29.12.2023 10:07:00

5824

YILBAŞI ÇAĞRIŞIMLARI

YILBAŞI ÇAĞRIŞIMLARI

Yılbaşı çağrışımları

Dünya üzerinde farklı medeniyet ve kültürlerin kullandıkları farklı takvimleri olduğunu biliyoruz. Her bir takvimin de kendi yeni yıl başlangıcı olduğunu da. Ülkemizde yılbaşı dendiğinde eski türk takvimlerini, hicri ve rumi takvimlerini bıraktığımz ve miladi yıla döndüğümüzden beri 31 aralık akşamı ve 1 ocak gecesi akla geliyor.
En büyük vaveyla da batı menşeli olduğu, kutlanış biçimimizin örfümüzde yer almadığı konusundan kopuyor. Her yılbaşında konu sıklıkla gündeme geliyor ancak insanlar ya yıllardır edindiği alışkanlıkla veya haber, reklam ve kampanyaların etkisiyle kaalabalığa uyum sağlıyor.

Miladi Takvime geçişimiz 1926

Osmanlıda Tanzimat’a kadar (1839) Hicri takvim kullanılır ve 1 Muharrem yılbaşı kabul edilirken, 13 Mart 1840 tarihi 1 Mart 1256 Rumi yılın başlangıcı kabul edildi.  Bu tarihten sonra belgelerde iki tarihin birlikte kullanıldığını görüyoruz. Özellikle mâliye ile ilgili işlemlerde ve mevsimlerin hep aynı döneme denk gelmesini sağlamak amacıyla yazışmalarda güneş esaslı (şemsi) Rumî (Mâlî) takvim de kullanıldı. Miladi rumi arasındaki fark da 1918 yılında giderildi ve denkleştirme yapıldı.
Ülkemizde miladi takvime geçiş ise 1925 yılı sonunda çıkan kanunla (26 Aralık)  gerçekleşip “Takvimde Tarih Mebdeinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun” ve “Günün 24 Saate Taksimi Hakkında Kanun” adlı iki ayrı yasa olarak 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandı. (https://aregem.ktb.gov.tr   Halk Takvimi)

Yılbaşı tatili 1936’da başlamış

‘Yılbaşının Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Hristiyanlar ve Türkiye’de yaşayan yabancılar tarafından kutlandığı bilinmektedir. Osmanlı’nın yılbaşı kutlamaları ile ilk teması ise 1829 yılında İngiliz elçisinin Haliç’te gerçekleştirdiği bir balo ile olur. Devlet adamları ilk kez bu balo ile yılbaşı kutlamalarına katılmışlardır.
Aradan çeyrek yüzyıl geçtikten sonra, 1856 yılına gelindiğinde, Sultan Abdülmecid, Fransız elçisinin düzenlediği bir yılbaşı balosuna katılır, dans edenleri seyreder ve sarayına son derece keyifli bir şekilde döner.
Devletin yılbaşı kutlamalarına bakışı ve katılımı bu şekilde ilerlerken sokakta da yılbaşı kutlamaları artmaya başlar. O dönemde, yerli ve yabancı Hristiyanların fazlaca bulunduğu bir semt olan Beyoğlu, çeşitli eğlence mekanları barındırmaktadır.(…)Yılbaşı kutlamalarına Rum ve Levanten kesimin, şehrin diğer Hristiyanlarından farklı olarak daha açık olduğu bilinmektedir. Benzer şekilde Müslümanlar arasında Batılaşmaya yakın çevreler de Beyoğlu’ndaki yılbaşı kutlamalarına katılım göstermektedir.
(https://perapalace.com/osmanlidan-cumhuriyete-yilbasi-kutlamalari/)

İlk tatilden kısa bir haber

Garp kökenli yılbaşı kutlama alışkanlığının ardından yılbaşı tatili uygulamasının bizde Cumhuriyetin ilanından 13 yıl sonra (1 Ocak 1936’da) başladığını okumuştum. (https://www.biyografi.info/tarih/1936) Arşivlerden aynı tarihli Cumhuriyet gazetesine bir baktım. Birinci sayfa haberinde konuyu doğruluyor ve ‘Memleketimizde ilk defa olarak dün (yani yılın son günü) öğleden sonra resmi daireler kapanmıştır’ diyor ve tatilden dolayı eğlence yerlerinin çok kalabalık olduğu ve sabaha kadar sürdüğü, yılın ilk günü (Çarşamba) de kapalı olacağı dile getiriliyor. İlk sayfadan dikkatimi çeken diğer iki husus daha var. Biri, artırılan ve dün gece çekilen yılbaşı piyangosuna rağbetin yüksek olması, diğeri de başyazının (Yunus Nadi) ilk cümlesinde bu yılki gibi ‘geçen yılı bir harple uğurluyor, gelen yılı aynı harple karşılıyoruz’ ifadesidir. (İtalya-Habeşistan savaşı)

