Neden Gazze?
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs’ün 78 km güney batısında sahilde bulunan Gazze bölgesi (en önemli merkezleri Gazze şehri, Rafah, Beytlahiye) 1967 (6 gün savaşından sonra) İsrail hakimiyeti altına girmiş, halen ablukası altında, vaktiyle geçim kaynağı tarım, küçük sanayi, balıkçılık olan bir bölgedir. 1973’te -Yom Kipur, yenilgiye tepki olarak-İsrail topraklarını 3 kat genişletti. Golan (Cevelan) tepeleri, Kudüs’ün tümü, Batı Şeria ve Gazze, Sina yarımadası) nice şehitler, niceleri yaralandı.
Onlarca ülkeden binlerce barış gönüllüsü, özgürlük savaşçısı Gazze’deki insanlık dramına dur demek için filolar oluşturarak destan yazdılar. 31.5.2010’de 40 ülkeden 700 barış gönüllüsünün yer aldığı Özgürlük Filosu …; 9 Türk kardeşimizin şehadeti ile sonuçlanan Mavi Marmara olayı.. son aylarda yapılan gayretler ve Sumud girişimi Gazze’deki katliama seyirci kalmayarak bir insanlık örneği verdiler.
(Diriliş Parolası Gazze, Harun Budaklar, Cihan yay. 2013)
Gazze neden bu kadar önemli, Gazzeli Müslümanlar niçin –yıllardan beri muhtelif zulümlere ilaveten 2 yıldan beri bin bir çeşit sıkıntıların zirvesinde bu kadar direniyor iyi anlamak için konuya odaklanmaya çalıştım. Görebildiğim birkaç noktayı arzediyorum.
1.Yer altı zenginliğine el koymak için
Doğalgaz ve petrol gibi yer altı zenginliklerine el koymak için olduğunu söyleyen uzmanların feryadını sağır sultan bile duydu. Gücünü paradan ve güçten alan bu zalimler, güçlerine yeni güçler katmanın peşinde oldukları biliniyor.
2. İngilizler de Gazze’den girdiği için
Filistin ve Kudüs’ün tam işgali için Gazze bir giriş kapısı. 1917’de İngiliz ordusu da bu girizgahtan yol almış ve Osmanlı’dan bölgeyi esir almış. İsrail ve hempaları da aynı oyunun peşinde ve tam işgal için gemi azıya almış durumdalar.
3.Liman kenti olduğu için
Bölgedeki yer altı yer üstü zenginlikleri dünyaya pazarlamak, servetlerine servet katmak için buranın ellerine geçmesi lazım. Kendilerince kara, hava, deniz hakimiyeti adına bu liman kentinin –her ne pahasına olursa olsun- mukavemet gösteren bu güçlerin elinden alınması lazım.
4.Turizm merkezi planı için
Denize açılan kapı Gazze’yi ABD planlarıyla sömürme hazırlıkları da turizme kazandırılmaya, tatil, eğlence merkezi yapılarak kanlar üzerine bir zulüm abidesi inşa edilmek istenmektedir. Beyaz Saray öncülüğünde Batı dünyası da bu projeye baskı veya yemlerle ikna edilmeye çalışıldığı dile getirilmektedir.
5.Dış dünya ile iletişimi koparmak için
Kapalı/izole bir toplum haline getirilen Filistin halkı dünya ile iletişimini büyük oranda buradan sağlıyor. Özellikle yer altı tünelleriyle ağlar ören ‘en büyük düşmanı’ Hamas ve Kassam Tugaylarının halk ile irtibatını kesmek ve bu gizli güce karşı tam hakimiyet sağlamak planlarını her halü karda dile getiriyorlar.
