Uzun bir süredir yazmak ve yazmamak arasında tereddüt ettim. Ama gördüm ki, iş başka bir boyuta kayıyor ve sonuçta zararı İnegöl halkı çekiyor. O zaman bir şeyler yapılması lazım düşünürken, nihayet MÜSİAD İnegöl Şubesi Başkanı Zeki Kavaz, her yıl geleneksel olarak verdikleri iftar yemeğinde yapmış olduğu konuşmada, isim vermeden “Aynı yola baş koyan siyasilerimizi farklı kutupların içinde görmeyi zinhar kabul etmiyoruz” dedi.
Öncelikle duyarlılığından dolayı Kavaz’ı kutluyorum.
Aslında hiç kimsenin, var olan kırgınlığı, küskünlüğü, zaman zaman kin ve nefrete varan görüntüleri hafife alıp, “bu iş kişisel bir meseledir” deyip, olanlara seyirci kalmamalıdır.
Hüseyin Şahin’in Milletvekili seçildiği günden bu güne çoğu kez yan yana görünseler, sahte tebessüm ve gülücüklerle etrafı selamlasalar da, Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve İlçe Başkanı Bülent Temelli ile bir türlü yıldızları barışmadı.
Bir tespit yapacak olursam; Milletvekili aday adaylıkları gündeme geldiğinde Bülent Temelli’nin daha önce söylemiş olduğu, “Bizim adayımız Sedat Kızılcıklı’dır” sözleri Temelli’yi bağladı. Temelli ile aralarında su sızmadığı gözüken Alinur Aktaş’ı da dolayısıyla bağlamış oldu.
Gerek Bülent Temelli’nin ve gerekse de Alinur Aktaş’ın Sedat Kızılcıklı’ya vermiş oldukları destekten dolayı doğal olarak kırılmış olan Hüseyin Şahin, Bursa Milletvekilliği sıralamasında sürpriz bir gelişme ile 3. sırayı alınca ve akabinde Milletvekili seçilince, Aktaş ve Temelli, “Şimdi hapı yuttuk” önyargısıyla Hüseyin Şahin’e karşı hep mesafeli durdular, hep kuşkuyla baktılar. Bu durum aradaki mesafeyi gün geçtikçe daha da artırdı.
Aşık Veysel dizelerinde ne güzel söylemiş;
“Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa...”
Yani kurtla kuzu aynı dili konuşsalar hiç kavga ederler mi idi?
Bu dizelerde Merhum bize şu mesajı veriyordu; Yüce Allah biz insanlara akıl vermiş, düşünme vermiş, iyiyi kötüyü ayırt edebilme ve dahası konuşarak anlaşabilme yeteneği vermiş.
Seçimler bittikten sonra Hüseyin Şahin, Alinur Aktaş ve de Bülent Temelli oturup açık açık her şeyi konuşarak, birbirlerini ikna etselerdi ve de birbirlerine inansalardı, kanaatimce iş bu boyuta gelmeyecekti.
İşin içinde saygı, sevgi, hoşgörü ve güven olmayınca, kim olursa olsun, birinin söylediği güzel sözler de olsa ötekine batar, haliyle birbirlerinin sözlerini yanlış anlarlar.
Nitekim Hüseyin Şahin Milletvekili seçildikten sonra ilçemizde yapmış olduğu konuşmalarda, yapılan hizmetleri anlatırken, adeta “Ben söyledim yaptılar, ben söylüyorum yapacaklar” gibi söylemleri, bir kesim tarafından “Emrediyor” şeklinde yorumlandığından, Alinur Aktaş ve Bülent Temelli tarafından da böyle algılanmış olabilir.
Tabi bu şekildeki algılamalar aradaki mesafeyi daha da açtı. Diyalogla çözülmesi gereken sorun, yanlış algılama, ön yargılı değerlendirme ve işi takıntı noktasına getirme nedeniyle gün geçtikçe monolog halini aldı.
Kamuoyu önünde, “O benim kardeşimdir”, “O benim ağabeyimdir” sözlerini kullansalar da, sıkıntı sonunda kamuoyuna da yansıdı.
Bir Allah’ın kulu da çıkıp “Arkadaşlar, siz ne yapıyorsunuz? Kişisel kin, hırs ve dürtülerinizi bir kenara bırakmak zorundasınız. Sizler bugün halka hizmet için bu makamlardasınız. Geçmişi unutup İnegöl’ün menfaati için birlik beraberlik içinde olmanız, tek ses, tek vücut olmanız, kucaklaşmanız gerekir. Çünkü, İnegöl sizlerden hizmet bekliyor” diyerek, tarafların arasındaki buzları eritmeye çalışmadı.
Ta ki, geçtiğimiz gün MÜSİAD İnegöl Şubesi Başkanının iftar yemeğindeki çağrısına kadar.
Neden bu güne kadar kimse bunu yapmadı?
Çünkü, ortada çıkar meselesi vardı.
Arada laf getirip götürenler ekmeklerinden olacaklar. Bunların içerisinde öyleleri var ki, Alinur Aktaş’ın yanındayken ‘Aktaş’çı’, Hüseyin Şahin’in yanına gidince bir numaralı ‘Şahin’ci’ oluyorlar… Aynı kişiler Bülent Temelli’nin yanına gidince ise, “Hadi koçum, bu iki kişinin kavgası sana yarayacak”, adeta “Vur kazmayı Ferhat, çoğu gitti azı kaldı” dercesine gaz vermekteler. Çünkü, bunlar bu işin böyle sürüp gitmesinden memnunluk duymaktadırlar.
Kanımca, fitne ve fesat çıkaran, arada laf taşıyan bu tipler, Şahin’in, Aktaş’ın ve Temelli’nin hallerini gördükçe keyiften dört köşe oluyorlardır.
İnsanoğlu beşerdir, beşer olan da her zaman hata yapabilir, bir başkası tarafından haksızlığa uğrayabiliriz. Bazı hataları hoş görmek ve hatta görmezden gelmek, hata yapan insanın ders almasına vesile olabilir.
Unutulmamalı ki, iletişim çatışmalarının %70-80’i yanlış bilgi nedeniyle başlar, ancak %20-30’u kasıt veya kötü niyetten kaynaklanır.
Ben tüm samimiyetimle, bu olumsuz gelişmelerde kasıt ve kötü niyet olmadığı kanaati taşıyorum.
Bu gelinen noktada insanın yetişme tarzı, ailede ve çevresinde gördükleri, yaşamlarındaki farklılıklar etken olmuş olabilir.
Mesela; Hüseyin Şahin için hep derler, “Gururludur, kibirlidir, zenginlik duygusu ile insanlara tepeden bakar, hep lider olmayı, emretmeyi sever”. Böyle olmasa da karşı tarafın onu böyle algılaması, Alinur Aktaş’ın ise babasını küçük yaşta kaybetmiş olması, babasız büyümenin ezikliği, varlıklı biri olmaması, genç yaşta Belediye Başkanlığı gibi önemli bir göreve seçilmesinin, ruh halinde farklılık yaratması ve kendisine yöneltilen eleştirileri, söylemleri, ikazları daha alıngan bir şekilde yorumlaması, Bülent Temelli’nin uzun yıllardan beri siyasetin içerisinde yoğrulmuş olması, farklı siyasi yapıdaki insanlarla da dost olması, herkesle iyi geçiniyor görüntüsü vermesi, siyaseten kafasında da her zaman bir hedefinin bulunması, bu üçlünün samimi diyaloglarında engel olmuş olabilir.
Ama görünen bir şey var ki, belli bir noktaya gelmiş insanlar şunu iyi bilmelidir ki, her insanın belki farklı meziyetleri farklı becerileri olabilir ama hiç kimsenin hiç kimseden üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır. Her insan bir birine muhtaçtır.
Hüseyin Şahin, Alinur Aktaş ve Bülent Temelli; şeytanların bağlı olduğu bu ay hürmetine sizleri içlerinizde hiçbir hesap olmadan, sadece ve sadece Allah rızası için bu ilçeye hizmet etmek amacıyla omuz omuza, kol kola olmaya davet ediyorum.
MÜSİAD İnegöl Şubesi Başkanı Zeki Kavaz ve İnegöl’ü seven, tek parti iktidarında İnegöl’e en güzel hizmetlerin gelmesini arzulayan herkesin dileği de budur…