15.03.2021 22:01:00

1925

TÜRKİYE DE SURİYELİ PROBLEMİ VE SOSYAL UYUMLA İLGİLİ ANALİZ

TÜRKİYE DE SURİYELİ PROBLEMİ VE SOSYAL UYUMLA İLGİLİ ANALİZ

TÜRKİYE’DE SURİYELİ PROBLEMİ VE SOSYAL UYUMLA İLGİLİ ANALİZ

Dünyanın kurulduğu andan itibaren göç hareketleri kendini göstermektedir.

Türkiye coğrafi konumu gereği ve komşu ülkeleri sebebiyle göçe çok açık bir ülkedir. Son yıllarda, Suriye’deki ve dünyadaki gelişmelerle paralel biçimde, göç ve göçmen problemleri Türkiye’nin gündem konusu haline gelmiştir.

2011 senesinden sonra, Suriye’de yaşanan olaylarla birlikte, yoğun göçe maruz kalan Türkiye, açık kapı politikası izlemesi ve sınır komşumuz olma sebebiyle de her geçen gün bu nüfusun artmasına sebebiyet vermektedir. AB ülkeleri ve batılı ülkeler, düzensiz göç ve göçmene yönelik negatif bir tutum beslemektedirler. Bunun sebebi uyum sürecinde yaşanacak zorlukları bilmelerinden kaynaklanmaktadır.

Sosyal uyum zor ve uzun bir süreçtir. Toplumun bir arada, sınıf, etnik grup, din ve kültür gibi ayrışmaların doğurduğu tehditlere karşın birlikte yaşamasını sağlayan, sosyal uyumdur.

Göçmenler ve yerel toplum arasındaki etkileşimi sağlayan dinamiktir. Fielden’a göre uyum süreci, hukuki, ekonomik ve sosyokültürel açıdan değerlendirilmesi gereken üç temel boyut içermektedir.

Bu boyutlar, göç edilen ülkede vatandaşlara tanınan yasal, kendisinin ve ailesinin yaşamını sürdürebilmesini sağlayacak ekonomik haklara sahip olma ve ayrıca sosyal dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalmadan kültürlerarası iletişim ve bağ kurma olanağı şeklinde özetlenmektedir (Fielden, 2008; 1’den aktaran; Bolgün ve Uçan, 2020; 252).

Türkiye’de Suriyelilere yönelik, çeşitli entegrasyon işlemi gerçekleştirilmiştir. İlk zamanlar da, Türkler Suriyelileri iyi ve uyumlu bulurken, yapılan anketler de görülmelidir ki bu her geçen gün kötüye gitmektedir. Entegrasyon işlemi karşılıklı yapılmalıdır. Suriyelilere dil eğitimi, kültür gibi derslerin verilmesi uyum sürecini arttıracaktır. Fakat Türkler, Suriyelilerin ‘’misafir’’ değil, ‘’kalıcı’’ olduklarını anladıklarından bu yana, entegrasyon süreci tamamen tersine gitmeye başlamıştır.

Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacılar ilk olarak, sınır iller de konteynır, çadır ve kamplarda barınmalarını gerçekleştirirken, gelen insan sayısının artışı ile birlikte yaşadıkları kamplara sığamamaya başlamışlardır. İlginçtir ki, gelen sığınmacıların, kadın ve çocuklarının savaştan kaçıp gelmesinin çoğunlukta olması beklenirken, gelen erkek sayısı daha fazla olmuştur.

Artan nüfusları ve kamp alanlarına sığamamaları ile birlikte, ülke içinde farklı şehirlerde yaşamlarını sürdürmeye başlamışlardır. Türkiye’de hiç görülmemiş bir göçmen çoğunluğu ve birden gerçekleşen nüfus artışı gerçekleşmiştir.

Türkiye’ye gelen Suriyeli vatandaşlar, Türkiye’den Avrupa’ya geçmek isteyenler, Türkiye’de kalmak isteyenler ve savaş bittiğinde ülkelerine geri dönmek isteyenler olarak üç bölüme ayrılmaktadırlar.

Fakat Avrupa ülkelerinin, geri gönderme politikasına başvurmaları ve gitmek isteyenleri reddetmeleri ile ilk seçenek nerdeyse tamamen hayal olmuştur. Ardından, savaşın uzun sürmesi ve biteceğine dair bir ışık görmemeleri ile birlikte, geri dönmek isteyenlerin sayısı da gittikçe azalmaktadır. Ayrıca ülkelerine geri dönebilmeleri için, yalnızca savaşın bitmesi değil, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir yaşam alanlarının da olması gerekmektedir ve bu da, önümüzde çok uzun bir zaman olduğunu göstermektedir.

Tüm bunlar ışığında görmekteyizdir ki, yapılması gereken şey sosyal uyumu güçlendirmektir.

Türkiye’de artan Arapça tabelalara bakarsak da, sanki onlar bize değil biz onlara uyum sağlayacakmışız gibi gözükmektedir ve bu çok büyük bir hatadır. Ülkemizde, göç ve sosyal uyuma yönelik açıklar bulunmaktadır. Başka bir taraftan baktığımızda ise, Suriyeli vatandaşlar ve Türk vatandaşlar arasında evlilikler artmakta ve Suriye vatandaşı ailelerin Türkiye’de birçok çocuğu doğmaktadır. Bunlar sosyal uyum sürecini kolaylaştırabilen etkenlerdir.