6.Lokasyonu cazip ‘Kent Devleti’ olduğu için
Kent devletinin tanıtımını yaptıktan sonra İbrahim Tökel, bir yazısında şöyle diyor: ‘Tarihte hakikaten iz bırakmış şehir devletleri var: Venedik, Milano, Ceneviz, Hamburg, Floransa, Semerkant ve Buhara kent devletlerinin en bilinen örnekleridir…Meraklısı Geoffrey Parker’ın Egemen Kentler kitabına bakabilir. Bizi ilgilendiren Gazze’nin, söz konusu kent devletleri tarihinde müstesna bir yeri olduğudur..Parker’ın kitabına bakarsak aslen arap olmayan ve Tuna boyundan gelen büyük savaşçılardan ve tüccarlardan oluşan Filistinliler, tarihin ilk şehir devleti olarak Gazze’yi kurdular…Parker, kitapta İsraillilerin sonradan olaya dahil olduğunu dile getirirken, Kutsal Kitap’ta (Tevrat’ta) Filistinlilerden ve ordularından her zaman ‘ev sahibi’ olarak bahsedildiğini söyler.’ (İbrahim Tökel, Patikalar-II, Geçerken dergisi, Mayıs 2024, 44. Sayı, s.4-5)
7.Yardımlar Gazze’den girdiği için
Bugüne kadar ABD destekli gelişmiş silah, teknoloji, istihbarat desteği sayesinde (1948, 1967, 1973 savaşlarını kazanan İsrail’in kendini ilk tanıyan ülkelerden biri olan Türkiye ile 60 küsur yıl sonra arası açıldı. İsrail’in çılgınlıkları ve her türlü zulmü meşru gören yayılmacı politikaları sebebiyle bölgede dostları iyice azaldı. Dünya’nın değişik bölgelerinde sağ duyu sahibi vicdanlı insanların infialleri zirvelere çıktı.
Karadan ve denizden ablukaya alan ‘İsrail’in gerekçesine göre Filistin direnişinin temelini oluşturan İran yapısı füzeler ve silahlar, Libya ve Mısır üzerinden Sina yarım adasına, oradan da Gazze’ye ulaştırılır’ (Diriliş Parolası Gazze, Harun Budaklar, Cihan yayınları, 2014, s.119) Anlaşıldığı üzere dış yardımların Gazze’ye ulaşmasından ve tam ablukaya almak ve destekleri kesmek için olduğu görülüyor. Deniz yolu bağlantısını büsbütün kesmek maksadı taşıdığı dile getiriliyor.
Hülasa
Yıllardan beri özellikle son 2 yıldan bu yana ev, hastane, ibadethane, okul, sığınma kampı, su kaynakları demeden durmadan bombalayan Siyonist yönetim, arkasına kattığı payandalarla belki tarihte hiç görülmemiş katliamlara imza atmaya devam ediyor.
Mısır’dan şişeler içinde denize bırakılan ulaşması bir umut/sembolik gıda yardımlarını bile toplayan, su, ilaç, gıda gibi insani yardımlara el koyan/ya da imha eden, paraşütlerle atılan yardımlardan pay alma yarışındaki aç bî ilaç mazlumları öldürmekten çekinmeyen Gazze’ye insani yardım filolarına daha gelmeden Tunus’da, İtalya’da İspanya’da operasyonlar çeken, bir günde 5 ülkeyi bombalayan, devletlerarası kurumları hiçe sayan ve tehditlerini mütemadiyen artıran İsrail (ve artı bölgeye savaş gemilerini, uçaklarını, denizaltılarını konuşlandırarak korku pompalayan modern haçlı ordusu) direnişini destansı gayretlerle sürdüren Gazzeli Müslüman kardeşlerimize dünyanın her tarafından katılımlarıyla gönülden destek veren her inançtan vicdan dilini konuşturan bu büyük ‘insanlık direnişi’ karşısında bir gün mutlaka iflas edecektir. Gaddar, vahşi, zalim zihniyet, kazandım sandığı yerde insanlık önünde mahkumiyet yaşayacak, insan içine çıkamaz ve insanlığın yüzüne bakamaz hale gelecektir.
Kendileri için dini, tarihi, kültürel, coğrafi, iktisadi açıdan Gazze ne kadar önemliyse Gazzeliler, Filistinliler ve tüm Müslümanlar için de o kadar hatta ondan daha fazla önemlidir. Gazze düşerse, Filistin ve Kudüs’ün de düşmesi mukadderdir.
İsrail’in İslam alemiyle mücadelesi yerini insanlık alemiyle mücadelesine evrilmiş, İsrail-İnsanlık alemi mücadelesi de fiilen başlamıştır.