Bayram KAYA .................... Edebiyatçı- İlahiyatçı ve Yerel Araştırmacı

Tarih: 22.10.2023 17:47

BİR TEVAFUK VE FİLİSTİNLİ BİR PORTRE

Facebook Twitter Linked-in

Bir tevafuk ve Filistinli bir portre

Sıla-i rahim için büyüklerimizi şimdi mahalle diye adlandırılan köyümüze gittiğimde Gazze’deki olay patlak verdi. Dinlenme ve demlenme saatinde gençlik dönemlerimizde (80’li yıllardan) bazı sayılarını alıp köy kütüphanemizin arşivine kaldırdığım dergiler arasından birini çektim ve yeniden incelemeye başladım.

Tevafuk eseri derginin tam ortasında (İslam dergisi, Temmuz 1986, s.32-33) Filistinli bir aydının 37 yıl önce Amerika’da 27 Mayıs 1986 tarihinde eli bıçaklı maskeli bir zenci tarafından mühtedi eşiyle birlikte öldürülüşünün ardından taze bir yazı kaleme alınmış. Yazı başlığı şöyle: Şehid Prof. Dr. İsmail Raci el-Fârûkî’nin Ardından. Gündemle özdeşleşen bu yazıyı bir kez daha ilgiyle okudum.ve özetleyerek paylaşmak istedim.

Fârûkî kimdir?

Son dönem müslüman bilim ve fikir adamı İsmâil Râcî el-Fârûkî (1921-1986), Filistin / Yafa doğumlu, Beyrut Amerikan Üniversitesi Felsefe bölümü mezunu (1941) olup genç yaşlarında (24-27) 1945-1948 yılları arasında Celîle’nin son Filistinli valisi olarak görev yaptı. Görevi süresince Filistinlilerin haklarının ısrarlı bir savunucusu olan Fârûkî,  1948’de İsrail Devleti’nin kurulup Filistin’in işgal edilmesi üzerine ABD’ye göç etti. (DİA, İslam Ansiklopedisi, 12.cilt, 178-181)

