadan bîhaber veya kafayı bozmuş insanlar hürriyetine kavuşturuldu. Baba Hafız Esed’in iktidarda olduğunu, kendilerini Saddam’ın Suriye'yi işgal edip kurtardığını zannedenlere bile çıkmış. İçinde çok sayıda 10 yıl 20 yıldır içerde Türkler de vardı. Hepsi yeniden doğmuş gibi sevinçli, ülkelerine ve sevdiklerine kavuşmanın mutluluğu içinde görülüyordu.
Sednaya işkence merkezinden (72 çeşit işkenceden bahsediliyor) tüm dünyaya servis edilen görüntülerle Suriye istihbaratı Muhaberat’ın insanlık dışı zulümleri pes dedirtti ve despotların iç yüzü bir kez daha kendini gösterdi. Türkiye’den gidip 10 sene 20 sene yatanlar çıktı. Kısılan sesleri, uzun yılların ardından rejimin düşüşü sonrası yükseldi. 
Son dönemde Beşşar Esed tarafından af ilan edildikten sonra çağrıya kanıp gittiklerinde yakalanan, tuzağa düşenleri mi ararsın, sorgusuz sualsiz aylardır, yıllardır ‘ışık görmeyen’ insanlar mı? İnsanlıktan çıkmışların insanlık dışı zulümlerine maruz kaldığı bu manzaralar tüm dünya insanını derinden sarsmıştı.

ABD ve İsrail boş durmuyor

Suriye’nin kendi kontrollerinden çıkması sonucu özellikle 2 ülke rahatsızlığını izhar ediyor. ABD Ürdün’ü yeni rejimin muhtemel tehlikelerinden koruyacağını açıklarken, İsrail de kendisine yönelik kullanılma tehlikesine karşı Esed’den kalan hava üstlerini sayısız hava unsurlarını ve (500’ü aşkın) stratejik noktayı bombalayarak imha etti. Başkent Şam ve çevresindeki saldırılarda ise askeri tesisler, araştırma merkezleri ve elektronik harp idaresi hedef alındı. Tehdit gördüğü her şeyi Filistin’in muhtelif yerlerinde, Lübnan’da, Suriye’de bombalayan İsrail’in hapishaneleri de Suriye'dekilerden farksız olduğuna inanmak mümkün değil. Çıkanların ifadeleri vicdan dayanacak cinsten değil.

İsrail dur durak bilmiyor

Suriye'de istikrarlı bir düzen kurulmasını hazmedemeyen büyük şeytan ABD ve onun bölgedeki Siyonist yapı ilk günden itibaren Suriye’ye girdi ve Golan/Cevlan tepeleri civarındaki köyleri de işgal etti. 
Bununla da kalmayan İsrail etnik yapı içerisindeki dürzileri ve Esed yanlılarını kışkırtarak isyan çıkartma ve bu azınlık devletçikler  kurdurtarak Suriye’yi bölmeye ve 3 parçaya ayırmak istemektedir. İsrail ramazanda iftarda ve sahurda bile savaş suçu teşkil eden bombalarla saldırılarını sürdürürken ABD İsrail’in önüne geçerek ‘Gazze’yi boşaltacağız, tatil kenti yapacağız’ diyor.
Cenab-ı Hak, zulmetmekten, zalimlere meyletmekten, zulme maruz kalmaktan cümlemizi muhafaza buyursun; mazlumun yanında olup insanlığının ve Müslümanlığının gereğini yapanlardan eylesin.