18.08.2024 12:04:00

8006

YENİDEN YAHUDİLİĞE ÇAĞRI

YENİDEN YAHUDİLİĞE ÇAĞRI

Yeniden ‘Yahudiliğe Çağrı’

‘İslam'ın Dirilişi’ adlı eserinin İslam'ın Çağrısı bölümünde ayrı ayrı İnsana, Müslümana, Yahudiye, Hristiyana, Doğululara ve Afrikalılara, Din ve Tanrıtanımazlara Çağrı’larını kaleme alan merhum mütefekkir ve şair Sezai Karakoç (ö.16.11.2021), 1966-67 yıllarında yayınladığı ilgili kitabının Yahudiye Çağrı bölümünde (s.61-63) daha 33 yaşında iken şöyle sesleniyor:

"Yahudiler, binlerce yıldır bir Mesih (diriltici) beklerler. Onlara göre, bu diriltici gelecek ve onları kurtaracaktır. Bu, Mısır ve Babil esaretleri zamanında doğmuş, bu esaretlerden kurtulduktan sonra da ortadan kalkmamış bir inançtır. Hâlbuki bir değil, birçok kurtarıcı gelmiş ama onlar ırk gururları ve tarihi saplantıları yüzünden onları inkâr etmişlerdir.

Maddî bakımdan kurtarıcı bekliyorlarsa, niçin bekliyorlar? Dünya nimetleri, bütün onların elindedir.

Siyasi bakımından bekliyorlarsa, niçin bekliyorlar? Aşağı yukarı gizlice dünyayı idare edenler onlardır, gizli dünya devletini kuranlar onlardır.

Yurt istiyorlarsa, çağın en büyük faciasını bir fantezi uğruna işlemekten çekinmeyerek, bir milyon Müslüman'ı yurtlarından kovmuş ve oraya yerleşmişlerdir.

Din ve iç dünya açısından bekliyorlarsa -ki bunu asla kabul etmeyeceklerdir-, o kurtarıcı gelmiştir. İşte İslam. Dinleri, donmuş ve katılaşmış, kapalı bir din hâlini almıştır. Dünyanın bütün güçlerini kendileri ellerinde bulundurdukları ve dünya acılar içinde kıvrandığı hâlde, ne din ne madde güçleriyle buna bir çare bulmaya çalışmaktadırlar. Yürekleri katılaşmış, daha kötüsü marazileşmiştir. Irk gururu onlara, insancıl olmanın bütün yollarını tıkamıştır. Kafka'da yankılanan bunalım budur. Büyük filozofları Martin Buber'in denemesi, felsefe sınırları içinde kalmış; Yahudi kültürünü ümanist bir yöne çevirememiş, Yahudiyi olumlu bir çerçevede insanlığı inşa işine katamamıştır. 
Bundandır ki Yahudiler nice dünya nimetlerine boğulurlarsa boğulsunlar, ruhlarındaki bu ukde çözülmemektedir. "Yahudi ruhu, köklü bir değişime uğramadıkça, bu ukdeden kurtulamayacaklar, isteseler bile insanlarla ilgilerinde sömürme eğilimini yenemeyecekler, bir gün de şu veya bu ülkede bir öç patlamasıyla karşılaştıkları zaman bile onun gerçek sebep ve anlamına eremeyeceklerdir. Yahudi ruhundaki kör düğümü ikiye biçerek çözecek ışık kılıcı, Kur'an'da bulunuyor, bunu bir anlasalar. Kabiliyetlerini, ırklarının özelliğini belirten, yine Kur'an'dır. İnsanlık evrenine en mümkün merhametle katacak olan yine Kur'an'dır, bunu bir bilseler. Hz. Musa'nın parmağı Kuran'ı işaret ediyordu. Dünyanın bütün güçlerini ellerinde bulundurdukları hâlde, dinlerine en ufak bir ilgi devşiremiyorlar; dinleri böylesine ırklarıyla kaynaşmıştır.
Yahudi ırkı, kendisi istemese bile insanlığın durumundan ötürü büyük bir değişikliğe uğramak zorundadır. Son çağlarda bütün ihtilal ve devrimlerde oynadığı roller, insanlığa ancak negatif yönden entegre olmuştur. Bu tarihi gerçek, onun insanlığa olan ihtiyacının şiddetini göstermiş ama çare ve şifasını verememiş, hatta insanlıkla Yahudiliğin arasını onarmayı daha da güçleştirmiştir. İşte İslâm, namaz ve oruç, öte dünya inancı, bütün insanlık gibi, Yahudiliği de hakikate, kurtuluşa, kurtulduktan sonra da kurtarmaya çağırıyor. Hz. İbrahim'in çoktan kaybettikleri izini bu yolda bulacaklardır, arasalar." (Sezai Karakoç, İslam'ın Dirilişi,  İslam'ın Çağrısı, s.61-63)


Bu çağrıyı, rahmet ve minnetle andığımız Sezai Karakoç’un Diriliş Dergisi’nin birinci sayısında (1969) Yahudilerin Mescid-i Aksa’yı yakmaları üzerine yayınlanan “Ey Yahudi” adlı şiiriyle kapatalım :

“Nihayet Mescid-i Aksa’yı da yaktın ey Yahudi!..
Asırlardır insanlığın ruhunu yaktığın gibi ey Yahudi!..
Aya çıkarak göğe çıktığını sandın ey Yahudi!..
Göğe çıktığına inanır inanmaz
Büyük Peygamberin göğe çıktığı yeri yaktın ey Yahudi!..
Mescid-i Aksa’yı yaktın ey Yahudi!..
Daha doğrusu yaktığını sandın ey Yahudi!..
Senin yaktığın gökteki Mescid-i Aksa’nın ancak
gölgesidir ey Yahudi!..
Senin yaktığın Mescid-i Aksanın ruhu değil,
Taş, toprak ve ağaçtan işaretidir ey Yahudi!..”

“Ölüler gibi donmuş bizlere de
Belki Mescid’in ateşinden bir köz düşer de
Buzlarımız çözülür ey Yahudi!..

“Bir gün gelecek azgınlığın sona erecektir / Kutsal Kudüs kurtulacak.
Mescid-i Aksa’yı bu ümmet altından ve zebercetten ve yakuttan
Yeniden yapabilecek bir kudrete erecektir.
O gün Tanrı’nın azabı senin için şiddetli olacaktır.
Biz istesek bile seni ondan kurtaramayacağız ey Yahudi!..
Bize bu yapılanı yapan sen değilsin.
Biz kendi cezamızı çekiyoruz.
Sen de bir gün kendi cezanı çekeceksin ey Yahudi!...
Sana yeryüzü lanet edecektir.
Sana gökyüzü lanet edecektir ey Yahudi!..
En kısa zamanda tövbe yolunu tutmazsan ey Yahudi!..”

Asırlardır bu çağrıya kulak tıkayan Yahudi/lerin bildiğinden şaşacağına, huzur muştulayan mesaja uyacağına maalesef kimse ihtimal vermiyor.