Şu satırlar da ilgili dergiden: Aslen Filistinli olan Fârûkî, 1985 yılına kadar Amerika'nın Philadelphia eyaletinde bulunan Temple Üniversitesi'nde ‘İslamiyet ve Dinler Tarihi’ dersleri vermekteydi Ayrıca öncülüğünde kurulan ‘The Internationald Institute of Islamic Thought/ Uluslararası İslam Düşünce Enstitüsü’ aracılığı ile İslam'la bağlarını koparmış bilim dallarını islamîleştirme yolunda büyük çabalar sarf etmişti. Bu konuda Ocak 1982'de Pakistan'da vermiş olduğu ‘Bilginin İslamileştirilmesi, Genel İlkeler ve Çalışma Planı’ isimli tebliği Türkçeye de kazandırılarak ‘Bilginin İslamîleştirilmesi’ adı altında kitaplaştırılmıştır.
Üzerinde çalışmış olduğu Amerika'da bir İslam Üniversitesi projesi 1985'te gerçekleştiğinde çok sevinmişti. Bu uğurda Chicago kentinde eski bir kiliseyi ve çevresindeki 16 binayı -yapılan yardımlarla- satın alarak adı geçen üniversiteyi öğretime açıp Temple'daki kürsüsünden istifa ederek üniversitenin başına geçmişti. Tek hedefi siyasi, ekonomik, dini ve kültürel yönden Müslümanların şuurlanmasıydı. Şöyle diyordu: ‘İslam ümmeti, milletler merdiveninin şu anda en alt basamağında bulunuyor. Yüzyılımızda başka hiçbir millet benzeri yenilgi ve aşağılanmalara maruz kalmamıştır. Müslümanlar aldatıldılar, sömürgeleştirildiler ve sömürüldüler; misyonerlerin tecavüzüne uğradılar, zorla ve rüşvetle başka dinleri kabullendiler. Düşmanlarının iç ve dış ajanlarınca batılılaştırıldılar ve İslam'dan uzaklaştırıldılar. Sömürgeci güçler ümmeti 50'den fazla ‘milli’ devlete bölmeyi ve her birini diğerine düşman etmeyi başardılar. Her müslüman ‘millî’ devlet de kendi içinde bölünmüştür; sömürgeci güçler bir grubu ötekiler üzerine egemen hale getirip İslam aleminin en büyük belası olan ‘ırkçılık’ tohumlarını yeşerterek, gerek ‘millî’ devletler içinde bir birliği ve gerekse ümmet nezdinde bir tevhidin oluşmasına engel olmuşlardır…’
Fârûkî, ümmetin tarihsel parçalanmasının siyasi etkilerini belirlerken bunalımın ekonomik, dini ve kültürel yönünü de ihmal etmez: Sömürgeci Güçler her yerde tüketim arzularını kamçılamakta ve kendi ürünlerine talebi körüklemektedirler. Bu yüzden çoğu kere Müslüman ülkelerin sanayileri kendi temel ihtiyaçlarını değil, sömürgecilerin yoğun reklamları sonucu ortaya çıkmış suni ihtiyaçları karşılayacak şekilde kurdurulmuştur…’
‘Sömürgeciler ve işbirlikçileri müslümanın günlük hayatını Batı kültürünü aşılayan etkilerle doldurdular. Gazeteler, dergiler, kitaplar, radyo ve televizyon, sinema ve tiyatro, plaklar ve kasetler, afişler ve ışıklı reklamlar onu her gün bu etkiler bombardımanına tabi tuttu’ diyerek Müslümanların bu konularda şuurlanmaları gerektiğini ve bunun içinde eğitimin ve eğitilmenin şart olduğunu vurguladı.

Faruki'den başka seçmeler

Dergi, yazının sonunda kendisine ait beyanlardan birkaç seçme yapmış:
-İslam dünyasında rejimler halkın arzularını hiç umursamayan bir tutum içerisinde derler halk hayatlarını İslam'ın doldurmasını onun esaslarına göre hareket edilmesini arzu ediyor bu arzulara duyarsızlık ve hatta sağırlık Bütün İslam dünyasında devam ediyor. 
-Müslümanlar kendi kaderlerini ellerini almadıkça dillerinde söylediklerine gerçekten inandıklarını ispatlamadıkça ve kendilerini amaçlarını gerçekleştirecek şekilde teşkilatlandırıp disipline sokmadıkça kurnazların, dalaverecilerin oyunlarına alet olmaktan hiçbir zaman kurtulamayacaklardır.
-Filistin davası saf İslami bir hareket olarak başlamıştı dava tamamen İslami idi böyle olduğu için de kısa zamanda başarılı oluvermişti Şimdi ise Filistin hareketinin liderleri arasında Hristiyanlar, sosyalistler, komünistler, laikler de sızdılar. Bütün bu ideologlar ‘Laik Bir Filistin Devleti’ sloganını bayraklaştırdıkları için durum bugünün Filistin manzarasını arz etti Filistin'i geri almanın yolu bu olamaz.
-Bugün Lübnan'da Suriye'nin giriştiği Her hareket İsrail'in lehine olmuştur Bu yüzden İzak Şamir ve Menahem Begin, Hafız Esed'e hep teşekkür etmişlerdir 
-İslam dünyasındaki aydınların batıyı ve batının her tür oyunlarını fark eder hale gelmeleri benim yüreğimi umutla dolduruyor.