Peki ya Türkler, Suriyeli vatandaşlar hakkında neler düşünmektedir? Yapılan anket, mülakat, gözlem ve makaleler sonucunda görebilmekteyizdir ki, Türk vatandaşlar ilk zamanlar, yardım etmek istedikleri Suriyeli vatandaşlara karşı her gün daha fazla negatif tutum izlemeye başlamıştır. Bunun aksine, ilk geldikleri zamanlar negatif tutum izleyen Suriyeli vatandaşlar her geçen gün Türk vatandaşlara karşı daha pozitif olmakta ve birbirlerine benzediklerini, kültürlerinin birbirlerinden farklı olmadıklarını dile getirmeye başlamışlardır. Suriyeli vatandaşların Türkiye’de refah içerisinde yaşamaları, Türk vatandaşların gözüne batan en büyük problemlerden biridir. Ülkelerindeki savaş sebebi ile sığınmacı olarak geldikleri, Türkiye’de ülke ekonomisine hiçbir katkıları olmadıkları ve keyiflerine göre yaşadıkları için, Türk vatandaşlar tarafından ülkelerine geri dönmeleri istenmektedir.

Sosyal uyum, iki tarafında birlikte yaşamaya istekli olmasını gerektirmektedir. Fakat görmekteyiz ki Türk vatandaşlar, Suriyelilerin ülkelerin dönmeleri konusunda ısrarcı bir tutum izlemektedirler.

Bunun bir diğer sebebi ise, ülkenin sosyal uyum ve nüfus hareketliliğine karşın hazırlıksız olmasıdır. Bu sebeple, Türk vatandaşlar, ülkenin düzenini bozan, refahını düşüren ve güven arz etmeyen kişiler olarak Suriyelileri görmekte ve gitmeleri konusunda daima ısrarcı olmaktadırlar.

Misafir olarak gelip, Türkiye’de 2011 yılından bu yana kalmaları ve yerleşmiş olmaları da, sınırları çokça zorlamaktadır. Gidilen her şehirde, Arapça tabelalarını, Arapça konuşmalarını duymak, Türkler de kendi evlerinde misafir gibi hissetmelerine yol açmaktadır. Ülkelerinin içindeki yabancıların, ülkelerinin kültür, dil ve düzenini bozuyor olduğundaki görüşler, çevrelerinde gördükleri ile de pekişmekte ve gitmeleri yönündeki arzuları da giderek artış göstermektedir.  

Göç hareketi, düzensiz olmamalıdır. Düzensiz ve yoğun göç, ülke ekonomisi, toplum düzeni gibi birçok konuda sorun yaratabilmektedir. Kanada gibi birçok ülke, ülkelerine gelecek, göçmenlere birçok, test ve analiz yapmakta, ülkelerini kalkındıracak bireylerin gelişine izin vermektedir. Suriyeli vatandaşların, Avrupa ülkelerine kabul edilmeme sebebi de bundan kaynaklanmaktadır.

Ülkemizde de, daha fazla düzensiz göçmen hareketliliğinin durdurulması adına, belirli şeyler yapılmalı, sınır duvarları yükseltilmelidir. Çünkü biliyoruz ki, ülkemize gelen Suriyeli vatandaşlar dışında da, komşu ülkelerimizden birçok vatandaş barınmaktadır. Şu an problem niteliği taşımayan diğer vatandaşların, ilerleyen zamanlar da Suriyeli vatandaşlar gibi sorun teşkile etmeyeceğinin garantisi yoktur. 

KAYNAKÇA

Bolgun, C , Uçan, G . (2020). Birlikte Yaşamak Mümkün Mü?: Okur Yorumlarında “Suriyeli Sığınmacı” Söyleminin İnşası . Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 18 (1) , 250-269 .

Yıldırımalp, S , İyem, C . (2017). Suriyeli Sığınmacıların Toplumsal Kabul ve Uyum Sürecine İlişkin Bir Araştırma . Bilgi Sosyal Bilimler Dergisi , (2) , 107-126 .

 

AYBÜKE DİLA YÜCE

ÇANAKLE ONSEKİZ MART ÜNİVERİSTESİ/SOSYOLOJİ


Esra Evren
16.03.2021 09:03:01
Aybukecigim tam benim konuya deginmissin Gercekten okullarimizda bazi bolgelerde suriyeli sayisi neredeyse bizlerle ayni seviyeye geldi Hem onlar icin zor hem bizim icin Uyum konusunda dil konusunda adetler kultur konusunda cok problem yasiyoruz En kisa zamanda ulkelerine donmelerini temenni ediyorum Emegine saglik

GÜLSEN KISTIR
16.03.2021 12:22:09
Turkiyenin inceleyici gözlemci izleyici ve sizin gibi bilinçli bireylere ihtiyacı var.Sizlerle gurur duyuyor ve başarıların daim olsun canım ❤