Nostaljik yılbaşı tebrik kartları furyası

Çocukluk ve gençliğimizin yılbaşı veya bayramlarda posta yoluyla kartpostal göndererek tebrikleşme geleneği vardı. Çocukluğumuzun en önemli aktivitelerinden biri de okuma yazma bilmeyen büyüklere asker oğlundan gelen mektuplarını/tebrik kartlarını okumak olurdu. Bazen mektup, bazen resim, bazen bayram ve yılbaşı kartpostalları okur veya yazardık.
Genellikle kartlar asker evladından, yurt dışındaki işçilerimizden gelir veya onlara giderdi. 20-30 veya daha fazla sayıda kart gönderenler olurdu. Bazı siyasi eğilimi olanların Bursa milletvekillerinden adına Bayram ve Yılbaşı tebriği geldiğine onların da bununla onore olduklarına tanık olduğumuzu da söyleyebilirim.
Yeni yılın en yaygın telaşı nerdeyse kart seçme ve göndermekti. İlçede, Bursa’da kırtasiyeci önlerinde dönerli veya sabit kartpostal standından kart seçen insanları seyrederdiniz. Kartların bazıları tek kart, bazıları kapaklı, bazıları da nedense simli olurdu. Ben de mi göndersem diye duygularınız depreşir, havaya kapılır, göndereceğiniz kişileri hayalinizden geçirirdiniz. Haber, reklam ve manzaraların bilinçaltı etkisiyle sorgulamadan maalesef Noel baba temalı, çam süslemeli kartlar kullandığı gibi çizilmiş veya çekilmiş manzara fotoğraflı ‘mutlu yıllar, ‘mutlu seneler, ‘yeni yılınız kutlu olsun’ yazılı kartlar da kullanılıyordu.

Yeni yıl hediyesi kumbaraymış

Yılbaşı kutlama, hediye alma, eğlenme alışkanlığı evveliyatında yoktu, son dönem özentisinin bir yansıması olarak hayatımıza girdi. Balolar, içkili, kumarlı, hindili, çamlı geceler / kutlamalar sonradan yaygınlaştı.
1935 yılı bir Bursa gazetesinde (1 Kasım 1935, Hakkın Sesi ) kumbara reklamı dikkatimi çekti. Bir bankanın reklamı olarak yayınlanmış ama hem yılbaşında hem de 23 Nisan’da var. Daha sonraki yıllara ait yayınlarda da farklı bankalara ait kumbaralı reklam çok yaygın ve yılbaşı için ‘en iyi hediye’ olarak takdim ediliyor. Bizim çocukluğumuzda da bazen teneke kutulardan, bazen plastik materyallerden kumbaralar bulunurdu.

M.Akif ve Necip Fazıl’a izafe edilen yılbaşı şiiri

İstiklal marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’a atfedilen ve özellikle sosyal medyada yılbaşı kutlamaları öncesinde sıkça paylaşılan ‘Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? /Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum  /Bir mânâ veremedim, şu milâdî yılbaşına! / Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!’ diye devam eden  ‘Yılbaşı şiiri” aslında Ömer Berber adlı şaire aittir. Şiirin Mehmet Akif’le ilgisi yoktur.
(https://www.malumatfurus.org/mehmet-akife-ait-sanilan-tepkisel-yilbasi-siiri-kosemenler/)
Aynı şiir Necip Fazıl’a nisbet edilerek de paylaşılıyor. Ayrıca  ‘Yılbaşı, Noel, Fişek; Yeryüzünde özgürlük diye tepinir eşek’, ve ‘Biz yılbaşında hediye getiren Noel babanın değil, Miraçtan namaz getiren Hz. Muhammed'in ümmetiyiz’ sözlerinin de yanlışlıkla Necip Fazıl imzasıyla paylaşıldığı dile getirilerek, kendisiyle ilgisinin olmadığı erbabınca zikredilir.

Yılbaşı kutlamanın bizcesi
                                                                                                                                     Çocukluk ve ilk gençlik dönemimizin geçtiği 70’li yıllarda sadece TRT’nin olduğu, akşam üzeri başlayan ve gece 24:00’te sona eren normal televizyon yayınları istisna olarak yılbaşı gecelerinde sabaha kadar devam ederdi. Günler öncesinden yapılan duyurularla hevesler artırılır, muhtelif müzik kollarında sanatçı konserleri, danslar, oyunlar, yarışmalar, skeçler vs ile dolu eğlence programları milleti cezbederdi. Özel televizyonlarla bu yarış daha büyük hız kazandı.
Ben çocukluk yıllarım hariç, o dönemlerde birkaç yılbaşı programı dışında yılbaşı programlarını takip etmedim, teşvik edildiği ve cazip gösterildiği gibi yılbaşını hiç kutlamadım, anlamlı da değerlerimize uygun da bulmadım. Özenti ve taklit olarak gördüm. Dünya ile entegre oldukça içimize girmiş ve iyice yerleşmiş yeme içme, alkol, kumar veya benzeri oyun ve eğlenceler yerine kutlamanın bizcesi olduğuna inandığım yolu tercih ettim. Yılbaşlarında geçtiğimiz yılın muhasebesi, hatalarımıza tevbe, Kur’an tilaveti, 2 rekat namaz ve yeni yılın şahsımız, ailemiz ve milletimize hayırlı kılması için Yüce Yaradanımıza dua ile bir ömür daha bahşettiği için şükretmeyi yeğlerim.
Cenab-ı Hak 2024 yılını milletimiz, ülkemiz ve devletimiz için şimdiden hayırlı ve bereketli eylesin, sıhhat ve afiyet nasip buyursun.