Dört kitabı Türkçe’ye çevrili

Fârûkî’nin (Diyanet İslam Ansiklopedisi/DİA’ya göre) basılmış 14 eseri arasında Türkçeye kazandırılımış 4 çalışması bulunuyor:
1.Tevhid, Dilaver Yardım tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir (1987).
2. İslam, Osman Tunç tarafından yapılan Türkçe çevirisi yapılmış ( 1987).
3. Islam and the Problem of Israel /İslam ve İsrail Problemi adlı eseri Atilla Özdür tarafından ‘İslam ve Siyonizm’ adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (1987).
4.  Eşiyle birlikte hazırladığı resimli bir İslâm kültür ve medeniyeti tarihi olan eseri Zerrin Kibaroğlu ve Mustafa Okan Kibaroğlu tarafından ‘İslâm Kültür Atlası’ adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. (1991).

Ramazan’da 65 yaşında şehadet

Amerikada’ki eğitiminin ardından 50’li yılların başında üç yıl boyunca Mısır Ezher Üniversitesinde şer’î ilimler eğitimi alan, yaşadığı ülkede İslamî İlimler alanındaki araştırmalara öncülğk etmiş, birçok İslam ülkesinde kültürel çalışmalara destek vermiş Fârûkî’nin ardından kaleme alınan yazı devam ediyor: ‘Prof. Dr. İsmail Raci Fârûkî bu duygularla bir yıldır tam bir aşka sarıldığı Chicago İslam Üniversitesi'ndeki dünyanın dört bir yanından gelen müslüman öğrencileri geleceğe hazırlarken 27 Mayıs 1986'nın bir ramazan gecesinde ABD'nin Philadelphia eyaletinin Wyncopt kentinde ikamet ettiği evde şehadete ulaştı.(…) Gece yarısı saat 02.30 civarında eli bıçaklı maskeli bir zenci, Fârûkî’lerin bulunduğu evin alt katına girer. Sahur hazırlığı için mutfakta bulunan faruki'nin hanımı Profesör Lamia Fârûkî maskeli katil tarafından aldığı bıçak darbeleriyle hemen oracıkta şehit olur. Gürültüye uyanan Fârûkî'nin kızı Prof. Ammar Zeyyin sesin geldiği alt kata indiğinde eli bıçaklı maskeli katili annesinin kanlar içinde yere yığılan cesedi başında görür ve bağırarak babasının bulunduğu odaya kaçar. Fârûkî, ne olduğunu fark edemeden karşısında maskeli katili bulur. Kendisiyle mücadele ederken aldığı bıçak darbeleriyle kan kaybederek yere yığılan Fârûkî 'yi öldü diye bırakan katil, odadaki Ammar Zeyyin’in üzerine yürür ve 15 kadar bıçak darbesi indirerek öldü zannıyla yere bırakır. Tam çıkarken İsmail Fârûkî nin hareket eden vücudunu görünce 5 bıçak darbesi daha vurur ve Fârûkî’yi de şehit eder. Olay yerine bir iki saat sonra gelen Emniyet yetkilileri henüz yaşamakta olan kızı Ammar Zeyyin'i tedavi için hemen hastaneye götürürler. 16 Haziran 1986 tarihinde hastaneden 200 dikiş alarak taburcu edilen tek görgü tanığı Profesör Ammar Zeyyin’den alınan bilgilere göre olayın adi bir cinayet olmadığı..’ belirtiliyor. 
Sizce, derginin spotuna çıkarılan ‘Ben bir Filistinliyim ve arap ülkelerinin sadakalarıyla, ABD ve Rusya’nın silah desteğiyle ayakta duracak, bağımsız, küçücük bir Filistin devletiyle tatmin olmam mümkün değildir. Böyle bir devletin tebası bile olmak istemem’ diyen Filistinli, işgalden beri ülkesinin özgürlüğü için var gücüyle çalışan ve gündemde tutan bir dava adamı, kurduğu dernekleri Amerika’daki müslümanların merkezi haline getiren bir teşkilatçı,  eğitime çok önem veren ciddi bir bilim insanı Fârûkî’yi kim öldürdü veya kim öldürttü?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —