Müjgan SONUÇ Uzman Psikolojik Danışman

Tarih: 21.02.2021 15:33

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK VE UMUT

Facebook Twitter Linked-in

                                     PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK VE UMUT

             Her yaşam deneyimi farklıdır;yaşanılan zorlu olaylara gösterilen tepkiler, olayı kabul edip değişime açık olmalar... Yeni sürecin içinden geçerken ruhsal acıyla yanmalar... Giden sevgilinin acısını uzunca bir süre yaşamalar...Aldatan eşini hemen boşayıp, haftasına yeni bir sevgili bulmalar...Yaşanılan bir felakette, tüm insanlığın acısını yüreğine de hissetmeler... Uykusuz geçen geceler, kendimize özgüdür. Yaşamın size getirdiği zorluğu nasıl değerlendireceğiniz, vereceğiniz tepkiler sizin yol hikayenizin ve görevinizin derinliğinde gizlidir. Zorlu yaşam deneyiminin bile kişiden kişiye tanımı değişiyor. Kimisi için sıkışan trafikte geçirdiği bir saatlik süreç zorlu yaşam deneyimi olurken, kimi açtığı tezgahta kışın soğuğuna  rağmen, geçirdiği on saate sattığı, meyve ve sebzenin, şükür duygusuyla evine dönebiliyor.  Öncelikle, yaşadığımız her zorlu yaşam deneyiminde, verdiğimiz  tüm  tepkilerin, yerli yerinde olduğunu bilin...

 

            Kişilerin benzer durumlara karşı neden farklı duygusal tepki verdikleri ile ilgili yapılan araştırmalar, karşımıza psikolojik sağlamlık kavramını çıkarıyor.. duygusal dayanaklılık olarak da ifade edilen psikolojik sağlamlık, kişinin zor ve olumsuz koşullarla baş edebilme ve başarıyla normal hayata  gelebilme ve uyum sağlayabilme yeteneğidir. Psikolojik sağlamlık, sonradan öğrenilebilen bir baş etme becerisi olarak tanımlanıyor. Bu beceri ile kişi içinde yaşadığı zorluğu kısa sürede atlatarak , iyileşme yollarını arayarak  yeni duruma kolayca uyum sağlayabiliyor.

Psikolojik sağlamlığımızı  artırabilmek için,önce  kendimize, sonra da, çevremize  karşı iyimser bir tutum sergileyerek, güçlü yönlerimizi fark edebiliriz. Olumlu ve olumsuz yanlarıyla hayatı olduğu gibi kabul ederek her zorluğun ardından gelecek güzel günlerin olduğunu hatırlayabiliriz. Stres ve endişe yaratan olayların oluşmasına engel olamayacağımızı, hayatın bir akışı olduğunu kabul edebiliriz.. Esnek bakış açısı ile olaylara karşı verdiğiniz tepkileri değiştirebiliriz . Sekiz  saat uyku, dengeli beslenme, düzenli egzersiz vb. öz-bakım becerileri ile  psikolojik sağlamlığımızı   güçlendirebiliriz.. En son yaşadığımız  zorlu deneyimi nasıl atlattığımızı kendimize  hatırlatırken ışığın içimiz de olduğunu hatırlarız. Bir arkadaşla sohbet etmek, kitap okumak ya da film izlemek gibi  iyi gelecek günlük alışkanlıklarımıza dönerek yaşama tutunabiliriz. Günlük sorumluluklarımızı yapmaya devam etmek,işimize odaklanmak gibi uğraşı  alanlarımızın olması süreci kolaylaştırıyor. Bu alışkanlıklar özellikle iyimser bir bakış açısı kazanmamızı sağlıyor. Ailemiz ve yakın çevremiz  ile sosyal ilişkilerinizi güçlendirmek  tekrar hayata tutunmamıza destek oluyor. Psikolojk sağlamlığı, esen rüzgarla uyumlu bir şekilde, eğilen ağacın tekrar yerine dönmesine benzetebiliriz. Rüzgara direnen dallar kırılsa da  asıl olan ağacın kökleridir. Kendimizi beslediğimiz kaynak, ağacın kökleri gibi bizi yeniden güçlendirip  yeni dallar verir. Bu kökler,işimiz,dostlarımız ailemiz,çocuklarımız ve kendimizle olan bağlarımız ve manevi yönümüzdür.

Zorlu yaşam deneyimlerinden sonra, iç kaynağımızı ne kadar hızla harekete geçirirsek süreci atlatmak o kadar kolay olacaktır. Yaşadığımız olaylarla ilgili duygularımızı ifade etmek sevdiklerimizle paylaşmak süreci kabul aşamasında bize destek olabilir. Zorlu olay sonrasında yasal haklarımızı aramak,süreci kolaylaştıran tutumlardan birdir. Normal sürecinize dönmeniz yaşadığınız zorlu yaşam olayının şiddeti ve süresine ve psikolojik sağlamlığınıza bağlı olarak değişim gösterir.

            Bazen yaşadıklarınızı anlamak ve anlamlandırmak  uzun yıllar  alabilir... Bu neydi dediğiniz tanımlayamadığınız ve sizi anlayan hiç kimsenin olmadığını düşünerek, kendi kendinize daha derin bir çıkmaza girdiğiniz  anlar da ;yanınızda doğru kişilerin bulunması son derece önemlidir... Sizinle konuştuğu  her bir cümlenin sizi nasıl etkileyebileceğinin eğitimini en az dört yıl alan bir psikolojik danışman, bir psikolog, bir psikiyatrist size  zarar vermeden yaşadıklarınızı en kolay şekilde atlatmanıza destek olan ruh sağlığı  uzmanlardır... Bireyin kendi gücüne güvenen ve  her bir bireyin kendi yaşamının üstadı olduğunu bilen bir uzman, size sadece saf bir koşulsuz kabulle ve sevgiyle gerçek bir ayna olur. Yolculuğunuz boyunca size ayna olan uzman, sadece sizin içinizdeki şifacının kendini hatırlamasını sağlar. Deneyimleriniz ve seçimlerinizden dolayı sizi yargılamadan  dinleyebilmek ve gönül aynalarını lekesiz tutabilmek için, aldıkları eğitimin içinde kendi analizlerini  yapmakta vardır. Yeni eğitimlerle sürekli kendini geliştiren, bir ruh sağlığı uzmanı tedavide , ilk kuralın danışana zarar vermemek olduğunu bilir... Sizinle güven ilişkisi içinde sürdürülen seanslarda bağımlılık geliştirdiğiniz zaman, süreci sizin lehinize çevirip bağımlılığı çözmekten sorumludur. Her bir danışanın evrende eşi ve benzeri olmayan biricik bir varlık olduğunu idrak etmiş bir uzman, hiçbir halinizi, kınamaz,ayıplamaz,yargılamaz kendini sizin üstünüzde bir bilinç olarak tanımlamaz ve size acıyarak bakmaz... Sizin kendinize gelip yaşam yolunu yürüyebilmek, için kendinize ihtiyacınız vardır... Bedeninizin şoför koltuğuna oturup, direksiyonunuzu eline alıp size ne yapacağınızı söyleyen kişiler,  sizin nereden gelip nereye gideceğinizi bilmeyen kişilerdir... Bu nedenle gerçek bir ruh sağlığı uzmanı  şoför koltuğuna oturmaz. Sadece şoförün  ne kadar iyi bir şoför olduğunu hatırlamasınına rehberlik eder.Kendimizi hatırlamak demek koltukta kimin oturduğunun farkındalığı ile yola devam etmektir. Ve artık, yolculuğun bundan sonraki rotasında karşılaşacağımızın ne olduğunu bilmeden, yolun adının umut olduğunu bilmektir...
           
Kendisini hiçbir zaman bir şifacı, bir üstat olarak tanımlamadığı gibi, psikoterapist olarak ta tanımlamayan, ancak yaptığı tüm çalışmalarda ve verdiği tüm eserlerde okuyucusuna şifa dağıtan geçen hafta içinde ebedi yolculuğuna uğurladığımız, Değerli Hocamız Doğan Cüceloğlu’nu saygı ve rahmetle anarken yazımı onun konuyla ilgili sözleriyle bitirmek istiyorum.
“Her acı -ister bedensel acı olsun,ister duygusal, ister zihinsel- bir mesaj taşır. Bu mesaj ya yapmamamız gereken bir şeyi belirtir. Örneğin “Başkalarının düşünce ve değerleriyle hareket etme, der; ya da  yapmamız gereken bir şeye işaret eder;örneğin kendi özüne dön,kendi değerlerin içinde yaşamını inşa et,”  gibi.                                                                                               “Kişinin huzursuzluğu, mutsuzluğu, gerginliği, sıkıntısı onu uyandırmaya çalışan önemli dostlarıdır.”

           

            Sevgiyle ve umutla kalın..

 

 

                                                                                  mujgansonuc.psk.@gmail.com.                                                                                                         


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —